Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ulusçuluk, Ulus Devlet ve Kürtler (2)

02 Mayıs 2015 Cumartesi

Önce yakın tarihimizdeki Kürt isyanlarını anımsayalım: 1806 Baban Aşireti, Abdurrahman Paşa; 1833- 1837 Mir Muhammed (Soran); 1838 1. Han Mahmud; 1842 - 1847 2. Han Mahmud (son döneminde Bedirhan Bey’le birlikte); 1843- 1847 Bedir Han; 1855 Yazhan Şer; 1878-1881 Şeyh Ubeydullah Nehri; 1919 Ali Batı İsyanı; 1919 1. Mahmut Berzenci; 1921 Koçgiri; 1924 Beytüşşebab; 1925 Şeyh Said; 1925 Nehri; 1925 Reşkotan-Raman; 1925 1. Sason; 1926 1. Ağrı; 1926 Hazro; 1926 Koçuşağı; 1927 Mutki; 1927 2. Ağrı; 1927 Bıcar; 1929 İt Resul; 1929 Tendürek; 1930 Savur; 1930 Zilan; 1930 Oramar; 1930 3. Ağrı; 1930 Pülümür; 1930 2. Mahmut Berzenci; 1931 Şeyh Ahmed Barzani; 1937 2. Sason ve 1937 Dersim İsyanı.
Son 200 yıl içinde 10’u Osmanlı, 22’si de Cumhuriyet döneminde olmak üzere irili ufaklı 32 Kürt isyanı gerçekleşti. Bu isyanların hiçbiri bağımsızlık, ayrılma, ulus devlet kurmak gibi amaçlar taşımayan, vergi toplama, askere alma gibi çeşitli nedenlerden ötürü büyük toprak sahibi feodal beyler tarafından devlet otoritesine karşı girişilmiş, nüfuz sahibi dinsel unsurlar tarafından da desteklenen ayaklanmalardı. Kürtler, Trakya ve Anadolu’da “ulusal uyanış” ile en geç tanışan nüfus kesimini oluşturmaktaydı.
Kürt toplumu içinde “dil bilinci”, “etnik bilinç” Dersim İsyanı sonrasında gelişmeye başlamıştır. Bilinçlenme sürecini hızlandıran olaylar arasında Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin kuruluşu ve “55’ler olayı” önemli bir yer tutar.
Kürdistan Demokrat Partisi kısaca KDP (Partîya Demokrata Kurdistan a Irak - PDK), 16 Ağustos 1946’da Molla Mustafa Barzani tarafından kurulmuş ve Irak merkezi iktidarına karşı silahı da dışlamayan bir mücadele başlatmıştır. Partiyi 1979’dan bu yana Molla Mustafa Barzani’nin oğlu Mesud Barzani yönetmektedir. Bu partinin etkisiyle Türkiye’de Doğulu ve Güneydoğulu aydınlar aynı adla Türkiye’de de bir parti kurmuşlar, bu parti çok uzun yıllar yeraltında faaliyet göstermiştir.
27 Mayıs 1960 Darbesi’nden dört gün sonra Doğu ve Güneydoğu’dan 485 ağa ve şeyh Sivas Kabak Yazı’da bir kampa yollanmıştır. Bu kamp 19 Ekim 1960 tarihinde çıkan 105 numaralı Mecburi İskân Kanunu’na göre Milli Birlik Komitesi tarafından boşaltıldı ve DP’yi destekliyorlar savıyla “55 ağa” Antalya, Isparta, İzmir, Afyon, Manisa, Denizli ve Çorum’a sürüldü. Aralarında daha sonra “faili meçhul” bir suikasta kurban giden Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin Genel Başkanı avukat Faik Bucak da vardı.
Doğu ve Güneydoğu’da kapitalist üretim ilişkileri lehine feodal ilişkilerin yer yer çözülmeye başladığı koşullarda Kürtlerin uğradığı her baskı ve yaşanan mağduriyetler Kürt toplumu içinde etnik boyuttaki bilinçlenmeyi hızlandırdı.
1960’lar Türkiye’sinde sosyalizmin tanıtılması ve legal düzeyde kitleselleşmesinde oldukça etkili olan Türkiye İşçi Partisi, (birinci TİP 1961–1971) Kürt hareketinin de sosyalizmle ilişki kurması ve Türkiye Komünist Partisi kadrolarının Kürt sorununda farkındalık yakalamaları noktasında önemli bir aktör olarak siyasal alana çıktı. Pek çok Kürt aydını, CHP dışında bir partinin bir alternatif söylemle siyaset yapma olanağı sunmasını coşkuyla karşılamıştı.
1967-1969 yılları arasında İstanbul, Ankara’da; “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun geri kalmışlığını protesto eden” 12 miting, 10 geniş kitlesel katılımlarla gerçekleştirilmiştir. TİP ve TKDP kadrolarında yer alan devrimciler, demokratlar ve Kemal Burkay, Mehdi Zana, Naci Kutlay, Canip Yıldırım, TİP milletvekili Tarık Ziya Ekinci gibi Kürt aydınlarının katıldığı bu mitinglerde ekonomik talepler ile Doğu ve Güneydoğu’nun kasten geri bırakıldığı dile getirilmişti.
Mitinglerin temel başlıkları doğu- batı arasındaki sosyal adalet dengesizliği, feodal mülkiyet ilişkileri, ağalığın toplumsal anlamı, din-toplum ilişkileri, ağalık-şeyhlik kavramlarının eğitim ve sosyal ilişkiler üzerinden okunması şeklinde sıralanabilir. Başlıkların incelenmesinde sosyal, coğrafik ve ekonomik yaklaşımlar öncelikli olsa da konu şekillendikçe bölgeye dair tarih yazımının yanlışlığına da dikkat çekilecek, bu da resmi ideolojinin reddedilmesi noktasında ilk sıçrama olacaktı. Bu noktadan sonra ciddi tarihsel ve dil bilimsel çalışmalara girişen aydınlar, hem varlıklarını “doğululuktan” Kürtlüğe taşıyacak hem de temel sorunun bir “etnisite sorunu” olduğunu Türkiye soluna göstermiş olacak, dolayısıyla solu yeniden yapılanmaya zorlayacaktı. Kürt hareketinin nüvesini oluşturacak olan Devrimci Doğu Kültür Ocakları da bu mitingler sonrası 1969 yılında kuruldu. “Doğu sorunu” kavramı da “Kürt sorunu” kavramına bu dönemde evrilecekti.
Konuyu gelecek yazımızda sürdüreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları