Feyzi Açıkalın

Ah şu çöl tozları

27 Nisan 2024 Cumartesi

Malum, meteoroloji bilimi günümüzde çok etkin kullanılıyor. Daha çok, yakın geleceğin satın alındığı ve bir bölümü de magazinel olan meteorolojik bilgiler çeşitli kanallardan halka sunuluyor. Bunlardan birisi, geçen hafta yurdumuzu da etkileyeceği söylenen çöl tozu taşınımı haberleriydi. 

Dünyanın en büyük çölü olan Kuzey Afrika’daki Sahra’dan mevsimsel rüzgarlarla taşınan tozlar, Yunanistan’ın başkenti Atina’yı  kırmızıya boyamıştı. Bu görüntüler “kıyamet” başlığıyla yayınlanınca işin boyutu daha net anlaşıldı. 

Görüntüler muhteşemdi ama neredeyse hiçbir yayın organı detaya girmeyi düşünmüyor, çöl tozlarının uzun dalga boyundaki kızıl ötesi ışınları filtreleyip yaymasıyla kırmızı rengin oluştuğunu yazmıyordu. 10 mikrondan küçük toz parçacıklarından oluşan yoğun filtre, güneş ışığını etkileyerek gökyüzünü kırmızıya dönüştürüyordu.

Bugünkünün aksine binlerce yıl önce bir çöl değil ama son derece verimli bir yeşil alan olan Sahra’dan, günümüzde periyodik olarak kuzey yarımküreye toz taşınmaktaydı. Milyonlarca metreküp olarak ifade edilen bu toz taşınımı, dünyanın ekolojik dengesi açısından çok önemliydi. Diğer taraftan da, başta solunum yolu olmak üzere bir çok hastalığı artırıcı etkisi olduğundan, tozlardan korunmak elzemdi.  

Küresel ısınmanın yarattığı dengesizlikle son yıllarda yoğunluğu ve sıklığı gittikçe artan toz taşınımı, güneş ışınlarını tutup yansıtmasıyla, tam tersine denizleri soğutarak ısınmayı önlüyordu. Asıl önemli yararı, içerdiği zengin demir ve fosfor mineralleriyle, yerkürenin oksijen deposu olan deniz içindeki bitkileri, hatta Amazon Ormanlarını beslemesiydi. 

Anadolu’nun, Afrika’ya yakınlığı nedeniyle Sahra çöl taşınımına en açık bölgesi olan Akdeniz kıyı yerleşimleri tozun etkisine en aşina olan bölgeydi. Anadolu’nun Akdeniz kıyıları mevsimsel olarak çoğunlukla ilkbahar aylarında Sahra’dan etkilenirken, sonbaharda da Arap yarımadasından gelen tozları karşılıyordu.

Evet, son derece yapışkan olan kızılımsı tozlar etkilediği alanlardan basınçlı suyla bile zor temizleniyordu ama Akdeniz bitkisi örtüsü için yaşamsal önemi vardı. Narenciye, avokado, muz gibi ilkbaharda çiçek açan, uyanan bitkiler Sahra’dan taşınan, demir ve fosfordan zengin doğal “gübreyi” alırken, sonbaharda çiçek açan Yeni Dünya gibi meyveler de Arabistan Yarımadası toz taşınımından yararlanıyordu. 

Önemli bir tarım yerleşimi de olan Alanya’da örneğin, çöl tozlarının yoğunlaştığı dönemler “burç açan havası” olarak isimlendirilirdi. Değerli iletişim bilimcisi, yazar Nermin Abadan Unat uzun yıllar önce geldiği Alanya’daki muz doğumunu(!) hayretler içinde anlatmaktaydı. Gerçekten Abadan’ın tanık olduğu gibi muz bitkisi, böylesi havalarda gövdesinden sabaha karşı sesler çıkartarak taze dal verirdi. Anlayacağınız sancılı bir doğum olurdu…

Onun için, solunum yolu hastalıklarını tetiklese; çamurlu yağmurların şehirleri kirletmesine, uçak seferlerinin iptaline neden olsa da, Sahra çöl tozlarının, içinde etkin olarak da rol aldığı doğa döngüsü saygıyla anılmayı  hak ediyordu. Biz insanlık yalnızca bu döngüye gölge etmemeyi öğrenmeliydik; doğa gereğini, uzun erimde de olsa mutlaka yerine getirirdi…




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Birden fazla Vietnam 19 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları