Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Suriye’de ‘Ehvenişer’ Seçeneğine Doğru
Suriye’de 2011’de bir ara, “birkaç aylık ömrü kaldı” açıklamalarından, bugün Esad’ın iktidarda kalmasını hazmetmeye hazırlanma noktasına gelmek hata ötesi bir şey… Bir de bu insanlara devlet yönetimi teslim edildiğini düşünün, tam bir felaket; adeta insanlık suçuna çanak tutmak...
Öyle de oldu. 120 binden fazla insan yaşamını yitirdi, milyonlar yerinden yurdundan oldu, 400 binden fazlası bizim ülkede perişan durumda... Anlamadığı işe burnunu sokan, kaldıramayacağı taşın altına girenler ise hiçbir sorumluluk duygusu taşımadan büyük bir rahatlıkla ortalıkta “işlerini” yapmaya, güzel hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar.
ABD ve Avrupa basınında geçen haftanın Suriye yorumlarını izleyenler, “ehvenişer olarak Esad rejimi” seçeneğinin yolunun yapılmaya devam edildiğini göreceklerdir. Daha önce de “Biz bunun babasıyla yaşadık, eğer çıkarımıza uyarsa bununla da yaşarız” benzeri ifadelerin dillendirilmeye başlandığını aktarmıştım.
Batılı ülkelerin bu soğukkanlı, hatta belki de acımasız yaklaşımlarının arkasında gerçekçi bir çıkar hesabı yatıyor.
‘Akdeniz kıyısında bir Afganistan’
Birincisi, The Daily Telegraph’ın savunma haberleri editörü Con Coughlin’in altını çizdiği gibi “Ilımlıların Esad rejimini devirme şansı hiç kalmadı” (12/13). Çünkü, Batı’nın umut bağladığı, Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu, pratikte bitti; depolarındaki gıda malzemesi, elektronik haberleşme gereçleri, kurşun geçirmez yelek ve silah stokları, Nusra Cephesi’nin, Irak ve Suriye’nin İslam Devleti adlı radikal, El Kaide bağlantılı örgütlerin eline geçti.
İkincisi, Batılı istihbarat örgütleri halen Suriye’de 40 bin civarında, dünyanın çeşitli yerlerinden gelme İslamcı militan olduğunu hesaplıyorlar. Fransız TV5’te bir uzman cuma 16.00 haberlerinde bunların 10 bin kadarının Avrupa ve İngiltere’den gittiğini ileri sürüyordu. Batı, bunların Suriye’nin küçük bir bölgesinde bile olsa bir İslamcı devlet kurmalarından çok korkuyor. Financial Times’ın, “İslamcıların yükselmesi iç savaşta yeni bir aşama başlattı” saptaması, yaptığı yoruma “Akdeniz kıyısında bir Afganistan” başlığını atması anlamlı!
Üçüncüsü, kimyasal silahların kullanılmış olmasına ilişkin tartışmalar gittikçe karmaşıklaşıyor. Ben daha önce bir emekli CIA uzmanının yazısından kalkarak, CIA’nın Esad rejiminin bu silahları kullandığına inanmadığını, bir grup uzmanın istifa etme noktasına geldiğini aktarmıştım. Ünlü araştırmacı gazeteci Seymour Hersh, 8 Aralık Pazar günü London Review of Books sitesinde yayımlanan yazısında, Obama yönetiminin kimyasal silahların kullanımının sorumluluğunu Esad rejimine yüklemek için ileri sürdüğü tüm savları ayrıntılı biçimde çürütmekle kalmadı, İslamcı muhalefetin saflarındaki kimyasal silah uzmanlarının adını verdi, ellerindeki olanakları yazdı; bu silahları imal etmek için gereken kimyasal maddelerin nereden gelmiş olabileceği konusunaysa değinmedi.
Kimyasal silahların imha edilmesi süreci de Esad’a yaramaya devam ediyor. The Economist bu haftaki yorumunda, bu silahların yok edilebilmesi için malzemenin başka bir bölgeye taşınarak gemilere yüklenmesi gerektiğini, ancak bunun başarılabilmesinin Esad rejiminin bu bölgeleri ele geçirmesine bağlı olduğunu yazıyordu. Kısacası kimyasal silahların yok edilmesi Esad rejiminin yeni kazanımlarına bağlı hale gelmiş.
Nihayet Suriye’nin parçalanma korkusu... Emekli hava generali, 2009 yılına kadar CIA Başkanlığı yapan Michael Hayden’e göre, Suriye devletinin parçalanması “uygarlığın yol kavşağında bir yönetilemeyen alan yaratacak... Kaosu Lübnan, Ürdün, Irak gibi ülkelere taşıyacaktır”. Bu nedenle, Hayden “Esad rejiminin zaferi Suriye için, en kötü seçenekler arasındaki en iyi seçenek olabilir” sonucuna ulaşıyor (Ajans France Press 12/12).
Bu maceradan Türkiye’ye nelerin miras kalacağını soruyorsanız, düşünmeye şuradan başlayabilirsiniz: El Nusra taraftarları Uludağ Üniversitesi’nde para topluyormuş. Öğrenciler bu El Kaide bağlantılı örgütü teşhir ederek standını kapattırmışlar. Yaşananların ardından Üniversiteli Gazetes’ne şu mesaj gelmiş: “Kafalarınız yollarımızı süsleyecek, kanlarınızla besleyeceğiz toprağı ey kâfirler… Sizin yaşamı sevdiğiniz kadar bizler ölümü seviyoruz.” (Sendika. org, 16/12)
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- MSB'den açıklama geldi
- İki jandarmanın davası görüldü
- Hakim, savcı eşini Ağır Ceza Başkanı’yla yakaladı
- Bu zamdan 10 milyon yurttaş etkilenecek
- İmamoğlu'ndan Bakan Tekin'e sert tepki
- Teğmenleri değil yargıçları konuşalım
- Saat verildi, sayı istendi
- CHP'li isimden Cevizoğlu'nun sözlerine tepki
- TCMB ve TBB'den açıklama
- İstanbul'da sahilde 2 ceset bulundu