Stockholm Sendromu III: Güce Tapınma

02 Temmuz 2011 Cumartesi
\n

Bireysel bir tutum ve davranış biçimi olan Stockholm Sendromusiyasette nasıl açılımlara sahip?

\n

Bunu bilmeden, gerek seçmenin oy davranışı hakkındaki yorumları gerekse Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın son krizdeki restini anlamak olanaklı değil.

\n

Aslında işin özü Güce tapınma diye özetlenebilecek bir kitle davranışı.

\n

İçimizdeki Zalim kitabımda bu konuyu Cumhuriyetin değerli yazarlarından Ali Haydar Nergisin 3 Ekim 2010 tarihli makalesinden aktarmıştım; şimdi bir kez daha makalenin ilgili bölümlerine bakalım.

\n

Nergisin makalesinin girişi şöyle:

\n

İsveçin güney bölgelerinde yaşayan toplumbilimci Gustav Flodberg, iktidara geldikten sonra otoriteye yönelen siyasi yönetimler ve onların seçmen kitlesi üzerine bir araştırma yapıyordu.

\n

Onun kuramına göre, ülkelerindeki sosyal ve ekonomik sorunların üstesinden gelemeyen yönetimlerin bir bölümü, iktidarlarını sürdürebilmek için otoriteye yöneliyor, seçmen kitleleri de onlara destek veriyordu.

\n

İsveçte, 1973 yılında gerçekleşen bir banka soygunu girişiminden sonra ortaya çıkan Stockholm Sendromunu hareket noktası olarak almıştı.

\n

Flodberge göre, özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra kurulan Yeni Dünya Düzeninde, iktidarlar yönetimde karşılaştıkları zorlukları gidermek için otoriter yöntemlere başvurdular

\n

Seçmen kitleleri de onlara oylarıyla destek oldu.

\n

Nergis daha sonra banka soygunu olayını özetliyor ve şöyle devam ediyor:

\n

Psikologlar ve toplumbilimciler, güce tapınmaktankaynaklanan bu durumu Stockholm Sendromu olarak adlandırdılar.

\n

Vardıkları sonuca göre, uzun süre baskı altında yaşayan ve şiddet gören birey, zamanla bu durumu kanıksıyor

\n

Gücükutsuyor ve o gücü uygulayanın tutsağı haline geliyor.

\n

Gustav Flodberg, savını tam da bu noktadan başlatıyordu.

\n

Ona göre, Stockholm Sendromu toplumlarda da görülüyor.

\n

Üstelik bu kuramın belirtilerine Yunan mitolojisindeki tanrılar savaşında da rastlamak mümkün.

\n

Almanyada Hitlerin iktidara gelmesinde güce tapınmanınetkisi var.

\n

Birçok diktatör, bu yüzden halkın desteğini de alarak uzun süre iktidarda kalabildi.

\n

Ancak bu sendrom, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra belirgin olarak ortaya çıktı.

\n

Günümüzde de ülkelerindeki sosyal ve ekonomik sorunları çözemeyen iktidarlar, demokrasi geleneklerini boş vererek kolaylıkla otoriterliğe yöneliyor.

\n

Kurtarıcıarayışındaki kitleler de onların peşinden sürükleniyor.

\n

Baskı altındaki toplumlar, bir süre sonra baskıyı uygulayanın üstünlüğüne inanıyor ve ona bağlanıyor.

\n

Dış dünyadan soyutlanan birey, kendisini çekip çevirecek otoriter liderarıyor.

\n

Stockholm Sendromunun izlerini, günlük yaşamda, dinin ve tarikatların baskısı altındaki toplumlarda, savaş esirlerinde, cinsel tacize ve aile içinde şiddete uğrayanlarda da görmek mümkün.

\n

Katılırsınız, katılmazsınız Gustav Flodberg böyle diyor…”

\n

***

\n

Seçimle gelen iktidarların otoriterliğe yönelmesi

\n

Baskı ve şiddet gören bireyin bunu kanıksaması

\n

Seçmenin güce tapınması

\n

Halkın kurtarıcı araması

\n

***

\n

Anlamak istemeyenler için Flodbergin görüşlerini bir kez daha tekrarlayalım:

\n

Günümüzde de ülkelerindeki sosyal ve ekonomik sorunları çözemeyen iktidarlar, demokrasi geleneklerini boş vererek kolaylıkla otoriterliğe yöneliyor.

\n

Kurtarıcı arayışındaki kitleler de onların peşinden sürükleniyor.

\n

Baskı altındaki toplumlar, bir süre sonra baskıyı uygulayanın üstünlüğüne inanıyor ve ona bağlanıyor.

\n

***

\n

İşin ilginç yanını da vurgulayalım:

\n

CHPyi, Stockholm Sendromu çözümlemesi veya şakası yaptığı için eleştiren politikacılar ve onların dalkavukları, tam bu sendroma uygun bir siyasal liderlik ve medya desteği davranışı içinde görünmektedir!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları