Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Irak Savaşının 10. Yıldönümünde İki Seçenek
Bu hafta Irak’ın işgalinin 10. yıldönümü. Bu konuya ilişkin tartışanlar, işgalin, açıklanan amaçları, yarattığı yıkım, yol açtığı can kaybı açısından tam bir fiyasko olduğunda anlaşıyorlar. Irak’ın işgalinin yalanlara, sahte kanıtlara dayandırıldığını bir kez daha anımsatan kimi yorumcular, Bush’un, Blair’in savaş suçlusu olarak yargılanmaları gerektiğini savunuyorlar.
\nOlayın bu boyutlarına pazartesi günü Orhan Bursalı değindi. Ben bazı tarihsel eğilimler üzerinde durmayı deneyeceğim.
\nTarihin çöp tenekesi devrildiğinde...
\nİmparatorluklar tarihin çöp tenekeleri gibidir. Egemen oldukları bölgelerdeki dini, etnik, sınıfsal çelişkileri ve nefretleri, şiddet, korku, rüşvet yoluyla baskı altında tutarak muhafaza eder, birbirine karşı kullanır, hatta bu amaçla yenilerini üretirler. Bir imparatorluk yıkıldığında çöp tenekesi devrilir, kapağı açılır ve pislik ortalığa saçılır.
\nEtnik, dini gruplar, sınıflar, imparatorluk sonrası ortamda yeni bir yaşam dünyası inşa etmeye çalışırken önce birbirlerinin boğazına sarılırlar. Bu etnik dini ayrımları aşanlar bir araya gelerek yeni yapılar oluşturmaya başlarlar.
\nRoma İmparatorluğu çöktüğünde, bir yeniden şekillenme yaklaşık bin yıl sürdü. Sonraki 500 yıl içinde, giderek bir ulus devletler, bunun üzerinde de bir “kapitalist imparatorluk” düzeni şekillendi. Bu öncekilerden farklı, esas olarak hegemonya ilişkilerine dayanan ama savaşları, sömürgeciliği dışlamayan bir yapılanmaydı. Bu yüzden, imparatorluk değil daha çok emperyalizm kavramını kullanıyoruz. Son tahlilde, bu da bir “imparatorluktu” çünkü kıtasal çapta, hatta denizaşırı coğrafyaların, ekonomik, siyasi, kültürel ağlarla (dünya pazarı, giderek ekonomisi), bir ülkenin hegemonyası altında stabilize edilerek düzenlenmesi, yönetilmesi anlamına geliyordu.
\nOsmanlı çöktüğünde de çöp tenekesi devrildi, yüzyıllardır biriktirilen, muhafaza edilen, üretilen pislikler ortalığa saçıldı. Ama Osmanlı İmparatorluğu çöktüğünde, kapitalist “imparatorluk” da artık çoktan şekillenmişti, hatta bir devresini kapatmak üzereydi (bu şekillenme, Osmanlı İmparatorluğu’nun artık iç çelişkilerini, bastırarak muhafaza edilemez bir noktaya gelmesini hızlandırmıştı da denebilir). Bu yeni “imparatorluğun” iki lider ulus devleti, İngiltere ve Fransa devreye girdiler. Osmanlı çökünce serbest kalan halklar, sınıflar kendi yollarını bulmaya fırsat bulamadan, bu yeni imparatorluğun eliyle şekillendirildiler. I. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Sykes-Picot Anlaşması Ortadoğu halklarını, aralarındaki sorunları çözmelerine, kendi yollarını bulmalarına olanak vermeden, kapitalist imparatorluğun coğrafi çıkarları (emperyalizm) doğrultusunda, yerel bölünmüşlükleri birbirine karşı kullanarak kendi egemenliğini sürdürecek biçimde muhafaza ederek yapay devletlere böldü. Böylece büyük çöp tenekesinin yerini, bir sürü küçük çöp tenekesi almaya başladı. Tenekelerin kapaklarının üzerine de birer yerel despot konuldu.
\nTürkiye Cumhuriyeti’nin bu model içinde, aydınlanma, modernleşme, ulusal bağımsız kapitalizm, laiklik ve etnik bölünmüşlükleri aşmayı amaçlayan ulusal vatandaşlık ilkesiyle, kısmen de olsa farklı bir yöne gitmeye çalıştığını (Huntington, bu Cumhuriyeti Müslüman uygarlık içinde bir anormallik olarak saptıyordu) görüyoruz. Ancak, gerek ülkenin ekonomik kaynakları gerek sınıf şekillenmeleri açısından geri düzeyi, kapitalist bir imparatorluğun dışında kalmanın, “bağımsız” bir kapitalizmi korumanın olanaksızlığı gibi nedenlerle devraldığı çöp tenekesini boşaltamadığını da biliyoruz.
\nABD hegemonyası altında düzenlenen kapitalist “imparatorluk” (emperyalizm) düzeni çökmeye başlayınca Ortadoğu’nun küçük çöp tenekelerinin üzerindeki despotları yerinde tutan basınç düşmeye, toplumsal muhalefet despotları devirerek çöpleri yeniden ortaya dökmeye başladı.
\nOrtadoğu’nun, pazartesi yazımda betimlemeye çalıştığım düzensizliği işte bu durumun bir sonucu. Bu kez, ortada çöpleri yeniden tenekelere dolduracak, kapaklarını kapatacak bir imparatorluk düzeni, ABD hegemonyasını devralacak, emperyalist sistemi stabilize edecek bir lider de yok.
\nYa bu etnik dini çelişkiler, çatışmaların, emperyalist devletlerin, müdahalesiyle Irak, Libya, Suriye gibi savaşlarla, yıkımlarla yıllarca hatta on yıllarca devam edecek ya da halklar bu bölünmüşlükleri kendi yöntemleriyle, iradeleriyle, büyük fedakârlıklara ve acılara katlanmak pahasına aşarak yeni bir “yaşam dünyası” kurmaya başlayacaklar. Ya “barbarlık” ya da emperyalizmden, kapitalizmden ve çöplerden arınmış yeni bir uygarlık!
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!