Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Aynılaşmak mı, ayrışmak mı?
Neden
parti kurulur ya da üyesi
olunur? Belli değerler, ilkeler ekseninde insanlarla bir araya
gelmek, mücadele etmek için değil mi? “Parti”
bir parçadır, bölümdür. Diğerlerinden farklı oldukça değerli,
anlamlıdır. Bizde ve dünyada baş gösteren liberallik salgını
(sağcılık hastalığı) aynılaştırma üzerine kurulu. Eğer
“diğerinden
farkın nedir”
diye sorulduğunda yanıt veremeyeceksen, neden ona değil de sana oy
versin seçmen? Yaşadığımız sorunların, açmazların önemli
nedeni dayatılan bu aynılaşmadır. Doğrusu “ayrışma,
farklılaşma”
olmalıdır. Düzene hizmet ettiğin sürece, diğerlerinden farkının
ne olduğunu anlatmak mümkün değildir. Zorunlu bırakılan
kavramlarla, ölçülerle konuşmaya başlarsın. Hal böyle olunca
da iktidar olsan bile değilsindir.
Parti mi, şirket mi?
AKP
tam olarak parti midir, emin değilim.
Daha çok bir lider öncülüğünde toplanmış büyük bir şirket,
çıkar topluluğu gibi durmakta bu yapı. İdeolojik olarak davranan
lider var, doğru. Ancak çevrede yer alan herkes düzenden
beslenerek güçleniyor. Herkes kendine çapı oranında güç,
iktidar devşiriyor. Eğer liderin ayağı es kaza kayarsa, hemen
çevresi boşalacaktır. Kimse başarısızlığa, suça ortak olmak
istemez. Bu yüzden dev yapı sürekli iktidar olmaya mahkûmdur.
Oysa ideolojik partiler küçük olsa da dağılmazlar. Birlikteliğin
anlamı başkadır. AKP gelişmiş, güçlenmiş Anavatan
Partisi’dir. Dağılma süreci de benzeyecektir. Tek farkla, AKP
uzun süre iktidarda kaldı, verdiği hasar çok daha derin ve büyük.
Fatura ödenebilecek mi, meçhul.
Bedelin boyutu
Fatura
deyince, iktisadi hasarı ödemek
belli ölçüde mümkündür kuşkusuz. AKP ülkenin vicdanını yok
etti. Artık kimseler bir diğerini düşünecek halde değil.
Bencil, çıkarcı, alnı secdede tacirler dönemindeyiz. Alın
sembolik olarak secdede elbette. Giyim kuşam, dil, bıyıklar hep
parti devletine uygun. Her yan alışveriş alanı. Herkes ve
değerlerin tümü alınır satılır halde. Salgın cehalet,
acımasız bencillik, vasatlık, lümpenlik bu dönem azgın halde.
Milliyetçi hamaset, sahte kabadayılık çıkar gruplarını bir
arada tutuyor. Tarikat, cemaat üyesi olmak zenginleşmenin aracı
halinde! Korkunç bir düzen! Buradan iktidar devşirmek için
aynılaşmak akıldışı yöntem, beklenti. Bir an önce ayrılaşmak,
kendi rengini koymak gerek.
Rant
Kanal
İstanbul’a
mecburdur AKP. Beslediği yerli, küresel çevrelere rant üretmek
zorundadır. Varlığının en önemli sebebi budur. Giderek büyüyen
iktisadi krizi aşmak için her yolu deneyeceklerdir. Büyük
paralarla ihaleye çıkmak, çevredeki arazileri ani sıçramayla
değerli kılmak bildik taktikleridir. Elbette buna karşı durmak
hem insanlık, hem yurttaşlık görevidir. Ancak düzen içi
söylemde kalmak yetmez. Söz gelişi, biri çıkıp “halkın
olanı, halka iade edeceğiz”
diye neden söylemez? Gayet açık, AKP döneminde peşkeş çekilen
araziler geri alınmalıdır. Bu siyasi iddia olmadan farklılaşmak
söz konusu değildir. Hukuk adı altında verilen kararların hangi
ölçüyle konduğu sorulmayacak mı? Kimin hukuku demek suç mu?
Yabancı düşmanlığı ve hakikat
Bir
yandan ülkede
yabancı düşmanlığı azmış halde, öte taraftan irili ufaklı
tüm işletmeler bu insanları sömürerek, adına çalışma denen
zulmü uyguluyor. Geçen gün küçük bir haber vardı. Suriyeli bir
işçi patronu tarafından öldürülüp, yol kenarına paket gibi
bırakılmıştı. Salt bu olay bile nasıl bir pis düzen içinde
kıvrandığımızı gösteriyor. “Suriyeli
neden bu ülkede,
defol”
diye avazı çıktığınca bağıran kaç kişi durumun farkında?
Bu ölüm
sonuç mudur, neden midir? Sömürü düzeni kimsenin ırkına,
dinine bakmaz. Savaşlar ucuz işgücü sağlamak, ülkeleri kolay
sömürmek için çıkar.
Milliyetçilik, dincilik en kullanışlı kavramlarla kapitalizme hizmet eder. Aslında RTE bir şeycik gizlemiyor. Geçen gün, camdan yazı akmayınca, doğaçlama konuştu ve dedi ki: “Eğer Libya bizden yardım isterse elemanları gönderebiliriz!” Kimdir bu eleman dedikleri? Ülkeyi koruma görevi olan TSK askerleri. Kimseden çıt çıkmadı ya da çıkamadı. Başta apoletliler sustu. Buna itiraz etmeyecek misiniz örneğin? Düzen “bu söylem yerli ve millidir” diyor, bu emre uyarak nasıl fark yaratacaksınız?
Ve Aygün
İbretlik
Sinan
Aygün
olayı da benzer örnektir.
Sağcı Aygün yelpazede bulunduğu yerin hakkını vermiş, kişisel
çıkarlarına uygun davranmıştır. Önce CHP’den vekil oldu,
çünkü Ergenekon sanığıydı, dokunulmazlık kazandı. Sonra
anlaşıldı ki Gökçek
ile iş
görmüş. Şimdi tezgâha çomak sokulunca feveran ediyor.
Şunu söyleyeyim, Aygün’ün hepten haksız olduğunu sanmıyorum. Kim bilir ne tür ilişkiler dönüyor ki adam rahatça konuşuyor. Mansur Bey korkmuyor, belli ki kendinden emin. Ama hadi soralım: “Düzen partileri, belediyeleri tüm harcamaları şeffaf yapmışlardır” diyebilir miyiz? Neden belediye meclislerinde herkes İmar Komisyonu’na girmek ister? AKP rant ile büyüyor, palazlanıyor da, acaba diğer düzen partilerinde durum farklı mı? Burası bataklık, herkes içinde çırpınıyor, kimsenin temiz kalması mümkün değildir. Düzen değiştirme iddianız yoksa ona hizmet edersiniz!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!
- Bakan Tekin'den, İmamoğlu'na 'kreş' yanıtı