Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kemalist Devrim ve 'Osmanlı Cumhuriyeti' Filmi
Kemalist devrim, “dincilerin ve sömürgecilerin egemenliğine karşı bir savaştır”.
-Bağımsızlık, bunun vazgeçilmez bir parçasıdır.
- “Dinci ve sömürgeci işgale karşı” uygarlık ve aydınlanma, Kemalizmin doğal bir hedefidir.
-Halkın, “dinciye ve sömürgeciye üstünlüğünü sağlamak için”, katılımcı demokrasi gerekir. Bu da, Kemalist devrimin sonunda ortaya çıkmış olacaktı.
1923-1938 dönemi, bu hedeflerinin bir bölümünü, daha doğrusu “ön koşullarını” sağlamıştır. Dinci ve sömürgecilerin egemenliği ortadan kaldırıldı, bağımsızlık sağlandı, çağdaş uygarlık değerleri için dil, kültür, hukuk, iktisat alanlarında altyapı hazırlıklarına başlandı.
Ancak Atatürk’ün ölümünden sonra Kemalist devrimlerin amaçlarına aykırı uygulamalara dönüldü.
-Kemalist devrimlerin karşısına aldığı “kapitalist ve sömürgeci odaklara, kapılar yeniden açılmaya başlandı”.
-Dinci odaklara yeşil ışık yakıldı, “çağdaş ve laik sosyal hukuk devleti yerine”, bu odaklar filizlenmeye başladılar.
Emperyalist ve dinci odaklar aralarında sürekli işbirliği yaptıkları ve birbirlerini tetikledikleri için, Kemalist devrimlere karşı ortak bir cephe oluşturdular.
Kemalist devrimlere karşı cepheyi oluşturan unsurlar şunlardan oluşuyor:
-Cumhuriyet’i en baştan istemeyen “dinci odaklar”.
-Lozan’a ve Türkiye’nin ulus-devlet kimliğine karşı çıkarak Sevr’i savunan bölücü çevreler.
-Batı ile yakın göbek bağları olan kapitalist çevreler.
Bölücülerin tamamı, dinci ve kapitalist çevrelerin bir bölümü Batı emperyalizminin Türkiye’deki yerel ortakları durumuna gelmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı açıktan veya örtülü, doğrudan ya da dolaylı olarak emperyalizmin işbirlikçisi konumundadırlar.
Bir kara mizah yapıtı…
Son yıllarda Cumhuriyet’e, Atatürk devrimlerine ve Lozan’ın kazanımlarına karşı tezgâhlanan saldırıların gerisinde bu odaklar ve onların dışarıdaki destekçileri vardır.
-Medyada, hatta sanat çevrelerinde çoğunlukla Washington’ın, Brüksel’in politikalarına uygun bir hava estirilir. Örneğin “Mustafa” filmi gündeme getirilip her yerde tartışılırken “Osmanlı Cumhuriyeti” yapıtı özellikle saklanır. Çünkü Osmanlı Cumhuriyeti filminde Amerika’nın ve Avrupa’nın Türkiye üzerindeki kirli hesapları, kara mizahın zenginliği içinde seyircinin önüne serilip maskeleri indirilmiştir.
Osmanlı Cumhuriyeti filmini gündeme getirmek, tartışmak dış odakların ve tabii onların içerideki uzantılarının işine gelmez. Ben okurlarıma bu filmi mutlaka izlemelerini öneriyorum. Cumhuriyet, Osmanlı, ulusallık, sömürü tartışmalarını kara mizahın çarpıcı dili ile sergileyen bir eser. “Mustafa” filmi gibi tartışılmaması, Türkiye’deki örtülü faşizmin varlığının en önemli kanıtıdır.
Buna karşılık Osmanlı Cumhuriyeti, “Hayır diyenlerin” tarafındadır. Eğer Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı ve Kemalist devrimler olmasaydı, ülkenin başına gelecekleri gözler önüne seriyor.
Filme kimler kızar?
Güncel tartışmaların harika sergilendiği “Osmanlı Cumhuriyeti” filmine kimler kızar? Kimlerin rahatı kaçar? Kimlerin maskesi düşer?
-İşbirlikçi dinciler bundan çok rahatsız olurlar, maskeleri düştüğü için.
-İçimizdeki açık ve örtülü taşeronlar kendilerini aynada görürler.
-Hele hele Amerika’nın ve Avrupa’nın kucağına oturan kimi siyasilerimizin yüreği ağızlarına gelecektir. Kendilerini fırçalayan Batılıların söylediklerini halk birebir duyacaktır, kepazelikleri ortaya çıkacaktır.
Eğer Atatürk ve Kurtuluş Savaşı olmasaydı Türkiye’nin Amerika ve Avrupa’nın emrinde parçalanmış topraklara nasıl dönüşeceği kara mizahın güldürürken ağlatan zenginliği ile sunuluyor.
Engizisyona karşı direnen Galileo misali yönetmen Gani Müjde ve başoyuncu Ata Demirer insanlık, uygarlık ve sanat adına “Mustafacı” işbirlikçilere karşı bir onur savaşı vermişler.
Film Türkiye’de medyanın ve sanat çevrelerinin içine itildiği ikilemin ortaya konulması yönüyle de büyük önem taşıyor.
-Bir tarafta, “Mustafacı örtülü faşistlerin” uyguladığı karartma,
-Öte yanda bu karartmayı yırtmaya çalışan aydınlanmacı ve devrimci düşünce ve sanat …
“Mustafa” ve “Osmanlı Cumhuriyeti” filmleri, Türkiye’deki ayrıştırma ve bölünmedeki iki farklı cepheyi temsil ediyorlar. Birinde sömürgecilerin hoşlanıp kullandıkları malzeme sunuluyor, diğerinde işbirlikçilerin ve patronlarının kirli yüzü sergileniyor.
Mustafa filmi, Batı’nın yeni Türkiye politikasına “Evet diyenlerin” malzemesidir. Buna karşılık Osmanlı Cumhuriyeti filmi, “Hayır diyenlerin” tarafındadır.
Osmanlı Cumhuriyeti filmini herkes görmeli.
www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!