Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kafamın Basmadığı Şeyler
Kafa basmamak, “bir kavramı ya da durumu anlamak için yeterli bilgiye ya da zekâya sahip olmama hali” olarak tanımlanıyor. İtiraf edeyim, benim şu anki kavrama halime tıpatıp uyan bir tanımlama. Gerçekten de kafam şu sıralar birtakım şeylere basmıyor. Başbakan bizi biraz rahat bıraksa belki birçoğumuz gibi benim de kavrama düzeyim eski haline dönecek, ama olmuyor.
Neydi o iki gün önce söyledikleri? “Silahlarını mağaralara mı saklarlar, toprağa mı gömerler, orasını bilemem, ama ülkeyi silahsız terk etsinler!” Halen Türkiye topraklarında bulunan, sayıları 1200-2000 arasında tahmin edilen PKK savaşçılarından söz ediyor. Bu “savaşçılar” sözüme mutlaka takılanlar olur, bana neden “terörist” demediğim sorulur. Sorulmadan söyleyeyim: Sürecin adı “barış sürecidir”; barış ise ancak savaşan taraflar arasında olur, hiçbir devlet, teröristle barış yapmaz. Bu İspanya’da da, İrlanda’da da, Kolombiya’da da böyledir.
Zurnanın zırt dediği yer de tam burasıdır. PKK, kendi açısından haklı olarak ve uluslararası teamüllere uyarak “barış sürecini” TBMM kararıyla meşrulaştırmak, bu sürece yasal bir zemin oluşturmak istiyor. İnsani açıdan da haklıdır, çünkü militanlarının hayatları söz konusudur. Bu zemin oluşturulmadan silahlı ya da silahsız her “terör şüphelisi” güvenlik güçleri tarafından izlenmek, yakalanmak zorundadır. Terör şüphelisi bir kişi ya da grubun elini kolunu sallayarak bir yerden bir yere gitmesine göz yummak, güvenlik güçleri açısından “suçluya yardım ve yataklıktan” cezalandırılma nedenidir.
İktidar dahil hiç kimse, hangi gerekçeyle olursa olsun, güvenlik güçlerinden suç işlemelerini isteyemez!
PKK de BDP de bunu biliyor, bu nedenle hükümetten söz değil, devletten güvence istiyor.
Barış, beyaz bir sayfanın açılması, geçmişin küllenmeye bırakılması, kanayan yaraların kapanmasına yardımcı olacak bir ortamın hazırlanması demektir. Ben, bu ülkede akan kanın durmasını, coğrafyamızda barış rüzgârlarının esmesini, her etnik kökenden insanlarımızın kardeşlik duygularıyla huzur içinde, bir arada mutlu bir hayat sürmesini isteyenlerdenim.
Bu benim özlemimdir.
Bu özlemin gerçekleşmesine giden yol Türkiye’yi gerçek bir demokrasiye götürecek yasal kapıların açılmasından geçmektedir.
Bu, bir genel af mı olur, gerekli anayasal değişiklikler mi, bilemiyorum. Tek bildiğim mutlaka bir şeyler yapılması, Türkiye’nin kaderinin Başbakan’ın ağzından çıkacak sözlerden kurtarılmasıdır.
Ne yalan söyleyeyim, bundan ötesine kafam basmıyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi