Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Kültürel Hegemonya'

23 Mayıs 2012 Çarşamba
\n

Sevgili Nilgün Cerrahoğlu dünkü yazısında, katıldığı Bilgi Üniversitesi ve İtalyan RESET Vakfının düzenlediği İstanbul seminerlerinde konuşan eski İtalya Başbakanı Giuliano Amatonun ünlü İtalyan Marksist düşünür Antonio Gramsciye ait olan kültürel hegemonya sürecine ilişkin olarak söylediklerinin altını çizmiş.

\n

Şöyle diyor Amato: Gramsci türü kültürel hegemonyauygulandığında, ötekilerin alanı doğrudan cebir kullanmak yoluyla değil, baskı koymak suretiyle daraltılır. Böyle bir toplumda yurttaşların aynı düşünce, görüş, inanç ve değerleri paylaşması için gereken koşullar yaratılır. Karşıt fikir ya da muhalif düşünceye zaten artık yer kalmadığı için yasanın zorlayıcılığına hacet kalmaz. Bireye saygının silindiği böyle bir toplum... despot bir toplumdur!

\n

***

\n

Türkiye, uzunca bir süredir bu süreci yaşıyor. Süreci tek başına AKP iktidarına mal etmek Demokrat Partiden başlayarak Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğruyol Partisi gibi bu sürecin hızlanması için ellerinden geleni yapmış olan muhafazakâr partilere haksızlık olur. Ne var ki bu partiler sürecin işlemesi doğrultusunda yöntem olarak büyük ölçüde saman altından su yürütmeyi benimsemişlerken, AKP varmak istediği hedefi hiçbir soruya, kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta ortaya koyuyor.

\n

Başbakan ve öbür AKP sözcüleri eğitim sistemimizde yasalaşan 4+4+4 uygulamasının özünde İmam Hatip ortaokullarının açılmasına olanak veren bir çözüm olduğunu söylüyorlar. Başbakan, dindar nesiller yetiştirmek özlemini açıklıyor, bir ara dili sürçüp tek devlet, tek millet, tek din diyor.

\n

Eğri oturup doğru konuşalım, Türkiyede din polisibenzeri bir zorlama gücü yok, Afyon Valisinin koyduğu içki yasağı gibi dayatmalar ülke genelinde oldukça sınırlı. Çünkü toplum bu tür devlet zorlamalarına, dayatmalarına, yasaklamalarına gereksinim göstermeyecek ölçüde bir dinsel-kültürel hegemonya altında yaşamaya hazır!

\n

***

\n

Türkiyenin kendine özgü bir sosyoekonomik-kültürel yapısı var. Ülke genelinde ekonomik altyapıyı çok büyük ölçüde kapitalist üretim ilişkileri oluşturuyor. Fakat bu üretim ilişkileri üzerinde yükselen üstyapı özellikle İç, Doğu ve Güneydoğuda Batı toplumlarında görülen klasik gelişmenin tersine kendi üstyapısını yaratamıyor. Kapitalizm öncesi/feodal üstyapı kapitalist altyapının üzerine bir tencere kapağı gibi oturuyor.

\n

Anadoludaki bu tencere-kapak ilişkisi kapak lehine gelişiyor. Bu durumda din polisine de, resmi dayatmalara da gerek kalmıyor, çünkü dozu giderek artan mahalle baskısı bu işlevi layıkıyla yerine getiriyor.

\n

Gelişmeler, son zamanlara kadar AKPyi demokrasi adına destekleyen Ahmet Altanı da endişelendirmiş. 8 Mayıs 2012 tarihli Tarafta Eğer böyle durumlarda baştan kuvvetli ve etkileyici bir şekilde karşınızdakini uyaramaz ve onu durduramazsanız, sonra iş hiç kimsenin durduramayacağı bir yere varırdedikten sonra şunları yazıyor: “Başta AKP yönetimi, tabanı, medyası olmak üzere herkes susarsa, bu gidişe engel olmazsa, uyarmazsa, durdurmazsa öylesine korkunç biçimde çarparız ki, tarihimizde bir eşine rastlanılmamış bir hercümerç yaşarız. Laikliği terk etmeye kalkan bir Türkiye, sadece bölgenin değil dünyanın dengelerini altüst eder. Soruyor: Bunun sonuçlarını tahmin edemiyor musunuz gerçekten? Gördüğünüz şey sizi ürpertmiyor mu?

\n

***

\n

Durum böyle, gidiş vahim. Türkiyeyi kaçınılmaz bir çatışma bekliyor. Bakalım bu çatışmadan kültürel hegemonyayı amaçları yolunda bir basamak olarak değerlendiren siyasal İslamcılar mı yoksa laikliği demokrasinin olmazsa olmaz önkoşulu gören laik kesimler mi galip çıkacak?

\n

Göreceğiz.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları