Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ulusçuluk, ulus devlet ve Kürtler (8)

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Geçen yazımızı, “HADEP’in yerine kurulan Demokratik Toplum Partisi - DTP de kapatılacaktı” diyerek sonlandırmıştık.
Parti kendisini şöyle tanımlıyordu: “DTP, demokratik uygarlık çağı değerleri olan özgürlükçü, eşitlikçi, adaletçi, barışçı, çoğulcu, katılımcı, çok kültürlü toplumu zenginlik olarak gören ve yenileşmeyi savunan; insan ve toplum odaklı diyalog ve uzlaşıya dayalı, otoriter-merkezi-hiyerarşik siyaset yapma tarzı yerine, demokratik- yerel-yatay işleyişi benimseyen, demokratik iç işleyişi kararlılıkla savunan, barışçıl demokratik siyaseti esas alan, evrensel değerlere sahip çıkan, her türlü ayırımcılığı ve ırkçılığı ret eden, insanlığın özgürleşmesini, cinsler arası eşitlikte gören, bu temelde özgür, ekolojik toplumu hedefleyen demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi sol bir kitle partisidir.”
Bu, “emekçi sınıflar” ilişkisi dışarıda tutulacak olursa genel anlamda bir “sosyal demokrat” parti tanımlamasıydı. Nitekim DTP,Sosyalist Enternasyonal’e ve Avrupa Sosyalist Partisi’ne gözlemci statüsünde katılmıştır.
DTP, Ahmet Türk’ün genel başkanlığında bağımsız adaylarla girdiği 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde TBMM’ne 21 milletvekili sokmayı başardı. Ne var ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, partinin PKK’yi desteklediği gerekçesiyle kapatılması için 16 Kasım 2007 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. İddianamede partinin 8 milletvekili ile 221 DTP’linin siyasetten yasaklanması isteniyordu. Haklarında siyasi yasak istenen milletvekillileri şunlardı: Mardin milletvekili Ahmet Türk, Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk, Van milletvekili Fatma Kurtulan, Şanlıurfa milletvekili İbrahim Binici, Siirt milletvekili Osman Özçelik, İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel, Diyarbakır milletvekili Selahattin Demirtaş ve Şırnak milletvekili Sevahir Bayındır.
Partinin kapatılmasıyla ilgili davanın 4. gününde yapılan 9 saatlik görüşmenin ardından karar açıklandı ve parti, 11 Aralık 2009’da kapatıldı. Anayasa Mahkemesi ayrıca 37 kişiye 5 yıl siyaset yasağı getirirken, Genel Başkan Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un milletvekilliğinin düşürülmesini kararlaştırmıştı. Parti, kapatılmadan on ay önce yapılan yerel seçimlerde ülke genelinde yüzde 5.7 oranında oy alarak 99 belediye başkanlığı kazanmıştı.
Demokratik Toplum Partisi, benzer siyasal çizgide faaliyet gösterirken kapatılan 7. partiydi. Gerekçelerin özünü, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı haline geldiğinin anlaşılması…” oluşturuyordu. Suçlamalar genellikle Abdullah Öcalan’ı övme, PKK’ye övgü, toplantı salonlarının duvarlarına Öcalan posterleri ve PKK bayraklarının asılması, şiddetin ve terörün meşrulaştırılmasına çalışılması, vb.” eylemlerde yoğunlaşıyordu. Yedi partinin de ileri sürülen kapatılma nedenleri arasında hiçbir şiddet olayı/ eylemi yer almamıştı.
Özellikle PKK-parti ilişkileri kapatılma davalarının temel dayanağıydı. Burada, kapatılan DTP’nin Van İl Başkanı Veysi Dilekçi’nin AKP İl Başkanı Mustafa Bilici’yi ziyaretinde yaptığı PKK ile ilgili açıklamasına kulak verelim: “PKK, bu ülkenin bir gerçeğidir, bunu kabul etmek zorundayız. Bizim PKK ile organik değil, duygusal bağımız var. Çünkü bu ülkede PKK’nin militanlığını yapan insanların aileleri yaşamaktadır. Elbette bu annenin, babanın bir siyasi tercihi olacaktır. Bu insanlar DTP’yi tercih ediyorsa bu PKK ile bir bağımız olduğu anlamına gelmiyor. PKK’nin militanları bu ülkenin evlatlarıdır. Devlet bunun için bir çözüm gerçekleştirmek zorundadır.” (Zaman Online, 17.4.2007)
Hiç kuşku yok ki sözü edilen “duygusal bağların” oluşup gelişmesinde daha başka nedenler de vardı. PKK’nin eylemleri “Kürt sorunu” diye bir sorunun varlığını hem kamuoyuna, hem devlete, hem de iktidar ve muhalefetteki partilere duyurmuş, bu sorun çerçevesinde farklı katmanlarda çözümüne ilişkin çeşitli tartışmalar başlamıştı. “Bir şeyler” yapılması gerekiyordu.
Nitekim bu tartışmalara bağlı olarak, örneğin, 1 Ocak 2008’den itibaren TRT, Kürtçenin Sorani, Kırmançi ve Zazaca lehçelerinde yayına başladı, buna Kürtçe yayın yapan çeşitli özel kanallar eklendi. Kürtçe kitap, gazete, dergi yayımcılığı ile birlikte Kürtçe müzik CD’leri serbest bırakıldı. Kürtçe dil öğreten özel kurslar açıldı.
Sona yaklaşıyoruz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları