Feridun Andaç

Görülmeyen, unutulan...

04 Temmuz 2023 Salı

Anlatılacak bir öykü değil bu.

Toni Morrison, Sevilen

Şüphe...

Sürüklenme... Sözleri duralatıyor seni...

Kaçış... Bunun öyküsünü okuyorsun ilkten...

Ötekileştirilmenin yolunun taşlarının nasıl döşendiğini anlatıyor yaşanan dram. 

Giderek çığ gibi büyüyen bir olgunun habere dönüşmesi şaşırtıcı değil elbette. Asıl şaşırtıcı olan örtbas edilme telaşı, “basit bir olay” gibi görülmesini kanıksatma çabası...

On iki yaşındaki çocuğun gitmek istemediği tarikat “medrese”sindeki intiharı “unutulma” hanesine şimdiden yazıldı bile!

Toni Morrison Sevilen romanını 1980’lerde yazmıştı. Romanın kahramanı Sethe’nin öyküsü dönemin birçok gerçekliğini, özellikle ABD’deki ırkçılığın yaşattığı dramı yansıtmasıyla dikkati çeker. Acının bir yaratıcının gözlemevine yansıyan gerçekliğini okumak adeta dünyanın ağrısını hissetmektir. Derin, etkileyici bir vicdan anlatısıdır Morrison’un romanı.

Ayrımcılığın nasıl bir çıkmaz olduğu, şiddetin ve suçun kaynağında oluşagelenlerin toplumsal hafızada derin yarılmaları yansıttığı gerçeğini anlatır bize romancı. 

İnsanın sürüklediği böylesi durumlarda yaşanılan dramlar toplumsal yapıyı anlamada önemli verilerdir. Bir “olay” toplumun dip dalgasındaki her şeyi açıklıkla ortaya çıkarabilir.

Sevilen romanındaki Sethe’nin gerçeği duyarsızlaşmayı, acıyı, biçareliği, özgürleşememenin girdabını yansıtır. 

Romancının bu gerçeklikleri tespiti, John Fowles’un deyimiyle, “mesele”yi “tercüme” etmektir. Yani, kurmaca ile o gerçekliği tüm boyutlarıyla anlatmak.

Morrison’un bu çarpıcı romanında, yaşadığı gerçeklerden kaçan Sethe’nin dramı bir gölge gibi onu takip eder. Ölen/öldürülen onun korkularını çoğaltır, ötedekilerin ırkçı bakışını engelleyemez. Yaşanan her türlü yabanlık, şiddet sarmalı o hayatın realitesi olarak hep yanı başındadır.

Korkuları ona iki yaşındaki kızını öldürtür. Irkçılığının, ötekileştirmenin egemen olduğu toplumda günah keçisi yaratmak çok kolaydır! Bir o kadar da “suç”a, kendi canına kıymaya yönelişin önünü açar. Çoğunlukla yaşananlarda gözlediğimiz budur.

Ağıtsı bir roman olan Sevilen’i şöyle sonlandırır Morrison:

Evet, onu unuttular. Huzursuz bir uykuda görülen kötü bir düş gibi. Yine de, arada bir, uyanınca bir eteğin hışırtısı duyulur, uykuda yanağa sürtünen eklemler, uyuyanın parmakları sanılır. Bazen, yakın bir dostun ya da bir akrabanın fotoğrafı -çok uzun bakılırsa- değişir, o sevgili yüzün yerini çok daha tanıdık bir yüz alır. İsteseler ona dokunabilirler ama dokunamazlar çünkü dokundukları an, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını bilirler. 1

Ülkenin içinden geçtiği karanlık zamanların insan yaşamlarına yansıyan öykülerine baktığınızda toplumun nerede/nasıl dönüşüp yozlaştığını, değerler düzeninin nasıl altüst olduğunu gözlersiniz. 21. yüzyılda dayatılan, hatta sistemleştirilmeye çalışılan tarikatlar güdümündeki “medrese” eğitimi cahiliye anlayışını sürdürmenin kurumsallaştırılmasıdır.

Bugün mahalleleştirilen köylerde kapatılan okulların yerini alan “Kuran kursu” adı altındaki “yatılı medrese”cilik örgün eğitimin önünü kesme hamlesi olduğu gibi, köyler artık öğretmenlere değil, cami imamlarına teslim edilmiş durumda. “Taşımalı eğitim” dedikleri sistemin amacı çok nettir: Köylü camiye güdümlü kalsın, çocukların eğitimi ise tarikat yurtlarına...

Abdulbaki Dadak’ın ölümü, intihar değil cinayettir!

Eli kanlı, ruhu karanlık bir zihniyetin çocukların dimağını, bedenini kirleten her türlü şiddeti lanetlemek yetmiyor; bunların her birini görmek, anlatmak, tepkileri yaygınlaştırarak olup bitenleri de unutturmamak gerekiyor sevgili okurum.

1 Sevilen, Toni Morrison; Çeviren: Püren Özgören, 2000, Can Yayınları, 312 s.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anlatısız toplum 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları