Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sessizliğin İçinden
Karşımda bir ova var, ovanın gerisinde de dağlar. Ova çok geniş, dağlar da çok yüksek değil. Uzunca bir süre yaşamayı tasarladığımız evimizin balkonu bu görüntüye açılıyor.
\nÇevre yemyeşil, ortalık sessiz mi sessiz. Sessizliği, komşunun arada bir öten horozu, koyun, keçi melemeleri, gaklayan yavru kargalar bozuyor. “Bozmak”, sözün gelişi burada, yoksa tam tersine bu sesler sessizliği tamamlıyorlar. Ha, bir de arkamızdaki koca dut ağacının yapraklarının çıkardığı hışırtılar var.
\nBurası Türkiye’nin en Batı ucundaki köylerden biri; kuruluşu çok eskilere dayanıyor. Evleri taş; evlerin taşları ne kadar sertse içinde oturan insanların yürekleri de o kadar yumuşak.
\n***
\nBu yazıyı güneş ışınları dışarısını sıcağa boğmadan tamamlamak istiyorum, ama olmuyor. Bir telefon, komşum… Sabah balığa çıkmış, sekiz kaya levreği ile on kiloluk bir orfoz tutmuş. “Gel, bir gör” diyor. Dostumu mu kıracağım, üç adımlık yer, kalkıp gidiyorum.
\nOrfozu bir taşın üzerine yatırmış, tam “derya kuzusu”, akşam köycek balık yiyeceğiz. Kafasından çorba, gövdesinden ızgara…
\nEve dönüyorum.
\nBaşımda bir ağırlık var, dün akşam Dimitri, Arif, Hristo “çipiro”yu fazla kaçırmışız.
\nOlsun!
\n***
\nYeniden bilgisayarımın başına geçiyorum.
\nBu sessizliğin içinde ne yazılabilir ki? İlle de siyasete ilişkin bir şeyler mi yazmam gerekiyor? İstemiyorum.
\nSon haftalarda yaşadıklarımız hepimizi yordu, enerjimizi tükettik. Kafalarımız siyaset atıklarıyla çöplüğe döndü. Mutlaka boşaltmamız gerekiyor.
\nSiyasetin, siyasetçilerin peşinde koşarken kim bilir ne güzellikler kaçırdık, hayatı yaşamaya değer kılan kim bilir neleri ıskaladık.
\nSeçimler öncesi kendimizi içinde buluverdiğimiz o hengâmede hangimizin aklına, sözgelimi, akşam güneşinin camlara vuran kızıllığını seyretmek, kuş cıvıltılarına kulak vermek geldi?
\nHangimiz salt hatırını sormak, gerçekten nasıl olduğunu öğrenmek için bir dostumuzun kapısını çaldık? Hiç siyaset konuşmadan, “Ne olacak bu memleketin hali” diye söze başlamayı aklımıza bile getirmeden onunla bir-iki saat insandan, hayattan konuşarak vakit geçirdik?
\nYazık!
\n***
\nArada bir elim televizyonun düğmesine gitmiyor değil; nükseden bir hastalık gibi. Allah’tan hassas bir midem var, o suratları görünce derhal alarm veriyor, mide suyum yemek boruma ulaşmadan kapatıyorum.
\nOh be!
\nHaftalar boyu ne ipe sapa gelmez laflar, ne palavralar, ne yalanlar dinlemişim, hem de bile bile, hiç inanmayarak. Nasıl bir alışkanlıksa artık…
\nAma yok, en azından uzunca bir süreliğine benim için en iyi televizyon ekranı en kara televizyon olacak.
\nDoğal ki tüm bunlar iletişim/bilgilenme kanallarımın hepsini kapatıyorum anlamına gelmeyecek; bir dönem yalnızca kendi gazetemden besleneceğim, insanlıklarına, yürekliliklerine, dürüstlüklerine inandığım yazar dostlarımın yazılarını, haberci arkadaşlarımın haberlerini okuyacağım. “Başka şeyler” yazacağım.
\nTa sinir sistemim, ruhsal dengem eski durumuna gelene kadar.
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Ölüm nedeni belli oldu
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!
- 'Vız gelir tırıs gider'
- 'O saraya, ben davaya’