Ortak Akıl ya da Demokrasinin Altyapısı

17 Eylül 2012 Pazartesi
\n

- Biz aramızda hep konuşuruz, fikir alışverişinde bulunuruz, yüz yüze gelmesek de, telefon etmesek de, e posta göndermesek de...

\n

- Geçen gün Ataol Behramoğlunu bir kanalda izliyordum. Ataolun söylediklerine içimden destek veriyor ya da şöyle de olabilir Ataol diye düşünüyordum.

\n

Yan yana oturup konuşuyorduk sanki. Ben hep böyle yaparım. Birini radyoda dinlerken ya da köşe yazısını okurken onunla konuşurum.

\n

- Mustafanın Silivriden gönderdiği yazıyı köşesinde okurken sohbet ederim onunla; yazdığı şeyle neyi kastettiğini, neyi kastedemediğini bilir ve fısıldarım içimden, onun sessiz çığlıklarını duyarım; eksik kalan sözcüklerini tamamlarım kendi kendime.

\n

- Melih Aşık, Ali Sirmen, Oktay Akbal ve daha niceleri ile sohbetlerim olmuştur, belki de günlerce, aylarca süren. Hem de yüz yüze gelmeden, telefonla bile konuşmadan.

\n

- Yazarlar, çizerler, düşünürler arasında böyle bir sohbet vardır; gözle görülmeyen, yayımlanmayan, sadece düşünülen, ikisinin bildiği.

\n

Ama o düşünülenler damla damla birikirler; kitap, makale, roman ya da hikâye olup topluma yansırlar.

\n

- Attilâ İlhan ile sohbetlerimiz yüz yüze yapılan konuşmalar, fikir alışverişi idi. Bunlar ise farklı, toplumsal belleği, kolektif bir katılımı, görünmez bir düşünce örgütlenmesini yaratırlar.

\n

- Okur ile yazar arasındaki iletişim gibi, düşünürler arasında da gizli bir iletişim vardır. Benimle aynı görüşte olsun olmasın hepsiyle konuşurum, onları dinlerken ya da okurken.

\n

Okurken ve dinlerken eleştirdiğim karşıt görüşler de bu diyalogda bana çok şey kazandırır. Yeter ki ahlak, vicdan ve bilim olarak karşıt kalmayalım. Vicdansız, ahlaksız, akıl ve bilim dışı bir kişi ile iletişim kurmanın hiçbir anlamı olamaz.

\n

Fahrenheit 451

\n

Fahrenheit 451 filmi toplumdaki fikir alışverişindeki araçların yok edildiği bir ülkeyi anlatır. Özgürlük yoktur, dayatılmış fikirler vardır. Atomize bireylerden oluşan sayısal bir kalabalık söz konusudur. Öyle sanılır

\n

Ama bireyler, yok edilen kitapları, eserleri belleklerine kazırlar, yok olmalarını engellemek için. Aynen bir Afrika atasözünde dendiği gibi: Bir yaşlı bilge öldüğünde, bir kütüphane yandı.”

\n

Sartreın Gizli Oturumuna pek benzemese de iki kişidenoluşan kolektif akıl, örtülü bir düşünce ortamı ilginç bir biçimde oluşur.

\n

Müjdatı, Leventi ya da Dilek Türkeri sahnede izlerken konuşurum onlarla, herkesin ortasında ikili görüşmeler yaparım sanki. Ama ne onlar bilir bunu ne de salonu dolduran kalabalık.

\n

Bunun en güzel yanı nedir bilir misiniz? Sonsuz bir özgürlüğünüz vardır bu diyaloglarda. Aklınıza gelen her şeyi söylersiniz içinizden.

\n

Bu özgürlüğü elinizden kimse alamaz, hangi rejim olursa olsun. Ama sonuçta bu görünmeyen, bilinmeyen, anlaşılmayan söyleşiler kendi kolektif akıl zeminini oluştururlar.

\n

Aklın, mantığın, ahlakın ve vicdanın egemen olduğu düşünsel ortamı Bu alışveriş aslında, doğacak olan katılımcı demokrasinin tohumudur, zamanı kestirilemese bile

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları