Bilgisayar ekranıma düşen videoda, Suriye’de Heyet Tahrir Şam’a bağlı cihatçı bir terörist, omzunda asılı bir tüfekle bağırıyor: “Bismillahirrahmanirrahim. Muhammedün resulullah!” Ardından sol tarafında yığılmış, az önce katlettiği kanlar içindeki Alevi bir aileyi göstererek haykırmaya başlıyor.

Arapça bilenler ne dediğini çevirmiş: “Mücahidimize saldıran herkesin sonu budur. Size barış sözü verdik, domuz ve maymunun çocukları!” Terörist, Alevi bir ailenin evine girip tüm üyelerini öldürmüş ve cesetlerin önünde hakaretler yağdırarak video çekmiş.

“Barış” kelimesinin farklı zihinlerde nasıl farklı anlamlar yüklenerek sömürüldüğünü daha önce yazmıştım. Terörist de barış getireceğini iddia ediyor, emperyalist de. Bugünlerde ise cihatçılar, kendilerine göre “barış” getirmek için sivil Alevileri katlediyor; bununla da kalmıyor evlerini yakıp mallarını yağmalıyor, sahil kentlerinde ormanları ateşe veriyor, yangınları söndürmek isteyenlere ateş açıyor.

ANLAŞMAYA SIKIŞTIRILAN 6. MADDE

Dünyanın ayağa kalkması gerekirken bu dehşet verici katliamı dünya gündeminde geri plana itmek için zamanlama ayarı yapılarak bir yol bulundu. Suriye’de kendini geçiş hükümetinin devlet başkanı seçtiren cihatçı Colani ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adına Mazlum Abdi, bir yanda Alevi katliamı sürerken diğer yanda Kürt özerk idaresinin merkezi hükümete entegrasyonunu öngören anlaşmayı imzaladılar. Tüm dünyanın dikkati ve bütün tartışmalar anlaşmaya odaklansa da tarih, Suriye’deki Alevi katliamı sırasında Kürtlerin cihatçılarla el sıkıştığını kaydetti, insanlığını yitirmemiş olanlar vahşete nefretle karşı çıktı.

Ne ilginçtir ki ABD Merkez Kuvvetleri Komutanlığı (CENTCOM), Komutan Orgeneral Michael Erik Kurilla da anlaşmanın imzalanmasından günler önce Suriye’yi ziyaret ederek SDG liderleriyle buluştuğunu açıkladı.

Anlaşma metninde Suriye’deki tüm etnik ve dini azınlıkların haklarının güvence altına alındığı yazıyor ama dikkat çekici bir maddenin araya sıkıştırıldığını belirtmek gerek.

Altıncı maddede, “Suriye devletinin, Esad rejiminin kalıntılarına karşı mücadelesine destek verilecek” cümlesi yer alıyor. Burada kullanılan “Esad rejiminin kalıntıları” ifadesiyle Alevilerin kastedildiğine ilişkin yoğun kuşkular var. Çünkü Batı medyasında ve bizdeki emperyalizm güdümlü yandaş medyada, HTŞ’nin Alevi katliamı hakkındaki haberlerde, “Esad kalıntılarına operasyon yapıldığı” yazıyor!

EMPERYALİZM HİÇBİR ZAMAN DEMOKRASİ İHRAÇ ETMEDİ!

Böyle bir ortamda DEM Parti sözcüleri, aynı AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi 10 Mart’ta Colani ile Mazlum Abdi arasında imzalanan mutabakatın Suriye’nin demokratik ve çoğulcu geleceği için büyük bir adım olduğunu söyledi. Sonra da aynı partiden Suriye’deki Alevi katliamını kınayan açıklamalar yapıldı.

Bütün bu toz duman arasında Colani ya da kravatlı adıyla Ahmed eş Şara tarafından imzalanan anayasa bildirgesi açıklandı. Buna göre Suriye şeriatla yönetilecek, İslam hukuku yani şeriat yasa koymanın birincil kaynağı olacak, devlet başkanının dini İslam olacak.

ABD ve İsrail operasyonuyla parçalanan Suriye’de iktidarı cihatçı teröristlerin ele geçirmesinden sonra şeriatın anayasaya girmesi şaşırtıcı olmadı ne yazık ki ama bölgeye demokrasi geldiğini ve yakında da barış sağlanacağını sananlara gerçekleri hatırlatmak gerek: İnsanlık daha önce emperyalizm destekli siyasal İslamcılar ve cihatçılar eliyle barış sağlandığına ya da demokratik bir ülke kurulduğuna hiç tanık olmadı!