Elçin Poyrazlar

Mutsuzluk fabrikatörü

28 Kasım 2020 Cumartesi

Adam yemek vagonunda yan masada oturan çifti izliyor. Kadın ekşi bir suratla garsondan bardağı değiştirmesini istiyor. Kocasına eğilip ‘Ne kaba adam, özür bile demedi’ diyor garson giderken. Parmağının ucuyla masa örtüsünü çekip, ‘Bu da ne pismiş’ diye ekliyor. Yemekleri geldiğinde çatalının ucuyla bir iki oynayıp, ‘Ben bunu yiyemem’ diyor arkasına yaslanarak. ‘Bana başka yemek söyle!’ 

Kadın şikayetlerine kısa bir ara verince diğer yolcuyla bir sohbet başlıyor. Onları izleyen adam ne iş yaptıklarını soruyor. 

Kadının kocası ‘Eşim fabrikatördür’ diyor, ‘Mutsuzluk üretir’. 

Bir dostumun anlattığı yıllar öncesine ait bu anektod daimi memnuniyetsizler için yazılmış bir fıkra gibi. 

Hayatında yoksulluk, hastalık, felaket, ölüm gibi büyük dertleri olmayan ama ufak şeylerden derin mutsuzluklar üreten insanlar konumuz. 

Memnun olmayı adeta bir başarısızlık gibi gören, oturduğu koltuğa, yürüdüğü sokağa, gezdiği mağazaya, havaya, eşine, dostuna kusur bulanlar, her ‘kötü şeyin’ onu bulduğu savunanlar…

Yaşadığı anı sürekli kaçıranlar. ‘Eskiden ne güzeldi’ diyerek gerçek mutluluğun geçmişte kaldığını sananlar, geleceğe korku ve kaygı gözlüğünden bakanlar…Şimdiyi asla beğenmeyenler, yarına burun kıvıranlar…Hayatı kendine ve çevresine zehir edenler…

Herkesin mutlaka buna benzer bir tanıdığı, yakını olmuştur. Bizde bazen öfke bazen de çekinme duygusu uyandırırlar. Dünyayı beğenmeyen sizi de beğenmez çünkü. Beğense de söylemez. İnsanların onun etrafında pervane olup, memnun etmesini bekler, hatta bunu talep ederler. 

Onlara göre mutsuzluk dış kaynaklıdır. Suç giydiği pabuçtadır, garsonun kaba tavrındadır, eşinin yanlış bir sözündedir, iş arkadaşının asabiyetindedir, çocuğunun şımarıklığındadır. 

Oysa onları başkasının mutlu etmesi imkansızdır. Bir süre oyalayıp, o andaki saplantılarını unutturabilirsiniz ama o karanlık mizaç kısa süre sonra yeniden fırlar yerinden. 

Çünkü müşkülpesentliğin altına saklanmış mutsuzluk oyuncularıdır onlar. Bu oyunla beslerler ruhlarını. Ufacık dertler büyük trajedilere dönüşür. ‘Bu bana nasıl yapılır’ dillerinden düşmez. 

O saplantının parçası olup ‘derdi’ iyice şişirmemeniz ihanet gibi gelir onlara. Dünya onların etrafında dönmelidir ve sizin de o döngüyü ittirmeniz gerekir. 

Milyonlarca insanın açlık, hastalık, yoksulluk, adaletsizlik ve ölümle boğuşuyor olması onları etkilemez. 

Saadetin bilinçli bir karar olduğunu ve kendi başına yaratmak gerektiğini kabul etmezler. Başkaları onları mutlu etmek için çalışmalıdır. Eğer çalışmıyorlarsa herkesin mutsuz olması için hücum hamleleri hazırdır. 

Mutsuzluk üreterek mutsuz olmanın kolaycılığına, tembelliğine bırakırlar kendilerini. 

Mutluluğun anlık sefasını yaşamak için küçük şeyleri sevmeyi bilmek gerektiğini reddederler. 

Anda olmaktır mutluluk, masaya konmuş güzel bir yemek, deniz kokusunu içine çekmek, bir kedinin sıcak gıdısı, evladının küçücük eli, dostlarınla kahkaha atmak, koyu bir ormanda yürümek ve sarılmaktır… 

Her şey ve herkes hızla uzaklaşırken, kavuşabilmektir mutluluk.

Hayatınızdaki mutsuzluk fabrikatörleri talebi aşan üretim yapıyorsa eğer…

Fabrikayı mutluluk greviyle kapatın. Çünkü iyi şeyler bulaşıcıdır…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları