Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gençlik Olaylarının Yerel ve Küresel Boyutları

24 Haziran 2013 Pazartesi

Ne istiyorlardı? Örgütsüz, farklı fikir gruplarından oluşan gençlerin ortak özellikleri nelerdi? En başta, yüksek eğitim düzeyleriydi.
* Daha fazla demokrasi istiyorlardı.
* Özel yaşama saygı, günlük yaşama müdahalenin olmaması ortak düşünceleriydi.
* Kadın-erkek ilişkilerinde sosyal özgürlük ve hoşgörü.
* Günlük yaşamda dini baskının olmaması; herkesin inancında özgür olması.
* Betonlaşmaya karşı, ağacı ve yeşili simge yapmak, doğaya sahip çıkmak; İstanbul’un kültürel kimliğinin bozulmasını engellemek.
* İnsan ilişkilerinde insani, sanatsal, duygusal boyutları öne çıkarmak.
* Toplumsal ve bireysel ilişkilerde şiddete, saldırganlığa karşı çıkmak.
* Vatandaşlık haklarının nasıl kullanılacağını topluma göstermek, bir “sade vatandaş” olarak bunu kanıtlamak.
* Yaşadığı fiziki ve sosyal ortama sahip çıkmak, sorumluluk almak.
* Örgütsüz olarak bile bütün bunları başarabileceğini kanıtlamak.
* Bireysel becerilerini bu yönde kullanarak değişik bir oluşum yaratmak.
* Barış içinde nasıl yaşanacağını, “yaşayarak bunu kanıtlamak”.
“Taksim Gezisi Olayı” kendine özgü ve hiçbir yerle karşılaştırılamayacak bir oluşumdur. Nedenleri şu şekilde sıralanabilir;
1) İçinde Türkiye’nin bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı’nın tohumları vardır.
Atatürk’ün sözlerinden Nâzım’ın dizelerine kadar fikir, şiir ve müzik olarak derin köklere rastlanır.
Bu coğrafyada
“yedi düvele” karşı kazanılmış tek başarının renklerini taşır.
2) İçinde dini ve kültürel bütünleştiricilik vardır. Alevi, Sünni Müslüman, Hıristiyan ayrımcılığı görülmez. Kişiler insani kimlikleri ile sosyal yaşamlarını sürdürürler.
“Ötekiler” diye bir düşünce (ve kavram) yoktur. Bunu Avrupa ülkelerinde ya da Japonya’da göremezsiniz.
3) Öte yandan Batı’nın ve Doğu’nun birleştirilmesi, sentezi bulunur. Bu toprakların, Anadolu kültürünün doğası gereği bu bütünsellik buram buram tüter. Gezi’deki şarkılarda, türkülerde, oyunlarda bunu yaşadık.
Aynı zamanda Batı’nın sanat ve fikir temsilcileri de Gezi Olayı’nın üretimindeki yerlerini fikirleri ve sanatlarıyla aldılar. Alman piyanist, hem de kendi getirdiği piyanosuyla Taksim’de özgün performansını sergiledi.
BBC’den CNN İnt’e kadar Gezi’deki inanılmaz gelişmeler çok geniş bir biçimde yayına girdiler. Tüm dünyanın ilgisini çekti.
Dünya, özellikle de Batı dünyası, Türkiye’nin gerçek yüzünü Gezi’deki gençleri izleyerek gördü.
Taksim’deki Gezi olayı, Mayıs 1968’de Paris’te başlayan gençlik ve öğrenci hareketlerinden çok farklıdır. Onunla karşılaştırılamaz.
* Paris’teki olaylar, “soğuk savaş döneminin küresel düzenine karşı bir başkaldırı idi”. Tesadüfen bir akademik gezi dolayısıyla Mayıs 1968’de Paris’teydim ve olayları yaşadım.
* Bizdeki çok masum, insancıl, barışçı, çatışmaya karşı, mütevazı bir demokratik harekettir. Demokrasiye sosyal ve kültürel boyutları da eklemek yanlış olmayacaktır.
Bize ve Anadolu insanına özgü bir oluşumdur. Ancak küresel olarak da olağanüstü etkiler yapmayı da başarmıştır.

\n

Ayakta duran adam!

\n

Son yaşanan “ayakta duran insan” duruşu ve felsefesiyle bu toprakların dehası, yaratıcı gücü ve mizah derinliği ile “basit gibi görülen şeylerden nasıl büyük sonuçlara gidilebileceğini kanıtladı”.
İlerde, o tek başına ayakta duran insan heykelinin mutlaka dikilmesi gerekir. Bir şey tek başına duruşu ile tüm toplumu temsil eden bir kimliğe dönüşmüştür.
Bir adam sanki bir milyon, on milyon, elli milyon insan gücüne ulaşabilmiştir. Aynen tarihteki bilge kişilerin bir tek sözlerinin tüm dünyayı asırlar boyu peşinden sürüklemesi gibi.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları