Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Pazartesi Yazısı

19 Eylül 2011 Pazartesi
\n

Pazar günleri yazmak hiç kolay değil. Çevrenizdeki herkes uyurken, sokağın sessizliği henüz bozulmamışken siz erkenden kalkıyorsunuz. Önce bir duş, ardından bir şeyler atıştırma, sonra elinizde kahve fincanıyla bilgisayarın başına geçiyorsunuz.

\n

Bugün ne yazayım?

\n

Televizyonu açıp kanallar arasında dolaşıyorsunuz. O kakara kikiri sabah programlarından başka bir şey yok televizyonda. Fasulyenin nimetleri üzerine yazacak haliniz yok ya! Esinlenecek bir konu bulurum umuduyla internetten gazeteleri tarıyorsunuz. Yok!

\n

Meslektaşlar, okurların pazar keyfini kaçırmamak için hafif şeyler yazmaya özen göstermişler. İnsanların kafası hafta boyunca siyasetle, ölümlerle, kazalarla, bin bir türlü dehşet haberiyle dolmuş, sinirleri altüst olmuş; yaraya tuz basar gibi bir de biz bozmayalım ağızlarının tadını diye düşünmüşler. Haklılar.

\n

Ama benim durumum farklı, yazacağım yazı pazartesi yazısı, bir ağırlığı olmalı.

\n

***

\n

Dışarıda ılık bir eylül güneşi; penceremi açıyorum, tertemiz bir hava, karşı evin çatısına iki martı konmuş, oynaşıyorlar. Gagalaşmalarını izliyorum bir süre. Aşağıya bakıyorum, pastanenin kaldırıma çıkarılmış masasına yaşlı bir kadın oturmuş, önünde çay bardağı bir şeyler yiyor, ne yediğini seçemiyorum. Önemli mi? Doğal ki değil, ama merak ediyorum işte. Karşı köşedeki manav sebzelerin üzerine su serperken, çırağı da elindeki bezle elmaları parlatıyor.

\n

Ben hâlâ kayda değer bir konu bulamıyorum.

\n

Oysa yazacağım, bir pazar yazısı olsa o manavla çırağını, pastanede ne yediğini bilemediğim o yaşlı kadını yazabilirim. Hayatın içinden üç insan, hoş olur aslında, ama kim bakmak ister ki yalnızlığını yaşayan yaşlı bir kadının pazar sabahından bir fotoğraf karesine.

\n

***

\n

İmdadıma yine Başbakan yetişiyor. Yandaş bir ekranda sureti belirince İşte diyorum, konu çıktı! Biliyorum, millet bıktı, usandı Başbakanın Arap Baharı serüvenlerini okuyup izlemekten. Başbakanın her sözünde yeni bir keramet keşfeden, ne yapıp ediyorsa onu övgülere boğmaya doyamayan yandaş kanal, o tarihi Libya konuşmasını bilmem kaçıncı kez yayımlıyor.

\n

Dinliyorum. Libyalılara gaz, Beşşar Esada demokrasi dersi veriyor. Onun yönettiği ülkenin bir insanı olmasam inanacağım söylediklerine, Vay be, ne demokrat bir devlet adamı!” diyeceğim. Parmaklıklar arkasındaki gazetecilerin adları geçiyor belleğimden, o kadar çoklar ki O konuşurken, Balbay, Şık, Şener, Yurdakul, Yalçın diye haykırmak istiyorum ekrana

\n

Duymaz ki!

\n

***

\n

Konuyu buluyorum bulmasına da günümün içine ediliyor.

\n

Yeniden penceredeyim. Yaşlı kadın gitmiş. Boş kalan masasının üzerinde bir serçe bir uçtan bir uca sekerek kırıntı arıyor.

\n

Manavın çırağı biraz önce parlattığı elmaları bir plastik torbaya dolduruyor. Yüzünde nedense hınzırca bir gülümseme var.

\n

Bir ambulansın siren sesi duyuluyor uzaktan.

\n

Martılar hâlâ oynaşıyorlar. Mutlular. Hep böyle kalsınlar diye diliyorum içimden.

\n

Ekrandaki Başbakan susmak bilmiyor.

\n

Emre Kongar dostum hükümete ilişkin Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!” diye yazmıştı dün, yüksek sesle yineliyorum ekrana karşı.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları