Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suriye Politikası ve Sokaklarımız

02 Temmuz 2014 Çarşamba

Dün sabah oturduğum evin karşı köşesindeki pastanede suböreği yiyorum. Hırpani kılıklı bir adam belirdi karşıdan, elinde bilgisayar çıktısı bir kâğıt var, “Suriyeliyim, Allah rızası için yardım edin” yazıyor üzerinde. Adam, iktidar tarafından “misafir” olarak nitelenen, Türkiye’nin dört bir yanında serseri mayın gibi dolaşan yüz binlerce Suriyeliden biri. Masalarda oturanlara hem elindeki kâğıdı gösteriyor hem de duaya benzer bir şeyler mırıldanıyor. Kimsenin elini cebine atmaya niyeti yok; arkamdan bir ses, Erdoğan’a git, Erdoğan’a…” diyor.
Öyle ya, sınırları açan o, gelebildiğiniz kadar gelin diyen de o! Adamcağız baktı ki buradan ekmek çıkmayacak homurdanarak uzaklaştı.
Ardından düşündüm… Haline tavrına bakıldığında bir “siyasal mağdur” olduğu su götürürdü. Ülkesinde çevreye dehşet saçan terör gruplarından birinin hedefi olacak bir durumu da yoktu göründüğü kadarıyla. Öyle olsaydı sınır bölgelerimizde kurulmuş kamplardan birine başvururdu.
AKP iktidarının Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş iltica kurallarını bir yana iterek neden farkı gözetmeksizin Suriye sınırını ardına kadar açması gerçek savaş mağduru Suriyelilerin dışında Türkiye’yi geçim kapısı olarak gören yüz binlerce insanın ülkemizin dört bir yanına yayılmasına yol açmıştı.

***

Yine de yolunu “taşı toprağı altın” İstanbul’a düşürmüş o adamcağıza bir iki lirayla destek olmayı geçirmiştim kafamdan. Ama aynı anda gözüm karşıdaki büyük marketin kapısının önünde oturmuş dilenen kara çarşaflı kadına ilişmişti. Arapça yakarışları oturduğumuz pastaneye kadar geliyordu. Bir gün önce de benzer görüntülerle karşılaşmıştım. Onları İstanbul’un bu uzak semtine birileri getirmiş olmalıydı. İstanbul başta olmak üzere birçok kentimizde, kentlerin belli bölgelerinde birtakım karanlık niyetli kişilerin suç örgütleri oluşturdukları yüksek sesle dillendirilmeyen bir gerçekti.
Verilecek her sadaka bu bölgelerdeki suç/ suçlu potansiyelini güçlendirmekten başka bir şeye yaramayacaktı.

***

Kentlerimizde artan fuhuş, gasp, hırsızlık, darp gibi olaylarda yoksul Suriyelileri pençelerine düşüren suç örgütlerinin payı oldukça yüksekti ve bu pay giderek artıyordu. Bu görüntüler Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sorumluluğunda yürütülen, Türkiye’nin baştan sona bir rezalet olan Suriye politikasının ülkemiz sokaklarına yansımasıydı.
Türkiye’nin dış politikası Ortadoğu’da nereye uzansa çökmüş, neye el atsa elinde kalmıştı. Libya’da, Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de, İsrail’de tam anlamıyla çuvallamıştık. Yeni Osmanlıcılık, güçlü Sünni devletler politikası iflas etmişti. AKP iktidarının dış politikada ilan ettiği kırmızı çizgiler ortadan kalkmış; Irak’ın, Suriye’nin girdiği parçalanma/bölünme süreçleri karşısında Türkiye’ye yalnızca uzaktan seyircilik düşmüştü.

***

Bir de son günlerde Cumhuriyet tarihimizin en basiretsiz, en yeteneksiz, en başarısız Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık’a bir olasılık olarak ortaya atılmıyor mu, sırtımdan aşağıya terler boşalıyor.
Tanrı bizi böyle bir felaketten korusun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları