El Kaide'ye Bayram Hediyesi

07 Ağustos 2013 Çarşamba

Tam yeniden canlanan Filistin-İsrail “barış süreci” üzerine düşünmeye hazırlanıyordum ki, ABD’nin, 9/11 öncesini anımsatan yoğunlukta istihbarat alarak, Müslüman ülkelerde 22 temsilciliğini bir süre için kapattığına ilişkin haber geldi.
ABD kamu diplomasisi çevrelerinden üretilen,
Bin Ladin öldükten sonra El Kaide yok olma sürecine girdi” söylemiyle çelişen böyle bir panik, aslında El Kaide’ye bayram hediyesi vermek anlamına gelmiyor mu?
ABD yetkililerinin,
“Bakın Ulusal Haberalma Ajansı’nın (NSA), o kadar eleştirdiğiniz, dinleme veri toplama etkinlikleri ne kadar önemliymiş” gibisinden demeçleri (The Guardian 05/08), NSA skandalından sonra, ortada bir gündem değiştirme çabası olduğunu da düşündürmüyor değil. Böyle bile olsa bir “kaş yaparken göz çıkarma, dünya jeopolitiğinde pusulayı kaybetmeye başlama” durumu yok mu?
Düşünsenize, El Kaide parmağını kıpırdatmadan ABD’nin Afrika ve Ortadoğu’daki diplomatik yapılanmasını bir süre için felç etmiş, böylece küresel bir tehdit olmaya devam ettiğini, gücünden şüphe edenlere kanıtlamış olmuyor mu?
Bloomberg’den Jeffery Goldberg, “El Kaide ABD’yi terörize etmeyi yine başardı, hem de bir gram bile C4 patlatmadan...” diyordu, Yedioth Ahrenot gazetesinden Ron Ben-Yishai’ye göre de “El Kaide psikolojik bir zafer kazandı”.

\n

El Kaide mi dediniz?

\n

Aslında, ABD’nin “Bin Ladin’i ölürdü, El Kaide’yi yendik” söyleminin iki önemli sorunu vardı. Birincisi, El Kaide denen yapının ne olduğu başından beri belirsizdi ama, son yıllarda, “artık o yalnızca, prestij ve temsilcilik (franchise) veren bir ideolojik merkezdir”... “Bağımsız hareket eden küçük hücreler oluşmaya başladı” gibisinden yorumlar, olgunun çok karmaşıklaşmakta olduğunu da itiraf etmiş oluyordu.
Örneğin, Libya’da Kaddafi devrilirken NATO ile El Kaide’ye sadakat açıklamış gruplar arasındaki işbirliği ne anlama geliyordu? Sonra bu gruplar
Kuzey Afrika ve Magreb El Kaide’si adıyla bir cephe kurup, Mali’ye inince bu ilişkiye ne oldu?
Selefi gruplar El Kaide’den mi sayılıyor? Sayılıyorsa, bunlarla yakın ilişkide olan Suudi Arabistan bu denklemin neresinde? Sonra Suriye’de El Nusra, El Kaide’ye sadakat açıklamış bir örgüt. Rejimin yanı sıra Kürtlere de saldırmaya başladı. Bu örgüte kapılarını açtığı, destek verdiği söylenen Türkiye hükümeti bu denklemin neresinde?
Tunus’ta aynı silahla, aynı yöntemle iki muhalefet lideri katledildi. Cinayetleri, Fransız gizli servisinin iyi bildiği, yakından izlediği, Suriye’de tutuklanmış sonra Fransa’ya iade edilmiş, bir süre sonra da serbest bırakılmış, rivayete göre
“çok deneyimli bir Selefi terörist” işlemiş (France24, 29/07). Son cinayetin, ertesi günü L’Economiste Maghrébine adlı Tunus gazetesi, “Almanya saldırıyı önceden biliyordu, Alman TV kanalı olaydan bir gün önce Tunus’a geldi” diyordu... Kısacası El Kaide işleri çok karışık.
İkincisi,
“El Kaide yenildi” iddiasını bir tarafa koyalım, karşısına da Mali’deki iç savaşı, Tunus’ta yoğunlaşmaya başlayan çatışmaları, Irak’ta kendini El Kaide olarak tanımlayan grupların saldırıları sonucunda mayıstan bu yana 1000’den fazla insanın ölmesini, bu grupların hapishane basarak 500 “El Kaide militanını” kaçırmasını koyalım: El Kaide başlığı altında toplanan “şey” gerilemek bir yana sanki güçleniyor. ABD’nin panik havasının bu güçlenmeye yeni bir enerji katması kaçınılmaz.
Gelin tüm bunlara bir de
“yamuk” bakalım. Bir anamorfoz (yandan bakınca değişen görüntü) durumu da olabilir mi acaba? Sakın, El Kaide türevi grupların bir işlevi de Arap dünyasının en tutkulu gençlerini çıkmaz sokaklara sürükleyip “sistem” için tehlike olmaktan çıkarmak olmasın? Sakın, Ilımlı İslama, Müslüman Kardeşler akımına güvenini kaybeden ABD, monarşilerle, askeri rejimlerle iş yapma alışkanlığına dönüyor olmasın? World Affaires ve City Journal editörlerinden Michael Totten, “Arap demokrasisine, Fas Monarşisi, aşamalı gelişme stratejisiyle iyi bir örnek oluşturabilir” diyordu.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir Ukrayna daha mı? 20 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları