Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ortak Akıl ya da Demokrasinin Altyapısı
- Biz aramızda hep konuşuruz, fikir alışverişinde bulunuruz, yüz yüze gelmesek de, telefon etmesek de, e posta göndermesek de...
\n- Geçen gün Ataol Behramoğlu’nu bir kanalda izliyordum. Ataol’un söylediklerine içimden destek veriyor ya da şöyle de olabilir Ataol diye düşünüyordum.
\nYan yana oturup konuşuyorduk sanki. Ben hep böyle yaparım. Birini radyoda dinlerken ya da köşe yazısını okurken onunla konuşurum.
\n- Mustafa’nın Silivri’den gönderdiği yazıyı köşesinde okurken sohbet ederim onunla; yazdığı şeyle neyi kastettiğini, neyi kastedemediğini bilir ve fısıldarım içimden, onun sessiz çığlıklarını duyarım; eksik kalan sözcüklerini tamamlarım kendi kendime.
\n- Melih Aşık, Ali Sirmen, Oktay Akbal ve daha niceleri ile sohbetlerim olmuştur, belki de günlerce, aylarca süren. Hem de yüz yüze gelmeden, telefonla bile konuşmadan.
\n- Yazarlar, çizerler, düşünürler arasında böyle bir sohbet vardır; gözle görülmeyen, yayımlanmayan, sadece düşünülen, ikisinin bildiği.
\nAma o düşünülenler damla damla birikirler; kitap, makale, roman ya da hikâye olup topluma yansırlar.
\n- Attilâ İlhan ile sohbetlerimiz yüz yüze yapılan konuşmalar, fikir alışverişi idi. Bunlar ise farklı, toplumsal belleği, kolektif bir katılımı, görünmez bir düşünce örgütlenmesini yaratırlar.
\n- Okur ile yazar arasındaki iletişim gibi, düşünürler arasında da gizli bir iletişim vardır. Benimle aynı görüşte olsun olmasın hepsiyle konuşurum, onları dinlerken ya da okurken.
\nOkurken ve dinlerken eleştirdiğim karşıt görüşler de bu diyalogda bana çok şey kazandırır. Yeter ki ahlak, vicdan ve bilim olarak karşıt kalmayalım. Vicdansız, ahlaksız, akıl ve bilim dışı bir kişi ile iletişim kurmanın hiçbir anlamı olamaz.
\nFahrenheit 451
\nFahrenheit 451 filmi toplumdaki fikir alışverişindeki araçların yok edildiği bir ülkeyi anlatır. Özgürlük yoktur, dayatılmış fikirler vardır. Atomize bireylerden oluşan sayısal bir kalabalık söz konusudur. Öyle sanılır…
\nAma bireyler, yok edilen kitapları, eserleri belleklerine kazırlar, yok olmalarını engellemek için. Aynen bir Afrika atasözünde dendiği gibi: “Bir yaşlı bilge öldüğünde, bir kütüphane yandı.”
\nSartre’ın “Gizli Oturum”una pek benzemese de “iki kişiden” oluşan kolektif akıl, örtülü bir düşünce ortamı ilginç bir biçimde oluşur.
\nMüjdat’ı, Levent’i ya da Dilek Türker’i sahnede izlerken konuşurum onlarla, herkesin ortasında ikili görüşmeler yaparım sanki. Ama ne onlar bilir bunu ne de salonu dolduran kalabalık.
\nBunun en güzel yanı nedir bilir misiniz? Sonsuz bir özgürlüğünüz vardır bu diyaloglarda. Aklınıza gelen her şeyi söylersiniz içinizden.
\nBu özgürlüğü elinizden kimse alamaz, hangi rejim olursa olsun. Ama sonuçta bu görünmeyen, bilinmeyen, anlaşılmayan söyleşiler kendi kolektif akıl zeminini oluştururlar.
\nAklın, mantığın, ahlakın ve vicdanın egemen olduğu düşünsel ortamı… Bu alışveriş aslında, doğacak olan katılımcı demokrasinin tohumudur, zamanı kestirilemese bile…
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!