Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yanılgılara Düşmemek

12 Eylül 2011 Pazartesi
\n

Bugün o uğursuz günün, 12 Eylülün 31. yıldönümü. O gün Türk Silahlı Kuvvetleri hiyerarşisi tarafından gerçekleştirilen faşist darbe ve onu izleyen dönemde Türkiyeye, toplumuna ve insanlarına yaşatılan felaketler üzerine o kadar çok yazılıp çizildi ki bu köşede bir kez daha yinelenmesine gerek yok artık.

\n

Bence artık 12 Eylülün kendisinden çok bu darbenin bireylerin kafalarında yol açtığı yanılgılar ve bu yanılgıların sonuçları üzerinde durmak daha gerekli.

\n

***

\n

Sanırım önce nesnel bir gerçeğin altının çizilmesi gerekiyor: Yeryüzünde gerçekleştirilmiş tüm askeri darbeler gibi 12 Eylül de toplumda var olan sınıflar arasındaki çelişkilerin/çatışmaların dışında/üzerinde düşünülemez. Türkiye, içinde yer yer feodal üretim kalıntıları barındırmakla birlikte kapitalist bir ülkedir. Dolayısıyla devletin tüm kurumları da kapitalizmin çıkarları doğrultusunda yapılandırılmıştır. Hukuktan eğitime, sağlıktan çevreye kadar hiçbir kurumsal alan kapitalizmin çıkarlarına ters olarak ortaya çıkamaz. Bu durum Türk Silahlı Kuvvetleri için de geçerlidir.

\n

Türkiye kapitalizmi devlet eliyle, tüp bebek yöntemiyle yaratılmıştır. Devletçilikten kapitalizme geçiş sürecinde olabildiğince barbar, ilkel bir sınıf olarak ortaya çıkmıştır. Batı’dakinin tersine bu sınıf burjuva ahlakından da, burjuva kültüründen de yoksundur, bu nedenle de şiddete sıcak bakan bir doğadadır. 12 Martta da, 12 Eylülde de faşist darbelerin en büyük destekçisi bu sınıf olmuştur.

\n

1950’lerden itibaren palazlanması ölçüsünde devletin sivil ve asker bürokrasisi bu sınıfın egemenliğine girmiştir. Genç subaylar tarafından gerçekleştirilen hiyerarşi dışı 27 Mayıs darbesi getirdiği görece özgürlükçü, demokratik, reformcu 1961 Anayasası ile kapitalizm karşıtı güçlerin önünü açmış, başlayan güçler arası çatışma ortamında Türkiye kapitalizmi kitlelerin gözünde çıplaklaşmıştır.

\n

12 Mart darbesi, çıplaklaşarak somutluk kazanan kapitalizme karşı yükselmeye başlayan sınıflar arası çatışmaya Dur! diyen faşist bir müdahaledir. Ne var ki çatışma durmamış, dokuz yıl sonra ikinci bir müdahaleye, 12 Eylüle gereksinim duyulmuştur. Her iki darbe de Amerika Birleşik Devletlerinin icazeti ile gerçekleştirilmiştir. Bu da doğaldır, çünkü 1950-1980 dönemi Türkiye kapitalizminin ABDnin başını çektiği küresel emperyalizminin vesayeti altına girdiği dönemdir.

\n

12 Eylülün getirdiği, halkın yüzde 92sinin onayladığı 1982 Anayasası ile birlikte işbirlikçi Türkiye kapitalizmi üzerindeki ABD vesayeti perçinlenmiş, karşıt güçlerin savaşım olanak ve yolları getirilen faşist yasalarla tıkanmıştır. Sol güçten düşürülmüş, etkisizleştirilmiştir. Türkiye, 12 Eylülün hazırladığı ortamda 1980lerle birlikte küresel ölçekte esmeye başlayan neo-liberal rüzgârdan en fazla etkilenen ülkelerden biri olmuştur.

\n

Bu sürecin simgesi Turgut Özaldır. Özalın liberalsöylemleri ve ekonomi alanında attığı köktenci adımlar sol kesimden birçok okuryazarın emekten koparak sermayeye yönelmesine yol açmıştır.

\n

1980’li yılların sonunda başta Sovyetler Birliği olmak üzere Doğu Avrupadaki reel sosyalist rejimlerin çökmesi, bu ideolojik-siyasal yapılanmadan beslenensolun tükenmesiyle sonuçlanmıştır. Ortaya çıkan bu elverişli ortamda Türk Ceza Yasasından 141., 142. ve 163. maddeler kaldırılmış, yok düzeyine inen sola icazet çıkarken, siyasal İslamın önü ardına kadar açılmıştır.

\n

2002’de başa gelen AKP markalı siyasal İslamın iktidarı sürmektedir. Bu iktidarın kapitalizmle bir sorunu yoktur, tam tersine kapitalizmi keskinleştirerek, pekiştirme yolunda önemli adımlar atmıştır, atmaktadır.

\n

***

\n

Özet olarak: Türkiyede devlet de, iktidar da, Türk Silahlı Kuvvetleri de kapitalizm zemininde yükselen yapılardır. Özleri itibarıyla aralarında uzlaşmaz çelişkiler yoktur. OYAK Holding işletmecisi Türk Silahlı Kuvvetlerinin küresel emperyalizmin payandası kapitalist bir iktidarla arasında ne çelişki olabilir ki? Evet, laiklik. Fakat laiklik de sonuçta feodal üretim ilişkilerinin kapalı pazarını sermayenin özgür dolaşımına açmak yolunda geliştirdiği bir kuram değil midir?

\n

12 Eylülü ve sonuçlarını anlamak sanırım çok boyutlu bir bakış gerektiriyor. Yanılmamak, yanılgılara düşmemek için...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları