Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İsrail, İran ve Türkiye Üçgenindeki Ortadoğu

14 Mayıs 2012 Pazartesi
\n

\n

\n

\n

Soğuk savaş sonrasının yeni küresel düzeninde Ortadoğu yeniden şekillendirilirken, bu üç ülkenin uluslararası güçler ve dinamiklerle olan etkileşimi öne çıkıyor.\n

\n

- İran, Asya büyükleri ile daha yakın işbirliğine, hatta stratejik ortaklıklara doğru gitmektedir.\n

\n

- İsrail, kendisi fazla öne çıkmadan Ortadoğudaki yeniden yapılanmada etkili olmaktadır. Batının bölgedeki ayrılmaz parçasıdır.\n

\n

- Ankara ise bölgenin yeniden yapılandırılmasında, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri ile daha angaje bir konuma gelmiştir”. Ankara hükümeti bir anlamda, kader birliğine girmiştir.\n

\n

Fastan Körfeze koskoca Arap dünyası ise Atlantikin doğusu ve batısı arasında pay edilmektedir. Asya büyükleri bu konuda devre dışı bırakılmıştır. Sudan, Irak, S.Arabistan, Mısır, Katar, Bahreyn ve Libyada 2000 sonrasında olup bitenler bu görüşü doğruluyor. Son perde Arap Baharı, bu sürecin en açık kanıtıdır.\n

\n

Avrupanın 90 sonrası değişimi…\n

\n

Avrupa 1990lı yıllardan itibaren ilginç gelişmelere sahne oldu;\n

\n

- Merkez partiler zayıfladı; sağ ağırlıklı olmakla birlikte, sağda ve solda güçlenmeler ortaya çıktı”.\n

\n

- Küreselleşmeye karşın, Avrupa kültürel olarak kapanmaya başladı. İktisadi açılıma ters bir kültürel içe kapanma öne çıktı. Ortadoğu ve Afrika, daha ötekihale geldiler.\n

\n

- Avrupa kapitalizmi” ’90 sonrasının yeni küreselleşmesine ayak uyduramadı. Uyduramazdı da; yaşlı nüfusu ve geleneksel sosyal dokusunun getirdiği maliyetler yüzünden, dış bağımlılığı arttı, uluslararası ticarette geri düştü.\n

\n

AB küresel düzende, Almanya hariç eski önemini kaybetmeye başladı. AB büyükleri iktisadi ve ticari olarak Çin, Rusya ve Hindistana yakınlaşmaya başladılar. 2008de başlayan dünya ekonomik krizi bu süreci tetikledi.\n

\n

AB ülkelerinin önümüzdeki 10 yıl içinde Asyaya daha da yakınlaşması bekleniyor. Bu siyasi olmaktan çok iktisadi ve ticari bir zorunluluk olarak görülüyor.\n

\n

Avrupanın (ve ABnin) göreceli gerilemesi, Ortadoğuda ikinci plana düşmesine yol açtı. Ortadoğu üzerindeki küresel aktörlerde,ABD ile Çin ve Rusya rekabetiöne çıktı.\n

\n

İktisadi ve stratejik (enerji) boyutları, siyaseti sürüklemeye başladı.\n

\n

Türkiyenin yeni konumu’\n

\n

Ve bütün bu gelişmeler içinde Türkiyenin konumu da hızla değişti. Özellikle Batının Ortadoğu politikasına uyum gösterebilmesi için iç yapısında da yeniden yapılanmagerekiyordu.\n

\n

- Müslüman bir ülke olarak Ortadoğuda örnek olabilmesi;\n

\n

- Yeniden yapılanmada fiili ve aktif görevler alması bunlar arasında.\n

\n

Bütün bunlar için, yakın görünmesine karşın İranla uzaklaşmak zorunda”; öte yandan, uzak görünmesine karşın İsrail ile yakınlaşmak zorunda”. Bugün bu çelişkiler kısmen yaşanıyor.\n

\n

Bunun ilk sinyalleri Irak üzerinden verilmeye başlandı; Maliki ile zıtlaşma, buna karşın Haşiminin himaye altına alınması”, gelecekteki politikaların neler olacağı konusunda bir gösterge niteliğindedir.\n

\n

Tabii Ortadoğudaki değişimde Batı açısından en önemli mesele Kürdistan hadisesidir”.\n

\n

Bu konu artıları ve eksileriyle yalnız Irak, Suriye, İran ve Azerbaycanı değil Türkiyeyi de fazlasıyla ilgilendirmektedir.\n

\n

İçerdeki İslami yeniden yapılanma ile Kürdistan meselesiiç içe geçmeye başlamıştır. Türkiyedeki fikir tartışmalarında, kimi zaman adı doğrudan ifade edilmese bile, bu sorun işin odak noktasını oluşturuyor.\n

\n

Ortadoğunun üç önemli aktörü İsrail, Türkiye, İran arasındaki ilişkiler bunun gölgesinde yürüyor. Tabii bu konu, uzak görünse bile Asya büyüklerini de ilgilendiriyor.\n

\n

Çünkü fatura sadece bölge ülkelerine değil, küresel enerji rekabeti ve paylaşımı yüzünden onlara da çıkacaktır. \n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları