Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Denktaş, Ortadoğu ve Küresel Dengeler

23 Ocak 2012 Pazartesi
\n

1950’lerin sonu, 60lar ve 70ler soğuk savaşın bölgedeki en sıcak dönemiydi.

\n

1960’ta Kıbrıs Cumhuriyetini kurarken İngiltere, Yunanistan ve Türkiyeye ada üzerinde garantörlük hakkıtanınıyordu. ABD ve İngiltere, Kıbrıs Adası, üçüncü dünyacıMakariosun eline bırakamazdı. Bu nedenle Batı Kampında bulunan üç ülkenin ellerine teslim ediliyordu.

\n

1970’li yılların başı; Makarios adada çok güçlenmişti. Sadece 1960 Anlaşması ile Kıbrıs Türklerinin elde ettikleri hakları gasp etmekle kalmıyor, etnik ve dini bir kıyım da yapıyordu.

\n

15 Temmuz 1974te Samson darbesi öncesinde ABDnin, Kıbrıs adası Makarios gibi bir üçüncü dünyacının ellerine bırakılamaz, Yunanistana ilhak edilmelidiraçıklamalarının Denktaşın o dönemdeki konuşmalarında yer alması çok anlamlıdır.

\n

15 Temmuz 1974 darbesinde Atinadaki albaylar cuntasının desteklediği Nikos Samson, Makariosa karşı başarısız kalınca Washington, Ankaranın adaya müdahalesini engellemekten vazgeçti. N. Samsona hallettiremediği Makarios sorununuAnkaraya hallettirmiş olacaktı. 2 Ağustos 2010 tarihinde bu sütunda, Türk-Amerikan Çıkarları 20 Temmuz 1974te Nasıl Örtüştübaşlıklı bir yazı yayımladım; nedense herkes çok şaşırmıştı! Oysa Makarios hem Ankaranın hem de Washingtonın düşmanı haline gelmişti, nedenleri farklı olsa bile; Türkiye için Kıbrıstan Türkleri silmeye çalışan bir liderdi; ABD için ise, üçüncü dünyacıve bertaraf edilmesi gereken bir kişiydi. Bu nedenle 20 Temmuz 1974teki Birinci Barış Harekâtına ABD ve İngiltere fazla tepki vermediler. Hatta Cenevredeki görüşmelerde, adadaki ikili yapılanmayı kabul ettiler. Ağustostaki ikinci müdahale ABD ve İngilterenin tepkisine yol açtı. Çünkü Ankara onlara göresınırı aşmıştı”.

\n

Denktaşın misyonu

\n

Rauf Denktaş başından beri Kıbrısta, Türklerin ve Rumların eşitliğinisavunageldi. Onlar devletse Türkler de devlet olmalıydı; adadaki bütünlük ancak konfederasyon şemsiyesi altında olabilirdi. Rumlar Yunanistanla ne kadar derin ilişki kuruyorlarsa Kıbrıs Türkleri de Türkiye ile aynı ölçüde yakınlaşmalı ve birleşmeliydi.

\n

Kıbrısta küresel güçlerin böl, kavga ettir ve yönet politikası”, Türkiyenin adaya, fiili bir eşitlik statüsü içinde yaklaşmasıyla altüst oluyordu.

\n

Çünkü ABD ve Avrupa nezdinde Türkiye ve Yunanistan farklıydılar.

\n

Yunanistan, ABD gözünde eski Yunandan bugünkü Hıristiyanlığa kadarTürkiyeden çok farklı algılanıyordu.

\n

Avrupa (ve ABD) nezdinde Yunanistan, Avrupanın (ve ABnin) dayandığı iki ayaktan biriydi; Roma ve Yunan olarak.

\n

Türkiye, Müslüman bir ülke olarak ötekikonumundaydı. Aynen bugün, Türkiye-AB sürecinin geldiği noktada somut olarak görüldüğü, yaşandığı ve ispatlandığı gibi.

\n

Ve Denktaş Kıbrısta (ve Anadoluda) savunduğu fikirlerle ve yürüttüğü politikalarla Batının tezleri ile çatışıyordu. Eşitlik ve dengenin simgesi haline gelmişti.

\n

Batı kültürü almış, hukuk eğitimini İngilterede yapmış, en az bir Avrupalı kadar Batılı olan Denktaş savunduğu görüşler ve yürüttüğü politikalar yüzünden ABD ve AB ile karşı karşıya gelmişti.

\n

Perez de Cuellar BM Genel Sekreteri iken İstanbul Üniversitesindeki kokteylde bana söylediği gibi; Denktaşın haklılığı veya haksızlığı başka; küresel güçlerin ada üzerindeki hesapları bambaşka bir şeydi.

\n

1957’den bugüne kadar Ankaradaki hükümetler Kıbrıs politikalarında şunları yaptılar:

\n

Batı ile olan yakınlık derecelerine göre Kıbrısta az ya da çok uyum gösterdiler.

\n

Adada Türklere saldırı olduğunda, mecburen ve kerhen müdahale etmek zorunda kaldılar.

\n

Türkiyenin bağımlılık düzeyi ile Ankaranın Kıbrıs politikaları büyük bir paralellik gösterdi.

\n

Bütün bu çatışma, müdahale ve mücadele ortamında arada kalan ve sıkışan kişi Rauf Denktaştı. Çoğunlukla küresel güçler, bazen de Ankaradakiler tarafından günah keçisi olarak görüldü. Küresel kavganın çelişkileri, Ankaranın zaafları Denktaşa fatura edildi.

\n

Ama Anadolu insanı sağduyusu ile bütün bunları hissediyor ve görüyordu. İşte bu nedenle Rauf Denktaş yüceliyordu; inanılan ve güvenilen kişi oluyordu.

\n

Anadoluda gittiği her yerde gerçek halk sevgisi ve desteğiile karşılandı ve onurlandırıldı. Birçok keresinde bunun birebir tanığı oldum.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları