Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Polislik Ulvi Bir Meslektir

15 Aralık 2011 Perşembe
\n\n\n

Bu başlığı ve bundan sonra yazacaklarımı fazla idealist, çok romantik ve hatta çocukça, aşırı nahif bulabilirsiniz

\n

Ama ben bütün yaşamım boyunca polisliğin ulvi bir meslek olduğuna inandım ve bu inancımı hâlâ devam ettiriyorum

\n

Aynen askerliğin de ulvi bir meslek olduğuna inandığım gibi!

\n

Çünkü polisler ve askerler kendi canları pahasına, yaşadıkları ülkedeki insanların canlarını, mallarını, özgürlüklerini, kişilik haysiyetlerini korur ve güvenliklerini sağlar.

\n

Günlük yaşamımızı güven içinde sürdürebiliyorsak, canımızı, malımızı, özgürlüğümüzü, sevdiklerimizi güvence altında görebiliyorsak, haysiyetimizi koruyabiliyor, gelecek için planlar yapabiliyor, yaşam sevincini duyumsayabiliyorsak, bunu ülkemizin askerlerine ve polislerine borçluyuz:

\n

Çünkü onlar bizim haklarımız ve bu yaşamı sürdürebilmemiz için canlarını tehlikeye atan insanlardır!

\n

***

\n

Benim tabiatımda, yetiştiriliş tarzımda şiddet yoktur

\n

Tam tersine şiddete karşı olumsuz bir tavır vardır

\n

Sadece maddi şiddete değil, manevi şiddeti de içeren her türlü baskıya karşı!

\n

Bu nedenle hiçbir zaman asker ya da polis olmayı düşünmedim

\n

Ama bu mesleklerin mensuplarına karşı hep bir saygı ve minnet besledim

\n

Çünkü onların, benim varlığımın, kişiliğimin, özgürlüğümün, haysiyetimin, malımın, mülkümün güvencelerini sağlayan fedakâr insanlar olduğunu düşünüyorum!

\n

***

\n

Elbette devlet adına meşru güç ve şiddet kullanma yetkisine sahip olan iç ve dış güvenlik güçlerinin arkasında yasalar ve adalet mekanizması yatar.

\n

Bu nedenle savcıların, yargıçların ve avukatların da bu ulvi görev yapan insanlarla bir bütün oluşturduğunu, adalet mekanizmasınınsadece genel olarak ülkenin düzeni açısından değil, tek tek her birimizin özel yaşamları bakımından da bir güvence olduğunu düşünüyorum.

\n

Adalet mekanizmasınınarkasında ise hiç kuşkusuz bir devlet anlayışıvardır:

\n

Türkiyede savunduğumuz, gerçekleştirmeye ve işletmeye çalıştığımız devlet anlayışı demokratikyani halkın hizmetinde olan, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini koruyan ve seçmenler tarafından denetlenen bir devlet anlayışıdır.

\n

Böylece en üstte demokratik devletanlayışı, onun altında tarafsız ve bağımsız, evrensel kurallara göre işleyen bir adalet mekanizmasıve en altta da askerler ve polislerden oluşan bir piramide dayalı olarak yaşıyoruz.

\n

Bu piramidi Meclis, Mahkeme, Kışla ve Karakol olarak simgesel bir yapıya da dönüştürebiliriz!

\n

Zaten bu nedenle Mecliste, Mahkemede, Kışlada ve Karakolda olup bitenler sadece devlet düzenini değil, hepimizi tek tek, bireysel olarak da ilgilendiren, etkileyen olaylardır.

\n

***

\n

Bu duygu ve düşüncelerle baktığımda, İzmir Karabağlar Karakolunda bir kadının iki polis tarafından dövülmesini, olayın kadın konsomatristti diyerek meşrulaştırmaya çalışılmasını, dayak yiyen kadının suçlu duruma düşürülmesini, polisler tarafından Kafasını yere vurdu, sakinleştirdik denilmesini, bu olay meydana gelirken başka polislerin seyretmesini, dayak yiyen kadına sağlam raporu verilmesini, dava sürecinde müzikhol sahibi ile öteki tanıkların ifade değiştirmelerini, son derece vahim ve sadece demokratik devlet düzenine karşı değil, her bir vatandaşa yönelmiş somut bir tehdit olarak algılıyorum

\n

Bu olayı, ulvi bir mesleğe sürülmüş bir leke, polisiyle, doktoruyla, savcısıyla, demokratik rejimden bir sapma ve elbette öncelikle kadına karşı olmakla birlikte hepimize karşı işlenmiş bir insanlık suçu olarak görüyorum.

\n

Ve sormadan edemiyorum:

\n

Bu kadar çok insan bu suçu işleme cesaretini kimden alıyor?

\n

Olay aylarca kamuoyundan nasıl gizlenmiştir?

\n

Bunların amirleri, bu gibi olayları önlemek için kurumsal denetim mekanizmaları yok mudur?

\n

Yöneticilerin, politikacıların bu işte sorumlulukları nedir?

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları