Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kimin Çarşı ' sı ?

03 Ekim 2013 Perşembe

Kimin 'sı

Bu köşede İstanbul’un mekânlarını çok yazdım. Ortaköy Meydanı’nı, Kapalıçarşı’yı, Süleymaniye’yi, Beyazıt Sahaflar Çarşısı ve diğerlerini sosyal ve kültürel boyutları ile ele almıştım.
Beşiktaş’ın Çarşı’sının Türkiye’nin (hatta dünyanın) gündemine, hem de siyasi olarak bu denli oturacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.
“Çarşı” eski yıllarda Beşiktaş Kulübü’nün kalbi olması yanında bazı toplumsal özellikleri de beraberinde taşırdı.
- İstanbul’un en hoşgörülü (yerlilerinin) birlikte yaşadıkları bir mekândı.
- Türk, Yahudi, Rum, Ermeni vatandaşların yalnız Çarşı’da değil, mahallelerindeki komşuluklarında da huzur içinde günlük yaşamlarını sürdürdükleri bir yerdi.
- Cami, sinagog, kilise hep birlikteydiler. Kimse kimsenin ibadetine karışmaz, kimse kimseye yan gözle bakmazdı; 
“ötekileştirme” diye bir şey yoktu.
- Hoşgörünün egemen olduğu bir ortamda yaşarlardı. Kısacası uygar dünyayı temsil etmiştir Beşiktaş ve Çarşı.
- Beşiktaş 1903’te ilk kurulan kulüp olmasına karşın Fenerbahçe ve Galatasaray ile birlikte Cumhuriyetin oluşumuna katkıda bulundu. Cumhuriyetin yalnız sportif değil, toplumsal kimliğinin oluşmasında ortak bir zemin hazırladılar. Beşiktaş, Fener ve Galatasaraylılar, Türk milletini birlikte inşa ettiler. Türkiye’nin her yerinde, bu toplumun birleştirici öğeleri olarak işlev gördüler.
Türkiye son yıllarda kutuplaşma ve ayrışmanın tırmandığı bir ortama girince
“Çarşı” da kendi tarihsel kimliğine uygun olarak “bütünleştirici ve birleştirici”tarafta yer aldı. Aynen üç büyük kulübün Cumhuriyet döneminde üstlendiği misyon gibi.

Salazar yanılmıştı

Portekiz’i çok uzun yıllar diktası altında yöneten Salazar için, “Ülkesini onca yıl futbol, fiesta ve fado ile idare etti” denir. Oysa bizde müzik de, futbol da, eğlence de birleştiricidir, hatta demokrasinin gelişmesine katkıda bulunur.
Gezi’de gençlerin müzikle nasıl bütünleştirici bir rol oynadıklarını yalnız biz değil, dünya da gördü. Hatta dünyanın ünlü müzik insanları, müziğin dili ile Gezi’ye katıldılar.
Çarşı özgür dünyayı yansıtan bir oluşumdur. Sporu, müziği, evrensel ve demokratik dünya görüşü ile aynı zamanda Türkiye’nin umududur.
- Ayrımcılığın olmadığı,
- Hoşgörünün ve sevginin öne çıktığı,
- Demokrasi özleminin dile getirildiği bir şeydir.
Pigalle’in Paris’in resim ve sanat semti olarak özümsenmesi gibidir 
“Çarşı”.
Beşiktaş Futbol Takımı (ve kulübü) sadece bir araçtır, aynen Beşiktaş Çarşısı’nın oynadığı rol gibi.
Gezi, Çarşı gibi semboller ülke tarihinden gelen derinlikleri taşırlar. Bugün üstlendikleri kimlik (ve sembol) bu geçmiş birikimlerin sonucudur.
Her toplumun tarihsel artıları ve eksileri vardır. 
“Çarşı”, Beşiktaş Çarşısı ve BJK üzerinden toplumsal artıları ortaya çıkaran bir ayrıştırma aracı olmuştur.“Çarşı” etrafında toplanan gençler “kral çıplak” demişlerdir.
Çarşı’nın gençleri aslında, Cumhuriyetle aynı yaştadır.
Ve şimdi Beşiktaş’a biçilen 4 maçlık ceza kime verildi? Kulübe mi, Çarşı’ya mı? 
“Çarşı” Beşiktaş olduğuna göre ne fark eder…
İşin doğrusu, Çarşı’ya arka çıkan herkes bu cezayı paylaşmak durumunda.

30 Eylül 2013 - Cumhuriyet




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları