'Ah! Ne Büyük Reformcuydu'...

26 Haziran 2013 Çarşamba

“Gezi Direnişi” olayının yankıları, verili “bilgi sistemini” delik deşik etmeye, iktidarı ayakta tutan, “fantezilerin” müstehcen doğasını sergilemeye devam ediyor.
Şimdi ışıkların altında, ortada kalan liberal entelektüeller, yeni şekillenen
“iklime” uyum sağlamaya çalışıyorlar: “Zararın neresinden dönülse kârdır”! Ancak bunlar, dünkü tutumlarını savunmaktan vazgeçmiyorlar: “Ah o kadar büyük bir reformcuydu ki... Büyük düş kırıklığı içindeyim...”. Anlaşılan, “ne verdikleri zararı kavrayabilmiş, ne de yaşadıklarından bir şey öğrenmişler”... Bu kaygı verici!

\n

İki suskunluk

\n

Bugün, Erdoğan’dan yakınan, her belayı bir adamın kişiliğine bağlayan Batılı yazarların, yerli liberallerin iki konuda “suskun” kalmaları dikkat çekiyor.
Birincisi, liberallerin, AKP’nin
projesini geniş halk kitlelerine “tercüme” eden “değişim” söylemi, AKP’yi eleştiren herkese “darbeci”, “laikçi”, “ulusalcı” suçlamasıyla uygulanan simgesel şiddet, siyasal İslamın dışındakileri de AKP çatısı altına girmeye zorlarken, dayandıkları ama hâlâ kanıtlayamadıkları “darbe tehlikesine”, “ama Kürt sorununu çözüyor” fantezisine, Batı’nın da bu sürece verdiği desteğe ilişkindir.
“Değişim”, devlet bürokrasisi, yargı, basın üzerinde siyasal İslamın hâkimiyetini kurdu; AKP hükümetinin polisi kullanma, vatandaşların özel yaşamına müdahale etme kapasitesini görülmemiş bir düzeye çıkardı. Hükümetin, polisi bu rahatlıkla, şiddetle kullanmasına olanak veren yapının oluşmasında “Yetmez ama evet”in sorumluğunu, “Ah! Ne büyük reformcuydu” yakınması devam ettikçe, unutmak olanaklı değil.
İkinci suskunluk, aslında bir
“zombi” ekonomiyle karşı karşıya olduğumuza ilişkindir. Olağanüstü kriz koşullarının getirdiği yabancı sermaye girişini, 2002-2007 ve 2009-2013 dönemlerinde global mali çöküşü engellemek için ABD ve AB merkez bankalarının piyasaya bastığı paranın kolaylaştırdığı kredileri, borsadaki yabancı payını denklemden çıkarın, bakalım indeks nereye iniyor, AKP’nin ekonomik başarısından geriye ne kalıyor: Mali hokus pokus ile ayakta tutulan bir ceset!

\n

‘Hesap çıkarma günü’...

\n

Zombi ekonomisi, Türkiye’ye has bir durum değil. Kapitalizm, kendisini ayakta tutacak artık değeri üretemiyor. Devlet, batık işletmeleri ayakta yaşatmak, talep yetersizliği, kapasite fazlası (aşırı üretim) sorununu bastırmak için içerde mali genişlemeyi, dışarda mali talanı kolaylaştırıyor. Gizlenmek istenen bir başka gerçek de şu: Yabancı sermaye eğer üretim yapmaya gelmiyorsa, faiz ve rant üzerinden değerlenmeye geliyordur. Bu durumda, faiz ve rant ülkede üretilen artık değerden alınacak pay üzerinden gerçekleşeceğine göre net transfer anlamına gelecek, bu transfer ülkede refaha, yatırıma gidebilecek kaynağı emerek bir “delik” yaratacaktır. Ancak, transferin devam edebilmesi için de “delik” yeni kredilerle doldurulmaya, dış borç büyümeye devam edecektir. No Country For Old Men filmindeki karakterin dediği gibi “İnsanlar görmezden gelirler. Ama sonunda hesap çıkarma günü gelir. Ondan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz!”
Bu hesap çıkarma, Türkiye siyasetinde 1 Mayıs’ta polis İstanbul’u işgal edince, ekonomide mayıs ortasında ABD Merkez Bankası (Fed), piyasaya günde 85 milyar dolar basmaya artık devam etmeyeceğini açıklayınca geldi. Fed’in açıklaması uluslararası mali piyasalarda beklentileri, risk algısını değiştirdi; sermaye, yükselen piyasalardan çıkmaya başladı.
Türkiye’de,
“Olay” olmasaydı sermaye yine çıkacaktı. Borçlanma zorlaşmaya devam edecek, tıkandığı noktada, uluslararası sermaye, hükümetten, kredi almaya devam etmek istiyorsa kemer sıkmasını, kaynak yaratmasını, satacak bir şeyler bulmasını isteyecek, hükümet de dönüp halkın cebine elini sokacak, toplum da buna bir biçimde tepki verecekti.
“Olay”ın, süreç bu noktaya gelmeden patlak vermesi, bir bakıma çok iyi oldu. “Olay” Zombi ekonomisini, yalnızca AKP hükümetinin değil Kürt siyasi liderliğinin de doğasını gözler önüne sermekle kalmadı, karşı karşıya tutulmaya, Kürt-Türk, Müslüman-laik çalışanları, siyasete ilgisiz gibi duran gençleri bir “Karnaval” ortamında birleştirdi; çok değerli direniş, muhalefet kültürü, işbirliği deneyimleri, en önemlisi de pasif, ben-merkezci bireylerden aktif, eleştirel özneler üretti.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir Ukrayna daha mı? 20 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları