Bu nasıl bir başlık derseniz bana göre çok büyük benzerlik gösteren iki olgu. Aşağıda yazacaklarım basketbolla ilgili ama tamamının yaşamımızda önümüze çıkan olaylara çözüm getirebileceğini düşünüyorum. Tam saha baskı cennetten çıkmadır (Cavit Altunay). Adam adama savunma yapamıyorsanız, alan savunmasında da başarılı olamazsınız (Bobby Knight). Belki burada ivmeyi değiştirmek için kısa sürelerle alan savunmasını deneyebilirsiniz (Bu da benim ilavem).

Takımınız kötü gidiyorsa mutlaka bir şok uygulamalısınız. Fenerbahçe koçu, takımın çok önemli bir parçası olan Motley’i moladaki bir tartışma sonucu soyunma odasına gönderdi. Sonrasında bu şoka takım reaksiyon verdi ve maç farklı kazanıldı.

Modern basketbolda istatistikler çok önemli oldu. Düşünebilir misiniz? Size doğru rakamlar verilmezse maç içindeki doğru ve çabuk kararları nasıl verirsiniz?

Koç olarak bazı sıkıntılarınızı doğrudan başkanınıza iletmenize engel olanlar varsa işiniz zordur. Bazı yöneticiler yaptıkları yanlışlar ortaya çıkmasın diye buna bütün güçleriyle mani olurlar. O zaman sizin için yolun sonu gözükmüştür. Teknik kadronuzdan gerekli pozitif katkıyı alamazsanız yalnızlığa itilirsiniz ve hata yapmaya başlarsınız. Sizi, “Aman kaybetmeyelim” baskısı altına sokanlarla işiniz olmamalı! Yoksa kazanamazsınız. Sizinle aynı odada (!) olanlar eksikleri bilerek görmez ve genellikle menfaatleri doğrultusunda sizi yanlış yönlendirirler. Esas doğruların çoğu dışarıdan, pencereden bakanlardan gelir. Ama bunu da çok iyi süzmeniz gerekir.

Koç olarak her şeyin çok iyi gittiğini gördüğünüz zamanlar olabilir. Bu bir alarmdır. Hemen takım içinde bir problem yaratıp, çözmelisiniz. Bu, oyuncularınızın içinde bulundukları konfor alanını bozup tekrar patronun kim olduğunu göstermeniz açısından önemlidir. Önemli olan skor tabelasında süre kısmı “00.00”ı gösterdiği zaman maçın bittiğini unutmamaktır.

Acaba içinde bulunduğumuz şu günlerde bu yukarıdaki fikirlerim ortamın değişmesine pozitif bir katkı yapar mı? Çünkü... Her şeye rağmen yeni bir maç başlayacak.