Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Memleket haberleri

07 Mayıs 2016 Cumartesi

Hiç kuşkusuz en önemli haber Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevinden ayrılacağını ve 22 Mayıs’ta yapılacak AKP Olağanüstü Kongresi’nde parti genel başkanlığına aday olmayacağına ilişkin açıklaması.
“Veda” süreci 29 Nisan günü yapılan merkez karar yürütme kurulu toplantısında 50 üyenin 47’sinin oyuyla kendisinin il ve ilçe örgütlerine atama yapma yetkisinin elinden alınarak MKYK’ye verilmesiyle başlamıştı. Toplantı sonrası Davutoğlu, Cumhurbaşkanı’nı arayarak bu kararın nasıl alındığını sormuş, “Ben istedim!” yanıtını alınca ipler kopmuştu. Olay bir Saray darbesiydi. Davutoğlu, ayrılık kararına ilişkin sorulara bu nedenle “Benim tercihim değildi” yanıtını verirken Cumhurbaşkanı, “Kendi kararıdır, hayırlı olsun!” diyordu.
Davutoğlu, daha sonra düzenlediği basın toplantısında Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı süresinde aldığı kararların, yaptığı işlerin muhasebesini yaptı. Fakat bu muhasebede herhangi bir özeleştiriden eser yoktu. Oysa göreve “komşularla sıfır sorun” diyerek başlamış, görevleri süresince Recep Tayyip Erdoğan ile el ele, omuz omuza Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklemiş, Rusya’dan Irak’a, Suriye’den İsrail’e, Mısır’dan Libya’ya sorunumuz olmayan yakın-uzak tek ülke kalmamıştı. Ülkemize sığınan üç milyona yakın mülteci de onun eseriydi.
Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca onun kadar beceriksiz, basiretsiz, dirayetsiz bir başbakan görmemişti.
O, aynı zamanda ülkemizin “son” başbakanıydı. Kendisinden sonra yerine kim gelirse gelsin “Başbakan” sıfatını taşıyacak da olsa işlevi, Beştepe Sarayı ile Bakanlar Kurulu arasında koordinatörlükle sınırlı olacaktır.
Ülkemiz koşar adımlarla bir “tek adam” rejimine doğru ilerlemektedir. Cumhurbaşkanı’nın kafasındaki plan önce dokunulmazlıkları kaldırılarak yargılanacak HDP milletvekillerini TBMM’den uzaklaştırmak, sonra yedek lastiği konumundaki MHP’yi baraj altına itmek ve yapılacak seçimlerde 400 milletvekili kazanarak tek başına anayasayı değiştirerek, tek adam rejimine meşruiyet sağlamaktır.

***

Pazar gününden itibaren Kitap Fuarı nedeniyle Gaziantep’teyim. Aynı gün kentte patlatılan bombalı araç nedeniyle fuarın başarısına ilişkin kötümserdim. Fakat açıldığı salı gününden itibaren kötümserliğim yerini coşkuya bıraktı. Her gün, çoğu çocuklar ve gençler olmak üzere binlerce Gaziantepli geliyor fuara.
Gaziantep Kitap Fuarı mekân kapasitesi nedeniyle ancak 75 yayınevinin katılabildiği “butik” niteliğinde bir kitap etkinliği. Gelecek yıl hiç kuşkusuz ki daha birçok katılım başvurusu olacak. Bakalım ne yapacağız? Konu kitap olunca bu tür sorulara yanıt aramanın da başka bir keyfi oluyor.
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal fuar açılışında yaptığı konuşmada kitap okurlarının büyük çoğunluğunu 714 yaş arasındaki kesimin oluşturduğunu söylemişti. Fuarda bu da doğrulanıyor.
Bu da önemli bir memleket meselesidir, öyle değil mi?
Bu ülke eğer yarın bir gün içine düşürüldüğü bu karanlıktan kurtularak düze çıkacak, aydınlığa kavuşacaksa bu, okuyarak büyüyen ve büyümüş yarının yetişkinlerinin eseri olacaktır.
Çetin Altan’ın hep söylediği gibi “Enseyi karartmayalım...” yani.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları