Dilimizin sesi

28 Eylül 2024 Cumartesi

Bazen bir insan ömrü de şiire dahildir. “Şiir gibi yaşadı” deriz, rint, hızlı, mücadelesini kutsal kılarak hayat sürenlerin ardından. Ömrü kutsamak vardır bunda. Ama şiirin asaletine de büyük bir saygı söz konusudur. 

***

Şiiri ölümsüzlüğe taşıyan unsurlardan birinin, şairin okuruna büyük sırrını vermesi olduğuna inanırım. Mesela Turgut Uyar, “Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur” der. İlhan Berk, “Üç kez seni seviyorum diye uyandım”ı ekler, Haydar Ergülen, “Hatırla bizim unutulmuş bir yazımız vardı” dizesini emanet eder bize.

Bir süre sonra ortak sesimize dönüşür her biri. Öyle ki onlar kalbimizin ta içine gömülür, hatta bir parçamız oluverir. Bir hediye paketinin üstüne, bir çiçeğe, bir duvar yazısına dönüşür zamanla. Kendi sözlerimize çoğunlukla da söyleyemediklerimize aracı kılarız şiiri, satır satır belleriz onu.

***

Çok sevdiğim bir filmdir Postacı. Aslında Scarmeta’nın “Ateşli Sabır” adını verdiği bir tiyatro oyunudur. Şilili bir yazar olan Scarmeta, aynı zamanda bu eseri romanlaştırır: “Neruda’nın Postacısı” adıyla. “Ateşli Sabır”, Pablo Neruda’nın “Isla Negra”da, Kara Ada’da yaşadığı günlerin bir kesiti gibidir arka fonunda “Kara Ada Şiirleri”yle bütünleşen. Neruda ile ona mektup taşıyan postacısı Mario, Mario’nun aşık olduğu kadın Beatriz ve Beatriz’in annesi Rosa arasındaki anlatı, şiir, aşk, sürgün gibi kavramların yanında, Allende iktidarı, Neruda’ya Nobel Ödülü’nün verilmesi ve Pinochet darbesi gibi tarihsel olaylara tanık bırakır bizi.

Bir şair ile şiiri sevdasına kullanmak isteyen, saf, temiz ve aşkı için her şeyi yapmaya hazır genç postacı arasında dostluk köprüsü kurulur. Bir süre sonra Postacı Mario, inadı ve hevesiyle şiir düşünmesiyle, siyasal olaylardaki tutumuyla, kitapların arasında kaybolmasıyla aşkın bir hayat kurar. Çünkü “Şiir ihtiyacı olan herkesindir.” Ne sınır tanır ne de dil. Mario bunu öğrenmiştir! 

***

26 Eylül Türkçenin şiirle birleşen sesinin güçlü kılındığı Dil Bayramı’ydı. Mustafa Kemal’in kararlılığıyla Birinci Dil Kurultayı’nın yapıldığı ilk gün olan 26 Eylül için Dil Derneği de Ankara’da bir etkinlik düzenledi. 1982 Anayasası ile birlikte Türk Dil Kurumu’nun özerk olmaktan çıkarılmasından sonra, aklı fikri yüreği Türkçe sevdalısı olan, şiire, şiirin kız kardeşi roman ve öykünün kıymetine inanan pek çok aydın ve yazar Dil Derneği’ni kurdu. Dil araştırmalarını sözlük, yazım kılavuzu gibi büyük çalışmalarla, Çağdaş Türk Dili gibi süreli yayınlarla sürdüren Dil Derneği Türkçemizin her zaman onurlu bir neferi oldu. Çocukluğum Dil Derneği’nin düzenlediği Dil Bayramlarını takip ederek geçti. Bir sözlük yazarı olan annemin yanında zıplaya zıplaya etkinliklere katılır, konuşmaları ezberlerdim. Dil Derneği’nin kurucularından, ilk başkan Şerafettin Turan’ı her dinlediğimde ülkenin geldiği yere, Atatürk’ün mirasının talan edilmesine yanardım. 

***

Bugün Dil Derneği Sevgi Özel önderliğinde yoluna devam ediyor. Bize de Gülten Akın’ın, “Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur” dizesinden yola çıkarak bu mirası omzunda taşıyan, özveriyle yoluna devam edenlere insanın sorumluluğunu sonuna kadar taşıyanlara selam olsun demek düşüyor.

***

Neruda, Kara Ada Şiirleri’ni Kara Ada, Şili’nin Büyük Okyanus kıyıları üstünde, Valparaiso’dan kırk kilometre uzakta, deniz, kum, rüzgâr ve kara kayalardan oluşmuş bir evde yazmıştı. Siyasal kavgalarla dolu, fırtınalı yıllar ardından geçmişini anma, geleceğe de yeri geldiğinde umutlu, çoğunlukla da karamsarlıkla bakma eğilimi içindeydi. O yüzden Neruda dizelerin onca güzelim sesiyle bizden biriydi de. Sait Maden’in çevirisinin bizdeki yankısıydı. Kara Ada Şiirleri yazıldığında yuvası sürgünde bir adaydı. 12 Eylül herkesin üzerinden buldozer gibi geçerken bizi de toza dumana savurdu. Rüzgâr ve kaya parçalarının altında ezildik. Bu yolu temizlemeye çalışan bir avuç aydın hep yara aldı. Dil Derneği bu çabayla özdeş bir üretim merkezine dönüştü. Bu nedenle 26 Eylüller yitirdiklerimizi anarak ama onurlu özverilerine saygı duyarak geçti hep. 

***

Bugün Küçükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği Kitap Günleri’nde saat 18.00’de Zeynep Altıok’la birlikte “Edebiyat, kadın ve Cumhuriyet” konuşacağız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dilimizin sesi 28 Eylül 2024
Kültürel dönüşüm 21 Eylül 2024
‘Bu davet bizim!’ 14 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları