‘Batı’da ‘Faşizan’ Dinamikler

21 Ekim 2013 Pazartesi
ABD’de yaşanan bütçe, borç
sınırı tartışmalarıyla, Fransa’da
Marine Le Pen’in partisinin
Brignol kasabası belediye
seçimlerinde oyların yüzde 54’ünü
alması arasında bir ilişki kurmak
zor, ama olanaksız değil!
ABD’ de
‘muhafazakârların hezimeti’
Geçen hafta, federal hükümeti
durdurduktan, ABD ile birlikte
dünya ekonomisini bir mali
uçurumun kenarına getirdikten,
ABD ekonomisine 24 milyar
maliyet yarattıktan sonra,
GOP’nin (Cumhuriyetçi Parti)
meclis, senato temsilcileri, bütçe
pazarlıklarını iki ay ertelemeyi,
borç sınırını da üç ay için
uzatmayı, Demokrat Parti’den
hemen hiç taviz koparamadan,
kabul ettiler. Basında
“Cumhuriyetçiler teslim oldu�,
“Cumhuriyetçilerin çöküşü�
başlıklı yorumlara yol açan bu
uzlaşma paketi senatodan 18’e
karşı 81, meclisten 144’e karşı
285 oyla geçti.
Senatör McCain’in
(Cumhuriyetçi) “Haftalar
önceden, olmayacak
bir ÅŸey istediÄŸimizi
söylemiştim. Uyardığım
gibi oldu, bu savaşı
kaybettik�, senatör
Lindsay Graham’ın
(Cumhuriyetçi) “Çok ileri
gittik. Bo.unu çıkarttık�
sözlerine (New York Times,
16/10) karşın senatör Ted Cruz
(Cumhuriyetçi) ve senatör Mike
Lee’nin “Washington’da egemen
statükoyu�, “kapalı kapılar ardında
iş bitiren.. halkın arzularına ters
seçkinleri� suçlayan demeçleri
GOP içinde, yenilgiden öte önemli
bir bölünmeye işaret ediyor
(The Times 17/10). GOP senato
grubunun yüzde 40’ı, meclis
grubunun yüzde 70’i pakete
ret oyu verdi (Financial Times
17/10/2013).
Bu bölünmenin bir tarafında
uluslararasılaşmış sermayeden,
Wall Street bankalarının
temsilcilerinden oluÅŸan geleneksel
finans kapital kanadı var.
Amerikan Ticaret Odası’nın
uzlaÅŸmadan yana tutumu, Wall
Street Journal’ın, Çay Partisi’nin
direnişi için “felsefi nedenlere
dayanıyor� ama “çabalara
değmedi� saptaması (17/10/2013)
da geleneksel tarafı tanımlamaya
yardımcı oluyor.
Karşı taraftaysa “Çay Partisi�
olarak tanımlanan akım var.
Her fırsatta Demokratlar kadar
GOP’nin geleneksel kanadını
da eleştiren Texas Senatörü
Ted Cruz, bütçe, “borçlanma
sınırı� tartışmalarında bu kesimin
“ilkelerine sadık�, uzlaşmaz
temsilcisi olarak öne çıktı.
Cruz senatoda daha bir yılını
doldurmadı, ama Washington’da
11-13 Ekim arasında toplanan
“Values Voter Summit� (değerlere
oy verenler zirvesi) sırasında
yapılan bir deneme oylamasında,
tüm diğer adaylardan daha fazla
oy alarak GOP’nin 2016 yılında
yeni başkan adayı
olabileceÄŸini
gösterdi.
Cruz’un
kampanya
kasasına
giren fonların
bir önceki üç aylık döneme
kıyasla iki kat atarak 1.19
milyon dolara ulaşması adaylık
olasılığının güçleneceğini, GOP
içindeki bölünmenin daha da
derinleşeceğini düşündürüyor
(Washington Post 17/10).
New American Foundation’ın
kurucusu Michael Lind’in
ayrıntılı çalışmasının gösterdiği
gibi Çay Partisi, daha çok
güney eyaletlerinin seçmeninin,
beyaz Hıristiyan işçi sınıfının
desteÄŸini almakla birlikte salt
bir “ırkçılar ve cahiller sürüsü�
deÄŸil (Salon.com, 06/10). Ted
Cruz’un Harvard Hukuk Fakültesi
mezunu olması bir yana Lind,
kamu araştırmalarının Çay Partisi
taraftarlarının eğitim düzeylerinin
ortalamanın üstünde olduğunu
gösterdiğine işaret ediyor.
Lind bu kesimin temsilcilerinin,
liderlerinin, destekçilerinin
sınıfsal özelliklerine de dikkat
çekiyor: Bunlar federal
hükümete karşı yerel ekonomik
ve siyasi iktidarlarını korumayı
amaçlayan, bölgesel yaşamın
seçkinlerinden, yukarı orta
sınıftan, yerel kapitalistlerden
oluşuyor. Bunların siyasi tercihleri,
geleneksel muhafazakâr kanadın,
Demokratların seçkinlerinin
temsil ettiği uluslararası
sermayeden, hazine
kâğıtlarının
faizinden,
FED’in para
politikalarından
beslenen
finans kapitalin
tercihleriyle
çelişiyor.
Lind’in
çalışması,
Çay Partisi’nin,
federal hükümetten,
“yukarıdakilerden� nefret
eden, “işçi sınıfından�,
“yoksullardan� korkan klasik
orta sınıfın, potansiyel faşist
kesimin seçkinlerinin örgütü
olduğunu düşündürüyor.
Irkçı, faşist partiler
işbirliği arayışında
Avrupa’da henüz federal
bir hükümet yok. Ancak
ülke düzeyinde AB sürecinin
federalizme, Brüksel’in bir federal
hükümete evrimleşmesinden
korkan, Avrupa Birliği sürecine
karşı, ırkçı, hatta faşist akımlar,
“Çay Partisi� benzeri partiler var.
Financial Times’ın aktardığına
göre, bunlar, en azından
Fransa’dan Marine Le Pen,
Hollanda’dan Geert Wilders gibi,
gelecek AB seçimlerinde birlikte
davranmanın yollarını arıyorlarmış.
FT, diğer AB üyesi ülkelerdeki
benzer partilerin de Avrupa
çapında işbirliği düşüncesine
giderek yakınlaştığını düşünüyor.
Danimarka Halk Partisi lideri
Finlandiya ve Litvanya’daki
benzer, AB karşıtı ırkçı partilerin
konferanslarına katılıyormuş.
Marine Le Pen, Avusturya
Özgürlük Partisi, İsveç
Demokratlar adlı partilerle
Belçika’nın Vlaams Blang
Partisi’yle ilişkilerini geliştirmeye
çalışıyormuş. İngiltere’de UKIP
(Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi)
lideri Nigel Farage, Le Pen’in
partisini antisemit bulduğu için
uzak durmaya çalışırken diğer
gruplarla işbirliğine karşı değilmiş.
Özellikle Ortadoğu ve Afrika’dan
gelen göçmenlere, Müslüman
kültüre düşman, ırkçı, hatta
Yahudi düşmanlığı da içeren
partiler yalnızca işbirliği yolları
aramakla kalmıyorlar, hem oy
tabanlarını güçlendiriyorlar hem
de Farage’ın vurguladığı gibi
“kendi ülkelerinde tartışmaları
etkiliyor�, muhafazakâr partileri
daha da sağa çekiyorlar.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler,
kriz içinde AB yönetiminin
ve Avrupa mali sermayesinin
(“Yuvarlak Masa�nın) iradesinin,
hatta Almanya’nın hegemonya
projesinin ifadesi Avro kurallarının
baskısı altında yerel ekonomi
politikaları geliştiremiyorlar. Bu
sırada işsizlik, yoksulluk artarken
göçmenler gelmeye devam ediyor.
Bu zeminde, AB karşıtı, yabancı
düşmanı, milliyetçi akımlar taraftar
kazanmaya devam ediyor.
BaÅŸka etkenler de var.
Merkez partilerin politikaları
birbirine benziyor, muhalefet
“uç partilere� kalıyor. Le Pen’in
örneğinde olduğu gibi bu partiler,
küreselleşme ve serbest piyasa
karşıtı, kadın ve gay hakları
bağlamında kimlik politikası,
ekonomiye devlet müdahalesi,
korumacılık vb. gibi genelde
sol hareketlere ait talepleri
programlarına ekliyorlar.
Bu siyasi manevra ırkçı,
yabancı düşmanı partilere, ulusal
düzeyde, geleneksel işçi sınıfının,
yerel pazara çalışan sermaye
gruplarının, küçük işletmelerin,
cinsel tercihi yüzünden ezilen
grupların çıkarlarını savunma
olanağı veriyor. Ancak, bu meşru
taleplerin oluşturduğu karmaşık
söylem, “yabancı düşmanlığı� gibi
ırkçı bir “ana gösterge� (master
signifier) altında birleşince
karşımıza, 20. yüzyıldan
tanıdığımız faşist hareketin
ideolojisi çıkıyor.
“Tarih kendini tekrarlamaz
derler� ama, en iyisi Mark
Twain’in “tekrarlamaz ama, kafiyeli
konuşur� uyarısını anımsamak...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir Ukrayna daha mı? 20 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları