Erdoğan - Putin Buluşmasının Anlamı?

23 Temmuz 2012 Pazartesi
\n

\n

- 32 milyar dolarlık ticaret hacmini yıllık 100 milyara çıkartmak istiyoruz,\n

\n

- Nükleer enerjide Rusya ile işbirliğimiz 20 milyar doları buluyor; bunun arkası da gelecek,\n

\n

- Enerjide, Rus doğalgazına bağımlılığımız yüzde 50yi geçiyor,\n

\n

- Türkiyeye her yıl 3.5 milyon Rus turist geliyor; amacımız bunu artırmak,\n

\n

- Savunma sanayisi alanında işbirliğini geliştirmek istiyoruz. Uydu sistemleri konusunda bazı adımlar atıyoruz.\n

\n

Bunlar Erdoğanın (ve Ankaranın) 18 Temmuz 2012 Moskova ziyareti sonrasında ifade ettikleri. Suriye konusu kapalı geçildi. Sadece Cenevre kararı konusunda ortak görüş ortaya çıktı. Putin, Erdoğanın basın toplantısındaki açıklaması sonrasında yaptığı ekleme ile Erdoğanın Cenevre deklarasyonuna destek vermesini, Biz de destekliyoruzdiyerek gerçekleri ortaya koydu; adeta Suriye sorununda sadece bu konuda ortak görüş içindeyiz; bunun dışındakilerde farklı görüşleri paylaşıyoruz demiş oldu.\n

\n

Rusya ve ABD ile ilişkiler çelişiyor mu?\n

\n

Cumhuriyet döneminin son 70 yılında Rusya ile ilişkilerde en kapsamlı anlaşmalar AKP döneminde yapılmış. Son 6 yıl içinde Ankara-Moskova ile 37 anlaşma ve protokol imzalamış, Erdoğanın 18 Temmuz ziyareti sonuçları bunun dışında.\n

\n

Ve yine AKP döneminde Ankara, ABD ile Cumhuriyet dönemindeki en kapsamlı (ve derin) ilişkiler içine girmiş;\n

\n

- ABDnin Ortadoğu politikasına angaje olmuşuz,\n

\n

- Arap dünyasında İslamın siyasallaştırılması ve kurumsallaştırılması girişimlerinde başrolü üstlenmişiz,\n

\n

- Suriye konusunda Çin, Rusya ve İran ile karşı karşıya gelme pahasına; kendi iktisadi çıkarlarına ters düşen angajmanlara girmişiz.\n

\n

Tam da bu çelişkili ortamda Tayyip Erdoğan 18 Temmuzda Moskovaya Putinle buluşmaya gitmiş. Ve ne rastlantıdır ki; aynı gün Şamda kan gövdeyi götürmüş; Esada karşı, dış kaynaklı olduğu söylenen eylemler yapılmış.\n

\n

Bu ortama karşın Erdoğan ile Putinin kamuoyuna yaptıkları ortak açıklamada gayet sakin; adeta her şey normalmiş gibi bir görüntü sergileniyor.\n

\n

- Rusya BMnin Güvenlik Konseyi üyesi; aynı zamanda Asyanın ve bölgenin dev nükleer gücü,\n

\n

- Türkiye, Batının bölgede kaybetmek (ya da elinden kaçırmak) istemediği bölgesel bir güç,\n

\n

- Rusya Asyalı olduğu kadar Avrupalıdır da; başta Almanya olmak üzere, Rusya ile işbirliğine mecburlar, doğalgaz bağımlılıkları var; ABDyi dengelemek için de kullanıyorlar.\n

\n

Ankara’nın etkinliği\n

\n

Ankaranın İslami derinlikteki etkinlikleri Batı ve Asya büyükleri tarafından farklı algılanıyor.\n

\n

- ABD, İngiltere ve İsrail Arap (ve İslam) Ortadoğusundaki denetimleri açısından Müslüman Kardeşler’e (ve Sünnilere) şimdilik de olsa bel bağlamış durumdalar.\n

\n

- Rusya, Çin ve İran bundan hiç hoşlanmıyor.\n

\n

Suriye sorunu (ve çıkmazı) bütün bunların bir turnusol kâğıdı gibi ortaya çıkarılmasına yardım etti.\n

\n

18 Temmuzdaki Erdoğan-Putin zirvesinde Suriye konusunun sessiz geçiştirilmesinin arkasında yatan neden budur. Moskova ve Ankara, Suriye konusundaki karşıt görüşlere sahip oldukları halde bunu açığa vurmaktan çekindiler.\n

\n

Çünkü bu, iki tarafın da işine gelmezdi.\n

\n

Erdoğanın açıklamalarından sonra Putinin adeta araya girerek Cenevre kararı konusunda, Ankara ile ortak görüşü paylaşıyoruz demesi ayrılıkları örtmek içindi.\n

\n

Washington-Moskova-Ankara \tdengesi\n

\n

- Bir tarafta AKP hükümetinin ABD ile çok derin stratejik işbirliği ve angajmanları fiilen gitmektedir; Ankara-ABD ilişkileri, iç politikanın (ve dinamiklerin) ayrılmaz bir parçası olmuştur.\n

\n

- Öte yandan yanı başımızdaki dev komşu Rusya ile nükleer enerjiden doğalgaza, olmazsa olmaz ilişkilerimiz yürümektedir.\n

\n

AKPnin bölgedeki (ve içerdeki) İslami derinlik politikaları var. Bu iki dev ile Türkiye arasında yürütülen hassas denge söz konusu.\n

\n

Ancak Ortadoğunun yarını, böyle hassas dengeleri yürütme olanağını vermiyor. Arap dünyasının Müslüman Kardeşler’in yönetimine devri, Kürdistan meselesive İranın sisteme sokulması gibi açmazlar Türkiyeyi de fazlasıyla etkileyecektir.\n

\n

Küresel güçlerin Ortadoğu çekişmeleri ile bölge ülkelerinin iç dinamikleri yavaş yavaş keskin bir biçimde karşı karşıya gelmeye başladı.\n

\n

Çatırdama sesleri giderek yaygınlaşıyor.\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları