Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Düşünme becerisi
Çocukluğumda bazı babaların oğullarıyla şöyle övündüklerini duyardım: “Benim oğlan çok zeki, sınıfta öğretmeni bir dinler, bir daha kitabı okuması gerekmez.” Çocuk babasının böyle dediğini duyduğunda kanımca şöyle bir şablon geliştiriyordu zihninde: “Ben çok zekiyim, bir dinlediğimi bir daha unutmam, kitap okumam gerekmez. Aptalların habire kitap okuması gerekir.” Burada baba çocuğuna kötülük etmektedir, ona okumanın gereksiz bir şey olduğu mesajını vermektedir. Ayrıca böyle söyleyen baba zekâyı yalnızca ezberleme becerisi zannetmektedir. Oysa çocuğun ezber kadar yaratıcı düşünmeye, sorgulamaya, düşünme (muhakeme) becerisine, öğrenmeyi öğrenmeye de ihtiyacı vardır.
Yukarıdaki düşünme şekli geçmişte kalmamıştır, günümüzde de vardır ve galiba eğitim sistemimiz ezberleme üzerine kurulmuştur. Anaokulunda çocuğa anlamadığı bir şeyleri ezberletmeye çalışan sistem, bu tavrını gerek ilkokulda gerekse daha sonrasında da sürdürmektedir. Ezberleme zihinsel etkinliğin sadece birinci basamağıdır. Bu basamağı, kavrama, uygulama, analiz etme, sentez etme ve değerlendirme basamakları izlemelidir. Bu yazıda düşünme becerisinin önemini ele almak istiyorum.
DÜŞÜNME BECERİSİ EKSİKLİĞİ
İşittiğini anlamama, okuduğunu anlamama, eldeki verileri kullanarak sağlıklı akıl yürütememe düşünme becerisi eksikliğidir ve galiba çok yaygındır. Eğer bir teşbihte bulunursak düşünme becerisi eksikliği, satrançta iki hamle ötesini görememek demektir.
İnternette izlediğim kadarıyla bir gence mikrofon uzatıp “İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyunun adı nedir?” diye soruyorlar o da “175 santimdir” diye cevap veriyor. Gençler bu aceleci tavrı üniversiteye giriş sınavında verilen bir paragraflık metni okurken de sergiliyorlar.
Düşünememe tavrı çok yaygın. Elimde ceketimle bir kurumdaki dedektöre yaklaştım, sivil güvenlik elemanı “Ceketinizi x-ray’e koymanız gerek, elinizde geçemezsiniz” dedi. Önümdeki kişinin ceketle geçtiği söyledim, “Ama o sırtına giymişti” dedi. Eldeki ceketle sırttaki ceketin farksız olduğunu düşünememek bir zihinsel işlem eksikliğidir.
İki kişi lokantaya gitmiştik, arkadaşım bir porsiyon Adana kebap istedi, ben yarım porsiyon. 40 yaşındaki şef garson “Bizde yarım Adana yok” dedi. Bir buçuk porsiyon olup olmadığını sordum, olduğunu söyledi. “Peki o zaman bir buçuk Adana yaptırın, üçte ikisini arkadaşıma verin, ben de kalanını yerim, böylece yarım porsiyon yemiş olurum” dedim. Şef “İyi de efendim bizde yarım porsiyon yok” dedi. “Şefim arkadaşıma bir buçuk porsiyon getirin, bana da boş bir tabak getirin” dedim. Arkadaşım ne yapmak istediğimi anladı, “Ben bir buçuk yemem” diye itiraz etmedi. Garson bey ise boş tabak getirmesini istediğim için “Peki efendim siz yemeyecek misiniz?” diye sordu. İnsanımızın bu anlamamazlığına fevkalade canım sıkılmıştı, iştahım kaçtı “Arkadaşıma bir porsiyon getir, ben yemeyeceğim” dedim. Biraz sonra arkadaşıma bir porsiyon, bana da yarım porsiyon getirdi. “Bakın şef yarım oluyormuş demek ki” dedim, “Mutfakta olur dediler” dedi. Bence bir buçuk porsiyondan bir tam bir de yarım çıkarma işine şefin aklı yatmamıştı ama mutfaktakiler onu ikna etmişlerdi.
Bu olay üzücüdür, bu şefe benzeyen kaç kişi vardır ülkemde? Bu kişiler aileleriyle ilgili, seçimlerde ülkeleriyle ilgili önemli kararlar vermektedirler. Sayın Cindoruk’un TV’de anlattığına göre siyasi muhalifleri köylülere gidip “İsmet Paşa asker kaçağıdır, askerlik yapmamıştır” diyorlarmış, onlar da inanıyorlarmış. Düşünme becerisine topluca hepimizin ihtiyacı vardır.
PISA ACISI
Bir pizza acılı olabilir, fakat PISA sınavlarının sonuçları bizim için acılı pizzadan daha acıdır. PISA sınavları dünya çapında bir sınav olup 15 yaşındaki gençlerin düşünme becerilerini -bilgilerini değil düşünme becerilerini- ölçmektedir. Ülkemiz bu sınavlara 19 yıldır katılmaktadır, en son sınavda 34. olduk. Bu sonuçtan daha kötüsü şudur:
Eğitimde ileri ülkelerde anaokuluna iki yıl devam eden ülkelerin çocukları bir yıl devam edenlere oranla PISA’da daha yüksek puan almaktadırlar. Beklendik bir sonuç. Demek ki bu ülkelerde anaokulunda kazanılan düşünme becerisi 15 yaşında kendini gösteriyormuş. Bizde ise durum tam tersi: Anaokuluna bir yıl devam eden çocuklar iki yıl devam edenlere oranla PISA’dan daha yüksek puan alıyorlarmış. Anlaşılan anaokuluna iki yıl devam etmek 15 yaşındaki düşünme becerisini geriletiyormuş. Çünkü eğitim sistemimiz anaokulundan başlayarak ezberleme üzerine kuruludur. Sadece bu istatistiksel sonuç bile düşünme becerisinin önemini vurgulamaktadır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
En Çok Okunan Haberler
-
Kayda Geçsin ekibinin yeni adresi belli oldu
-
Bakanlık, ünlü bal markasını ifşa etti
-
Gece kulubünde büyük facia
-
Mezunlardan dikkat çeken 'diploma' açıklaması
-
Tadilat için gelen usta cinayete kurban gitti!
-
Devlet Bahçeli neden fotoğraf vermiyor?
-
CHP birinci, o parti MHP'yi yakaladı!
-
Çocuk koruma altında, anneye soruşturma!
-
TGS çalışanı -25 derecede unutuldu!
-
Bahçeli'den 'kurucu önder' açıklaması