Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yanılgılara Düşmemek
Bugün o uğursuz günün, 12 Eylül’ün 31. yıldönümü. O gün Türk Silahlı Kuvvetleri hiyerarşisi tarafından gerçekleştirilen faşist darbe ve onu izleyen dönemde Türkiye’ye, toplumuna ve insanlarına yaşatılan felaketler üzerine o kadar çok yazılıp çizildi ki bu köşede bir kez daha yinelenmesine gerek yok artık.
\nBence artık 12 Eylül’ün kendisinden çok bu darbenin bireylerin kafalarında yol açtığı yanılgılar ve bu yanılgıların sonuçları üzerinde durmak daha gerekli.
\n***
\nSanırım önce nesnel bir gerçeğin altının çizilmesi gerekiyor: Yeryüzünde gerçekleştirilmiş tüm askeri darbeler gibi 12 Eylül de toplumda var olan sınıflar arasındaki çelişkilerin/çatışmaların dışında/üzerinde düşünülemez. Türkiye, içinde yer yer feodal üretim kalıntıları barındırmakla birlikte kapitalist bir ülkedir. Dolayısıyla devletin tüm kurumları da kapitalizmin çıkarları doğrultusunda yapılandırılmıştır. Hukuktan eğitime, sağlıktan çevreye kadar hiçbir kurumsal alan kapitalizmin çıkarlarına ters olarak ortaya çıkamaz. Bu durum Türk Silahlı Kuvvetleri için de geçerlidir.
\nTürkiye kapitalizmi devlet eliyle, “tüp bebek” yöntemiyle yaratılmıştır. Devletçilikten kapitalizme geçiş sürecinde olabildiğince barbar, ilkel bir sınıf olarak ortaya çıkmıştır. Batı’dakinin tersine bu sınıf burjuva ahlakından da, burjuva kültüründen de yoksundur, bu nedenle de şiddete sıcak bakan bir doğadadır. 12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de faşist darbelerin en büyük destekçisi bu sınıf olmuştur.
\n1950’lerden itibaren palazlanması ölçüsünde devletin sivil ve asker bürokrasisi bu sınıfın egemenliğine girmiştir. Genç subaylar tarafından gerçekleştirilen “hiyerarşi dışı” 27 Mayıs darbesi getirdiği görece özgürlükçü, demokratik, reformcu 1961 Anayasası ile kapitalizm karşıtı güçlerin önünü açmış, başlayan güçler arası çatışma ortamında Türkiye kapitalizmi kitlelerin gözünde çıplaklaşmıştır.
\n12 Mart darbesi, çıplaklaşarak somutluk kazanan kapitalizme karşı yükselmeye başlayan sınıflar arası çatışmaya “Dur!” diyen faşist bir müdahaledir. Ne var ki çatışma durmamış, dokuz yıl sonra ikinci bir müdahaleye, 12 Eylül’e gereksinim duyulmuştur. Her iki darbe de Amerika Birleşik Devletleri’nin icazeti ile gerçekleştirilmiştir. Bu da doğaldır, çünkü 1950-1980 dönemi Türkiye kapitalizminin ABD’nin başını çektiği küresel emperyalizminin vesayeti altına girdiği dönemdir.
\n12 Eylül’ün getirdiği, halkın yüzde 92’sinin onayladığı 1982 Anayasası ile birlikte işbirlikçi Türkiye kapitalizmi üzerindeki ABD vesayeti perçinlenmiş, karşıt güçlerin savaşım olanak ve yolları getirilen faşist yasalarla tıkanmıştır. “Sol” güçten düşürülmüş, etkisizleştirilmiştir. Türkiye, 12 Eylül’ün hazırladığı ortamda 1980’lerle birlikte küresel ölçekte esmeye başlayan “neo-liberal” rüzgârdan en fazla etkilenen ülkelerden biri olmuştur.
\nBu sürecin simgesi Turgut Özal’dır. Özal’ın “liberal” söylemleri ve ekonomi alanında attığı köktenci adımlar sol kesimden birçok okuryazarın emekten koparak sermayeye yönelmesine yol açmıştır.
\n1980’li yılların sonunda başta Sovyetler Birliği olmak üzere Doğu Avrupa’daki “reel sosyalist” rejimlerin çökmesi, bu ideolojik-siyasal yapılanmadan beslenen “sol”un tükenmesiyle sonuçlanmıştır. Ortaya çıkan bu elverişli ortamda Türk Ceza Yasası’ndan 141., 142. ve 163. maddeler kaldırılmış, yok düzeyine inen “sol”a icazet çıkarken, siyasal İslamın önü ardına kadar açılmıştır.
\n2002’de başa gelen AKP markalı siyasal İslamın iktidarı sürmektedir. Bu iktidarın kapitalizmle bir sorunu yoktur, tam tersine kapitalizmi keskinleştirerek, pekiştirme yolunda önemli adımlar atmıştır, atmaktadır.
\n***
\nÖzet olarak: Türkiye’de devlet de, iktidar da, Türk Silahlı Kuvvetleri de kapitalizm zemininde yükselen yapılardır. Özleri itibarıyla aralarında uzlaşmaz çelişkiler yoktur. OYAK Holding işletmecisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin küresel emperyalizmin payandası kapitalist bir iktidarla arasında ne çelişki olabilir ki? Evet, “laiklik”. Fakat laiklik de sonuçta feodal üretim ilişkilerinin kapalı pazarını sermayenin özgür dolaşımına açmak yolunda geliştirdiği bir kuram değil midir?
\n12 Eylül’ü ve sonuçlarını anlamak sanırım çok boyutlu bir bakış gerektiriyor. Yanılmamak, yanılgılara düşmemek için...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Ölüm nedeni belli oldu
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!