Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Özgürlüğü Anlamak

01 Temmuz 2013 Pazartesi

Amerika Birleşik Devletleri’nde siyah Afrikalı kölelerin çok uzun yıllar süren özgürlük savaşımlarında adı efsaneleşmiş 1820 doğumlu bilge kadın Harriet Tubman, “İki şeye hakkım olduğuna karar verdim” der. “Özgürlük ve ölüm. Birine sahip olamazsam ötekini isterim çünkü hiç kimse beni canlı tutsak edemez.”

\n

Özgürlük, her bireyin doğumuyla birlikte sahip olduğu, sahip olması gereken, yaşam hakkı kadar vazgeçilmez hakkıdır.
Tarih de başından beri son çözümlemede bu temel hakkı kullanmak isteyenlerle bu hakkı kullandırmak istemeyenler arasındaki savaş ve savaşımlardan, insanların özgürlük haklarını ellerinden alan, almak isteyen güçlere karşı girişilen ayaklanmalardan, isyanlardan, devrimlerden oluşan bir süreçtir.
Eğer özgürlüklerin kısıtlanması, yasaklanması, ortadan kaldırılması söz konusu ise buna karşı direnmek bir hak olduğu kadar ertelenemez, vazgeçilemez bir yurttaşlık görevidir.

\n

***

\n

Ünlü Alman filozofu Immanuel Kant, anayasal bir ilke olarak birey özgürlüğünü şu formül ile ifade ediyor: “Hiç kimse benim mutluluğumun kendi anlayışına göre olması konusunda beni zorlayamaz, herkes kendi mutluluğunu başkalarının özgürlüğünü sınırlamadığı ölçüde dilediği şekilde seçer.”
Son yıllarda Türkiye’de insanların mutluluklarının ana kaynağı olan özgürlükleri iktidar tarafından giderek artan dozda kısıtlanıyor, bireysel özgürlük alanlarına kısıtlamalar getiriliyor.
İktidar bu kısıtlamaları getirirken
“milli-manevi değerler” kavramı altına yerleştirdiği, çerçevesini kendisinin çizdiği bir değerler sisteminden hareket ediyor. İçki içenler (ayyaşlar), hak arayanlar (çapulcular), kendi bedenleri üzerinde hak iddia eden kadınlar (edepsizler), cinsel tercih haklarını özgürce kullanmak isteyenler (ahlaksızlar) ve daha birçok kesim kötü anlamda “marjinal” olarak etiketlenip toplumdan dışlanarak hedef gösteriliyor.
Özgürlüklerinin kısıtlanmasına karşı direnenlere karşı olağanüstü bir devlet şiddeti uygulanıyor.
AKP iktidarı bir yandan da kendisinin
“özgürlük savunucusu” olduğunu ileri sürüyor. Bu ne tür bir savunuculuksa, savunduğu “özgürlüğün” çağdaş/çağcıl özgürlük düşüncesiyle örtüşmediğini, bundan ötürü de dünya kamuoyunun tepkisini çektiğini göremiyor.

\n

***

\n

Bakın 1641 yılında kaleme alınmış Amerika-Massachusetts Püritanları Özgürlük Bildirgesi’nde ne deniyor: “Her insan özgürdür. Kasaba toplantılarına katılmaktan men edilemeyecektir. Konuşması ve yazması engellenmeyecektir.” Bilindiği gibi Püritanizm Amerika’nın kuruluş felsefesini oluşturan en önemli düşünce akımlarından biridir.
Aradan 372 yıl geçmiş… Türkiye’de son haftalarda bir cadı avı sürüyor. Evler basılıyor, alan-park-sokak gösterilerine katılmış gençler birer ikişer toplanıyor. Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri didik didik edilip
“suç” delilleri aranıyor.
Bir temel hak olan birey özgürlüğü, anayasal güvence altında olan toplantı, yürüyüş, gösteri hakkı, yine yasa tarafından güvence altına alınmış haberleşmenin gizliliği iktidarın umurunda değil.
Özgürlüğü anlamakta böylesi zorlanan bir iktidarın ya kara cahil, ya gözlerinin kör ya da trajik bir akıl tutulması yaşıyor olması gerekir diye düşünüyorum.

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları