Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Lozan’ın anlamı

12 Aralık 2017 Salı

AKP iktidarının, Sarraf Mahkemesi ve Man Adası tartışmalarını geriye itmek için başlattığı tartışmanın konusu olan Lozan Antlaşması’yla yeni bir devlet kurulmuştu:
Birinci Dünya Savaşı’nda mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu yerine, İstiklal Savaşı’nı kazanan Türkiye Cumhuriyeti.
Lozan bir zafer antlaşmasıdır!

***

1920’li yıllarda Anadolu’nun nüfusu 11-12 milyon kadardı; yani bugünkü İstanbul’un nüfusundan daha az.
Bu nüfusun yüzde onu okuma yazma biliyordu, yaklaşık bir milyon kişi; onların da yarısı ancak adını yazabiliyordu.
Hemen herkes hastaydı: Trahom, verem ve sıtma.
Tüm nüfus, uzun süren savaşların sonunda zaten yorgun, bezgin, aç ve hastaydı.
İşte bir Din/Tarım Toplumu’nu 15 yıl içinde bir Kentsel/Endüstriyel Toplum olma eşiğine getiren, yirminci yüzyılın en çarpıcı siyasal ve kültürel atılımı, böyle bir nüfusla gerçekleştirilmiştir!

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları büyük devletler tarafından cetvelle harita üzerinde çizilmedi:
Yüz binlerin kan ve gözyaşı ile yoğrulmuş savaşlar sonunda belirlendi.

1) Sadece İstanbul’u, Trakya’yı ve Anadolu’yu işgal eden galip devletlerin silahlı kuvvetlerine, İngiliz, Fransız, İtalyan ordularına karşı değil...
2) Batı’dan saldıran taze Yunanistan ordularına karşı...
3) Doğu’dan gelen taze Ermenistan ordularına karşı...
4) İçteki Halife taraftarlarının isyanlarına karşı...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, “ölümüne verilen” bir mücadele ile çizildi bu sınırlar.

***

Çok kişinin aşırı milliyetçi, şovenist duygularını gıcıklayan bu saldırılar, yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni ırkçı, faşist bir diktatörlüğe yöneltmedi:
Tam tersine, yeni Cumhuriyet, ırk, din, dil, mezhep farkı gözetmeksiniz “bu sınırları çizen, bu devleti kuran halka Türk halkı denir” anlayışıyla, siyasal bilince ve bireysel tercihe dayalı bir vatandaşlık kavramı üzerinde yükselen “Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” olmayı hedefledi.

***

Lozan, Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalananlar arasında devam eden tek barış antlaşmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, Birinci Dünya Savaşı’ndan bugüne kadar varlığını, gelişerek sürdürmüştür.

Bu Cumhuriyet’in hedeflediği Demokrasi ve İnsan Haklarının, bütün farklılık ve çatışmaların panzehiri olduğunu unutmayalım.
Farklılıklarımızı koruyarak bir arada yaşamanın, gelişmenin nimetlerinden, bu toprakların güzelliklerinden eşit ve adil bir biçimde yararlanmanın yollarını arayalım. Siyaseti, gerilim, kavga, kin ve intikam üzerine kurmayalım.
Birbirimize, haksız ve adaletsiz bir biçimde, ayrımcı bir vicdanla bakmayalım.
İnsanları haksız, hukuksuz ve adaletsiz muamelelere tabi tutmayalım; vicdanlarımızda ve özellikle de adalet mekanizmasında yargısız infazlar yapmayalım...
Cumhuriyetimizi, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olarak geliştirmeye çalışalım:
DİREN İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump hoş mu geldi? 7 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları