Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sağda Konsolidasyon veMHP'nin Şaşırtıcı Direnci
Aslında kimse dillendirmedi ama, AKP’nin seçimlerdeki hedefi son referandumda “evet”lerin eriştiği yüzde 58’di.
\nÜstelik bu oldukça da gerçekçi bir hedefti.
\nÇünkü AKP, temelleri 1975’te atılan ve Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin kurulmasıyla siyaset sahnesinde yansıyan “sağ oyların konsolidasyonu” projesini sekiz buçuk yıldır başarıyla uyguluyordu.
\nÜstelik bu uygulamada yalnız da değildi:
\nAmerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Arap ve İslam ülkeleri, Amerika’nın desteğiyle artık etkinliği Türkiye’yi aşmış olan Gülen Cemaati, doğrudan yarattığı veya denetim altına aldığı medya da “sağ oyların Ilımlı İslam ekseninde konsolide edilmesi projesine” destek veriyordu.
\n***
\nBu proje aslında yukarda da belirttiğim gibi “gerçekçi” bir projeydi:
\nİlk temelleri 1975 yılında, Ecevit’in iktidarı bırakıp gitmesi üzerine ortaya çıkan iktidar boşluğu sırasında, büyük uğraşlarla, Ortadoğu gazetesi öncülüğünde orta sağ, milliyetçi sağ ve dinci sağ arasında başlayan ve liderler düzeyinde bir uzlaşmayla sonuçlanan müzakerelerle kurulan “Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti” ile atılmıştı.
\nToplamı yüzde 60 ile yüzde 70 arasında değişen sağ oyların bu konsolidasyonu (birleştirilmesi, bütünleştirilmesi) projesi, orta sağın lideri Süleyman Demirel’i başbakanlığa, Türkeş ile Erbakan’ı da başbakan yardımcılıklarına getirdi.
\nDaha sonra aynı konsolidasyon projesi İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti ile devam etti.
\nBu proje, o günün iç ve dış koşulları altında ülkeyi içine düştüğü ekonomik, siyasal ve toplumsal bunalımdan kurtaramadı, tam tersine sol ve sağ arasındaki terörü tüm ülkede yaygınlaştırdı.
\nBu başarısızlık Ecevit’in 1977’deki yüzde 42 zaferi ile sonuçlandı ama seçimlerden çok sonra kurulabilen Ecevit iktidarı da sorunları çözemedi…
\nVe demokrasi, Demirel’in azınlık hükümeti zamanında 1980 askeri darbesi ile çöktü.
\n***
\n1980 askeri darbesi, her ne kadar bütün politikacıları ve bu arada özellikle de dinci ve milliyetçi sağı cezalandırdıysa da, izlediği din eksenli “bütünleştirici” politika, sağ oyların din ekseninde yeniden konsolidasyonuna zemin hazırladı.
\nBu arada dış konjonktür de değişiyor, Soğuk Savaş sona eriyordu.
\nAskeri yönetimle birlikte gelen ve ardından tek başına iktidar olan Özal, sağ oyların konsolidasyonuna “küresel” bir boyut kattı; hem Avrupa Birliği’ni hem de Amerika’yı bu projenin arkasına aldı.
\n1980 darbesinin gölgesinde ve ipoteğinde geçen siyaset yıllarından sonra, normalleşme döneminde, Özal’ın ölmesi ve Demirel’in Çankaya’ya çıkması ile lidersiz kalan orta sağ, Çiller ve Yılmaz arasında bölündü; hem beceriksizliklerden, hem de yolsuzluklardan dolayı çöktü.
\n28 Şubat 1997 müdahalesi ile dinci sağın anti-Amerikan ve antiemperyalist kimliğiyle iktidar olamayacağı anlaşılınca, Erdoğan ve arkadaşları AKP’yi kurdular ve iktidara geldiler.
\nEskiden orta sağın şemsiyesi altına sığınmış olan dinci sağ, artık orta sağı kendi şemsiyesi altına almıştı.
\n***
\n2002 yılından itibaren AKP, sağın konsolidasyonu projesini yeniden uygulamaya koydu.
\nBir yandan orta sağın politikacıları transfer edildi, öte yandan bürokrasi, Milli Eğitim, medya, sivil toplum kuruluşları ve nihayet tüm devlet ele geçirildi.
\nBu konsolidasyona karşı çıkan, orta sağın liberal ve demokrat kişileri, medya mensupları, acımasızca pasifize edildi, boyun eğmeyenler hapse atıldı.
\nSadece ABD, AB, Arap ve İslam ülkeleri ve Gülen Cemaati değil, uluslararası konjonktür de, (Çin’in üretimi, doların ucuzlaması) bu projeye destek oluşturdu.
\nHedef, sınırı yüzde 70’lerde görülen sağ oyların konsolidasyonu ve bu yolla AKP’nin mutlak egemenliğiydi.
\nNitekim 2010 referandumu ile bu sınır yüzde 58’e kadar da taşınabildi.
\n2011 seçimlerindeki hedef, bu sınırın en azından aynı noktada oluşturulması, olanaklı ise daha yukarı taşınmasıydı.
\nMHP’yi “baraja takma” planı bu hedefin gerçekleşmesi için çok önemli bir adımdı.
\nCHP ve Kürtler böyle bir konsolidasyon projesinin önünde henüz engel oluşturabilecek bir potansiyele sahip görülmedikleri için çok da önemli değildi.
\nİşte MHP’nin “şaşırtıcı direnci” tam bu noktada ortaya çıktı.
\nCinsel içerikli kaset skandallarıyla tüm üst yönetim kadrosunu bir anda yitiren, Erdoğan’ın “aşırı milliyetçi” kampanya söylemleriyle siyasal kozları elinden alınan MHP, sadece barajı aşmakla kalmadı, 2007’deki gücünü de korudu.
\nBu sonucun dört nedeni var gibi görünüyor:
\n1) MHP, örgütlenme modeli açısından “sağın konsolidasyonu” projesine siyasal olarak daha dirençli bir yapıya sahip.
\n2) Kürt milliyetçiliğinin yükselmesi, Türk milliyetçiliğinin konumunu ve saflarını güçlendirdi.
\n3) Bahçeli, kaset krizini ve seçim kampanyasını başarılı yönetti.
\n4) MHP’ye tuzak kurulduğunu düşünen ve sağın AKP iktidarında konsolidasyonunun getirdiği otoriter ve hatta totaliter eğilimlerden korkan bilinçli seçmen MHP’ye destek verdi.
\nDalkavuklar ne derse desin, MHP, gösterdiği şaşırtıcı dirençle ve aldığı sonuçla bu seçimin önemli galiplerinden biridir.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
- Eğitimde sorunlar çığ gibi büyüyor! Öğrenciler aç, okull
En Çok Okunan Haberler
- 6 yaşındaki Şirin'i katleden şahsın ifadesi ortaya çıktı
- Ünlü oyuncu gözaltında: Marketten 'zeytinyağı' çaldı
- Erdoğan'a ve Yerlikaya'ya çok sert yanıt!
- Oy oranını en çok artıran parti hangisi?
- Tutuklanan baba cezaevinde ölü bulundu
- Erdoğan'dan Özel ve İmamoğlu'na tazminat davası
- 'Fethullah Gülen hayatta olsaydı...'
- 'Sanki mağdur olan Esenyurt değilmiş gibi...'
- Mitinge neden katılmadığını açıkladı
- Tek kalemde milyarlık vergi borçları silinenler nerede?