Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kaosa doğru

09 Eylül 2015 Çarşamba

Güneydoğu’daki olaylar giderek daha kanlı bir duruma geldikçe Kürt hareketi içinde “ak saçlılar” olarak adlandırılan Şerafettin Elçi, Ahmet Türk gibi önemli/etkili kişiliklerin Kürt sorununun çözümü üzerine yaptıkları uyarıları anımsıyorum.
“Bu meseleyi çözebileceğiniz son kuşak biziz, barışı bizimle sağlayamazsanız genç kuşakla konuşmayı bile başaramazsınız” diyorlardı.
Hayat onların uyarılarını doğruladı. Cumhurbaşkanı’nın “Dolmabahçe mutabakatını tanımıyorum” ve “Kürt sorunu yoktur” sözleri sonrasında iki buçuk yıl süren çatışmasızlık sürecinin sona ermesiyle birlikte bölgede öncelik PKK’nin gençlik yapılanması Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi’ne (YDG-H) geçerek kontrolden çıkmıştır.
Bu kuşak dünyaya gözlerini savaş içinde açmış, çocukluk yıllarında köylerinin, mezralarının yakılarak boşaltılmasına tanık olmuş, ilk gençlikleri zorunlu göçlerle gelip yerleştikleri büyük kentlerin varoşlarında yoksulluk ve yoksunluk içinde geçmiştir. Yaşamöyküleri ve deneyimleri kendisinden önceki kuşaklardan çok farklıdır.

***

Önceki kuşaklar yıllar içinde bölge ağırlıklı olarak kurulan çeşitli siyasal partilerde belli düzeylerde demokrasi deneyimleri edinmişler ve 1990’lı yıllarla birlikte ayrılıkçı düşüncelerden vazgeçmişlerdir.
Genç kuşaklar ise üzerlerindeki antidemokratik baskılar yoğunlaştıkça şiddeti/terörü “tek kurtuluş/özgürleşme yolu” olarak görmeye başlamışlardır. Gençlerin bu eğilimi Kürt hareketi içindeki “şahinler” tarafından desteklenmekte, körüklenmektedir.
Bu gelişme “çözüm sürecinden” vazgeçen ve milliyetçi oy hesaplarıyla güvenlikçi politikalara geri dönen AKP yönetiminin de işine gelmektedir.

***

Cumhurbaşkanı’nın ve onun vesayetindeki Başbakan’ın izlediği politikalarla Türkiye bir kaosa doğru sürüklenmektedir.
Cumhurbaşkanı, 7 Haziran seçimlerinden hemen iki gün sonra yaptığı bir konuşmada Halkların Demokratik Partisi’nden TBMM’ye giren 80 milletvekilini “PKK’nin Meclis’teki uzantıları” olarak suçlamış, bu ayrımcı söylemi Başbakan da derhal benimseyerek HDP’yi koalisyon görüşmelerinden dışlamıştır.
Oysa HDP, Kandil-Hükümet, İmralı-Hükümet arasındaki ilişkilerde üstlendiği arabuluculuk görevini başarıyla sürdürmüş, uzunca bir süre akan kan durmuş, anaların gözyaşları kesilmiştir.

***

Çatışmasızlık süresince en büyük rollerden birini de yaptığı Nevruz konuşmalarında Abdullah Öcalan oynamış, fakat PKK’ye yönelik olarak yapacağı “silahları bırakın” çağrısının hemen öncesinde kendisine tecrit uygulanmaya başlanarak devre dışı bırakılmıştır. Oysa Öcalan’ın Türklerin ve Kürtlerin barış içinde bir arada yaşamasından yana olduğu, kalıcı barışın yeniden gözden geçirilerek uygulanmasına başlanacak bir demokratikleşme sürecinde sağlanacağı görüşünde olduğu bilinmektedir.
Gerek Öcalan’ın gerekse HDP’nin bu şiddet ve terör ortamında devre dışı bırakılmaları büyük bir yanlıştır.
Bu yanlış yaklaşım düzenledikleri gösterilerde yaptıkları el/parmak işaretlerinden kimlikleri belli olan başıboş kitleleri yüreklendirmekte, çeşitli kentlerde HDP bürolarına saldırılmaktadır.
Yukarıda da dediğimiz gibi Türkiye bir kaosa sürüklenmektedir. Ülkemiz seçimlere bu kaos ortamında gidecektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları