Üç Pencereden Suriye Sorunu

08 Ekim 2012 Pazartesi
\n

\n

Suriye sorununa dünyada, bölgede ve Suriyede farklı pencerelerden bakılıyor. Çıkar çatışmalarında bu farkları doğal karşılamak gerekiyor, her uluslararası meselede olduğu gibi.\n

\n

Küresel güçler nasıl bakıyor?\n

\n

ABD ve AB, Ortadoğuyu kendi denetimleri altında tutmaamacına yönelik olarak bakıyor. ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail için Suriyede Batı ile işbirliği içinde bir yönetim isteniyor. Müslüman Kardeşler, en büyük aday.\n

\n

Esad rejimi İrana, Rusyaya ve Çine yakın. Ayrıca Suriyenin bir parçasının Batı denetimindeki Kürdistana dahil edilmesi özellikle önem taşıyor. Bu sayede bölgenin denetimi kolaylaşacak.\n

\n

Rusyanın Suriyede askeri üssü var, Esad yönetimi ile iyi ilişkiler içinde. Bu sayede bölgedeki etkisini sürdürebiliyor. Ayrıca İranın bölgede etkili olması Rusyanın işine geliyor. Bu etki için Esad rejiminin devamı önemli.\n

\n

Çin, Ortadoğu petrol ve doğalgaz bölgesinin ABD ve ABnin tekeline girmesini istemiyor. Daha uzun yıllar, bu bölgenin petrol ve doğalgazına gereksinimi var.\n

\n

Suriye (İran dolayısıyla da) kilit ülke konumuna geldiği için Suriyenin bölünmesine ve Batının denetimine geçmesine karşı çıkıyor.\n

\n

Rusya, Çin, İran koalisyonunun (ya da Asya grubunun) Esadın ve rejiminin arkasında durduğunu görüyoruz.\n

\n

Suriye penceresinden durum\n

\n

Esad rejimi, Asya ile ABD-AB grubu arasında bir denge politikasını başarıyla yürütüyordu. Özellikle de AKPnin iktidara gelmesinden sonra Türkiye ve Suriye arasında kurulmaya başlanan olağanüstü yakın iktisadi, siyasi ve kültürel ilişkiler, Suriyenin denge politikasını güçlendirmeye başlamıştı.\n

\n

Ayrıca Ankaranın Tahran ile de yakın iktisadi, kültürel ve siyasi ilişkilere destek vermesi Suriye-Türkiye-İran hattının bölgedeki etkinliğini artırdı.\n

\n

Hatırlayalım; Ankara hükümeti Esad ve rejimiyle iç içe, yakın ilişkiler kurmaya başlayınca Başbakan Erdoğanın Ortadoğudaki itibarı hızla yükseldi.\n

\n

Ancak Ankara-Şam ilişkilerinin bu denli gelişmesi ve Ankaranın bir anlamda örtülü denge politikasını fiilen yürütmeye başlamasıABD ve ABnin yeni Ortadoğu politikasıyla örtüşmüyordu.\n

\n

Batının İran konusundaki tereddütleri ve ambargoları da Suriyeyi etkilemeye başladı. Esadın Ankara ile iyi ilişkiler içine girmesi bütün hesapları bozuyordu.\n

\n

Üstelik gelmekte olan Arap Baharıile elde edilecek sonuçlara ters düşecekti. Sünni temele dayalı Müslüman Kardeşler modelinin Suriyeye sokulabilmesi için Esad ve rejiminin devrilmesi zorunlu hale gelmişti.\n

\n

Esad yönetimi bugün Rusya, Çin ve İranı arkasına alarak ayakta durmaya çalışmakta.\n

\n

Ya Ankara’dan bakınca\n

\n

Arap Baharında Ankara hükümeti aktif bir politika içine girince Suriye politikasını da değiştirmek zorunda kaldı. Eski Esad, Esed oldu.\n

\n

Ankara ile Şam arasında artık iyileşme politikası değil kötüleşme politikası öne çıkıyordu.\n

\n

Iraktaki mezhep çatışmasına benzer bir ortam Suriyede de hızla gelişmeye başladı.\n

\n

Arap Baharı gelişmeleri doğrultusunda da Ankara, Müslüman Kardeşlere yakın ve onların iktidarına destek veren bir politika yürütmeye başladı.\n

\n

Ankaranın bu çizgiye girmesi Bağdat yönetimiyle de arasını açtı. Suriyede olduğu gibi Irakta da taraf tutuldu. Malikiye karşı Haşimi desteklendi.\n

\n

Suriyede Esad karşıtlarının Ankara tarafından fiilen desteklenmeye başlaması ve bu muhalif grupların özellikle Türkiye-Suriye gümrük kapıları çevrelerinde eylemde bulunmaları, Ankara ile Şamı fiilen karşı karşıya getirdi. Suriyedeki iç çatışmalar Türk köylerini vurmaya başladı.\n

\n

4 Ekim 2012de çıkan tezkere duruma yeni bir boyut getirdi. Mısır ve Libya örneklerinde olduğu gibi Türkiye, askeri ilişkiler dışında iktisadi ve siyasi olarak bu ülkelerden soyutlandı.\n

\n

Ankara-Şam ilişkileri iyi ve normal giderken iktisadi olarak Türkiye büyük gelir elde ediyordu. Bugün büyük iktisadi kayıplar söz konusudur.\n

\n

Suriyeden Libyaya kadar geniş bir hatta yayılmıştır. Benzer durum Irakla ilişkilerde ortaya çıkıyor. Tek istisnayı Kuzey Irak Kürdistanı oluşturuyor.\n

\n

Bu arada S. Arabistan ve Katarın Ankaraya yaptıkları mali katkıları da göz önüne almalıyız.\n

\n

Türkiyenin Suriyeye askeri müdahalesi Türkiyede büyük çoğunluk tarafından karşı çıkılan bir durumdur. Ancak Ankaranın her zaman, beklenmedik sürprizlerle karşı karşıya bırakılabileceği olasılığını göz ardı etmemek gerekir.\n

\n

Türkiye Suriyeye girerse (sokulursa) büyük bir bataklığın içine saplanmış olur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları