Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ulusalcılık Milliyetçilik Değildir
Siyasal/ideolojik tartışmalarda toplum olarak en belirgin zaaflarımızdan biri sanırım kullandığımız kavramları gelişigüzel seçmemizdir.
“Milliyetçilik/ulusçuluk” kavramı da bunlardan biridir. Bu kavram basit bir anlatımla, “kendilerini birleştiren dil, tarih veya kültür bağlarından bir üstyapı oluşturabilmiş sosyal birikimlerin adı olan ‘millet’ veya ‘ulus’ olarak tanımlanan bir topluluğun yaşama ve ilerleme ülküsünün toplumların ve insanlığın gelişmesini sağladığına inanan görüştür.” Bu bağlamda ele alındığında bir ideolojidir.
“Millicilik/ulusalcılık” ise bağımsızlıkçı bir bakışla ülkenin ve toplumun tarihsel, ekonomik, kültürel birikim ve değerlerine; ülkenin doğasına ve doğal kaynaklarına sahip çıkan siyasal bir davranış biçimidir.
Milliyetçilik, 19. yüzyıl başlarında kapitalizmin gelişmesine koşut olarak ortaya çıkmış, o ve onu izleyen 20. yüzyılın ortalarına kadar burjuvazi ve küçük burjuvazinin Avrupa’da feodalizme, Asya, Afrika ve Latin Amerika’da sömürgeciliğe karşı verdiği savaşımlarla ulus devletlerin ortaya çıkmalarında motor işlevi görmüştür. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmiş Batı ülkelerinde olumsuz anlamda kullanılmaya başlanmakla birlikte milliyetçilik, dünyada başat üretim biçimi olan kapitalizme özgü bir ideolojidir.
Milliyetçiliğin ulus devletin oluşum sürecinin tamamlanmasından sonra ülke ve toplumların hayatına yansımaları farklı olmuştur. 1920’lerden, 1930’lardan başlayarak milliyetçilik Almanya’da ırkçı nasyonal sosyalizme, İtalya, İspanya, Portekiz, Bulgaristan gibi ülkelerde faşizme dönüşmüştür. 1950’lerden itibaren Mısır, Irak ve Suriye’de diktatörlüklere dönüşmüştür. Bu örnekler 1960’lı yıllarda bağımsızlıklarına kavuşan çok sayıda Afrika ülkesi, birçok Asya ve Latin Amerika ülkesiyle çoğaltılabilir.
Kuzey Kore, Küba, Bolivya, Venezüella dışında kalan tüm azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde milliyetçilik bugün emperyalizme payandalık görevi yapmaktadır. Günümüz Türk milliyetçiliği de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Ülkemizin küresel kapitalizm ve onun yerli işbirlikçileri tarafından iliğine kadar sömürülmesi milliyetçiler için bir sorun olarak görülmemektedir.
Ne var ki ülkemizde sayıları hiç de az olmayan ulusalcılar milliyetçilerle aralarına kesin bir çizgi çekememektedirler. Çoğu kez meramlarını anlatmaya çalışırken milliyetçiliğe özgü kavramlar kullanmakta, gereksiz tartışmalara yol açmaktadırlar. Bunda sanırım CHP programında bir temel ilke olarak “milliyetçilik”in yer almasının da bir payı vardır. Oysa o bölümde “milliyetçilik” başlığı altında yer alan açıklama/tanımlama özü/içeriği itibarıyla yurtseverliğin, ulusalcılığın açıklaması/tanımlamasıdır.
Son zamanlarda sözleri tartışmalara yol açan CHP’liler milliyetçi mi, yoksa ulusalcı mı olduklarına karar vermelidirler. Ulusalcılık milliyetçilik değildir çünkü.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi