Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir İmaj Sorunu

10 Eylül 2012 Pazartesi
\n\n\n

Geçen hafta AKP hükümetinin vizyon sorununu tartışmıştım. Bu hafta da imaj sorununa değinmek istiyorum. Uluslararası basında, yalnızca bir günde (6 Eylül) gözüme çarpan manzara özetle şöyle:

\n

AKP Türkiyesinin 2011de hâlâ sahip olduğu, bölgede yükselen ülke, istikrar merkezi, örnek ve lider adayı imajının yerini, Suriye ve Kürt sorunu arasına sıkışmış”, “yalnızlaşmış”, “tarafsız aracı olma kapasitesini yitirmiş gibi betimlemeler almaya başlamış. Bunlara ek olarak Mısır Devlet Başkanı Mursinin etkinlikleri dikkat çekiyor, bir Arap ülkesi olma avantajına da sahip Mısırın Türkiyenin liderlik iddialarına karşın yükselmeye başladığı vurgulanıyor. Kimi yorumcular bölgede, Osmanlı geçmişine ilişkin olumsuz anıları ve algıları anımsatıyorlar.

\n

Patrick Sealenin bu manzarayı anlatan yazısını, Cengiz Çandar, Davutoğlunu kollayan bir cevap vermeye çalışırken etraflıca aktardığı için ben değinmeyeceğim. Ancak, Çandarın cevap verirken kimi kabul edilebilir açıklamaların yanı sıra Sealeın savlarını, Esad ailesinin yakını”, “İngiliz Yahudisifilan gibi sıfatlarla değersizleştirmeye çabalamasının, ikna edici olmadığı gibi ağızlarda kötü bir tat bırakacağını vurgulamak isterim. Sealenin yorumunun Gulf News gazetesinde yayımlanmış olması da anlamlıdır.

\n

Giderek daha çok bir Ortadoğu ülkesi oluyor...

\n

Bu kısa nottan sonra Daniel Dombeyin Financial Timestaki yorumundan başlayabilirim. Dombey İstanbuldan gönderdiği yazısına,Davutoğlu birkaç ay önce, ülkesinin parlamentosunda ayağa kalktı ve Ortadoğuya ilişkin vizyonunu Türkiye hem efendi, hem hizmetçi hem de lider olacak... Türkiyenin etrafında yeni bir barış, istikrar, refah bölgesi oluşacak sözleriyle sundu... Ancak bugün, İstanbul ve Ankarada, Türkiyenin komşularındaki istikrarsızlıkları ithal etmeye başladığına ilişkin bir korku dile getiriliyor saptamasıyla başlıyor. Ankara ve Tahran Suriye bağlamında, bir uzaktan kumandalı savaşa girmemiş olabilirler, ama böyle bir savaşa girmiş gibi davranmayı çok iyi beceriyorlar diyerek devam ediyor.

\n

Dombey İstanbulda konuştuğu yorumcular için Bu patlayan araç bombaları, intihar eylemcileri, sığınmacılar ve casuslar panoramasıyla ülkelerinin giderek bir Ortadoğu ülkesine daha çok benzemeye başladığını düşünüyorlar diyor. Dombeye göre AKP Türkiyesi, giderek daha dengesiz, komşularının sorunlarına daha çok bulaşmış ve daha mezhepçi bir görüntü sergiliyor”. Dombey, Bu dönüşüm algısı abartılı olabilir, ama bu sorunların gündeme gelmiş olması bile başlı başına kaygı vericidir vurgusuyla bitiriyor.

\n

Kendini köşeye \t\tsıkıştırmış bir lider

\n

Foreign Policyden Karen Leigh, Başbakan Erdoğanın, Suriye rejimi artık bir terörist devlete dönüştü sözlerine göndermeyle, Türkiyenin konuşkan lideri, Suriye konusunda kendini köşeye sıkıştırdı. Komşusunda hızla kontrolden çıkan gelişmeler, sözlerinin arkasında durmasını getirecek mi diye soruyor. Leighe göre bu durum ileri derecede muhafazakâr, ancak kendi gücünün sınırlarını aşmış, bir taraftan Suriyede siyasi istikrar kurmak, diğer taraftan Esad rejimini yıkan kahraman rolünü üstlenmek isteyen bir liderin sertleşen söyleminin ürünü. Leigh, Tüm bunlar bir sonuca doğru ilerlerken Erdoğan çok zor bir seçenekle karşı karşıya kalıyor; ya müdahale edecek, o zaman ülkesindeki seçmenin gazabını üzerine çekecek ya da bekleyerek Suriyenin suratına patlamasını seyredecek. Erdoğanın tutunduğu ip giderek incelmeye devam ediyor diyor.

\n

‘Mursi, Erdoğan’ın \ttacına mı talip?’

\n

Bu da German Marshall Funddan Nora Fisherin yazısının başlığıydı. Nora Fisher, Mursinin benim de geçen hafta kısaca özetlediğim başarılı iç ve dış politika adımlarını vurguladıktan, Batıyla ve İsraille ilişkileri aksatabileceği düşünülebilir dedikten sonra ekliyor, Türkiyenin, ülkesinin bölgedeki liderlik hedefini konsolide etmeye çalışan, karizmatik lideri Erdoğanın çabalarına da gölge düşürebilir. Fishere göre Mursi, Erdoğanın aksine henüz diğer sivil kesimlerin desteğini kaybetmiş değil. Gazze ile sınırı, İsrail ve ABD ile anlaşmalara dayalı bağları olan en büyük Arap devletinin lideri olarak Mursi, İsrail-Filistin pazarlıklarına Türkiyeden çok daha fazla katkıda bulunabilir. Fishere göre Kürt sorunuyla Suriye arasına sıkışan AKP Türkiyesi, artık etkin bir aracı rolü üstlenemeyebilir.Eğer Erdoğan başarılı olamazsa, Osmanlı egemenliğinin yaralarının birçokları için hâlâ taze olduğu bu bölgede Mursi, Erdoğanın ektiklerinin meyvelerini toplayabilir”.

\n

Birleşik Arap Emirliğinde yayımlanan The National gazetesinden El Amraniye göre, Mursinin İranı ziyareti körfez ülkelerinden, ABDden kimi yorumcuları, bölgenin iki güçlü devleti arasında bir yakınlaşmaya işaret ettiğini düşündürerek kaygılandırdı. Ama Mursi İranla dostluk başlatmaya değil, bölge sorunları söz konusu olduğunda artık Mısırın geri geldiğini vurgulamaya gitti ... Peki tüm bunlar kimlere mesaj gönderiyordu sorusuna Amrani, Kısmen Suudi Arabistan, Arap Emirlikleri, Türkiye gibi olağan şüphelilere, bölgenin diğer oyuncularına diyerek cevap veriyordu.

\n

İki ateş arasında

\n

Al Awsatta (Suudi kaynaklı) yazan Huda Hüseyni, Kısa bir süre önce, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, Türklerin İran, Suriye ve Lübnana vize almadan gidebildiğini gururla vurguluyordu. Koşullar ne kadar değişti diyor ve ekliyor: Türkler bugün Lübnanda kaçırılma riski altında, İran artık onlara kucak açmıyor. İran Genelkurmay Başkanı, Türkiyeyi hedef alınan ülke olarak tanımladı.

\n

Hüseyni, Davutoğlunun BMde önerisiyle ilgilenen kimse bulamayınca çok şaşırdığını, ardından ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dembseyin güvenlikli alan oluşturmanın olanaksızlığına ilişkin sözlerine geldiğini anımsatıyor. Dembseye göre Türkiye Batının kendisini terk ettiğini düşünüyor, Obamayla haftalık telefon konuşmaları da işe yaramıyor. Bu koşullarda Türkiye sonunda en zararlı çıkan taraf durumuna düşmekten korkarak hesaplarını yeniden gözden geçirmeye başlıyor.

\n

The Nationaldan bir başka yazar Alan Philips, arkadaşları, New York Times yazarlarından, kendisini bir Osmanlı Centilmeni olarak tanımlayan Lübnanlı Anthony Shadidi anmak için yaptıkları bir toplantıyı aktarırken Osmanlı nostaljisi bugünün sorunlarını çözemez başlıklı, yazısında Türk diplomatları Arapların, Türk seçkinlerinin 400 yıllık baskısını unutmalarını bekleyemez dedikten sonra Raja Shehadedin verdiği bir örneği aktarıyordu. Shehaded, yüz yaşını aşkın, Osmanlı ordusunun zorla askere alma baskınlarından saklandığı dönemi anımsayan bir Arapla konuşmuş. Yaşlı adam Türkler gaddardı, aç dilencilerdi. Ne okul, ne cami yaptılar. Ülkeyi mahvettiler, yeşil yer bırakmadılar diyormuş.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları