Gelişmeler, 21. yüzyılın İslamiyetin en karanlık yüzyılı olacağını gösteriyor. Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Nijerya’ya birçok İslam ülkesinde terörizm kol geziyor. İslam ülkelerinde insanlar nereden geleceği bilinmeyen ölümle burun buruna yaşıyorlar.
Ortadoğu denince akla ilk gelen ateş, kan, ölüm oluyor. Türkiye’de iktidar olan siyasal İslamın sözcüleri ise İslamiyet ile terörizmin bağdaşmazlığında ısrarcılar. Eğer öyle ise onlarca İslam ülkesinde ortaya çıkan, İslam adına savaştığını iddia eden, etraflarında milyonlarca Müslümanın toplandığı terör örgütlerini ne ile ilişkilendireceğiz?

***

IŞİD (Irak, Suriye), El Kaide (genel), Boko Haram (Nijerya), Taliban (Afganistan), El Şebab (Somali), Ansar el İslam (Irak), El Nusra (Suriye) adlarını sıkça duyduklarımız. Ama İslamcı terör örgütleri listesi çok daha kabarık…
Listeyi genişletelim: Abu Sayyaf (Filipinler), Cemaatı İslamiye (Endonezya), Cemaatı al Cihat (Asya), Aden-Abyan İslam Ordusu (Yemen), Hizbül Mücahidin (Pakistan), Takfir Wal-Hicra (Kuzey Afrika), İslam Özgürlük Cephesi (Fas), İslam Devleti (Özbekistan), İslam Devleti (Tacikistan), Özgürlük İçin İslam Cephesi (Bahreyn), Asbat al Ansar (Lübnan).
Uluslararası İslami terör örgütleri listesi çok daha kabarık; bu listeye göre yukarıdakilerin dışında 25 örgütün daha eklenmesi gerekiyor. Bunlardan dördü Pakistan’da, biri Kuzey Afrika genelinde, biri Mısır’da, biri Cezayir’de, biri Fas’ta, biri Hindistan’da, biri Afganistan’da, üçü İsrail’de, biri Avustralya’da, ikisi Irak’ta, üçü Özbekistan’da, biri Hollanda’da, biri Çin’de, biri dünya genelinde, biri Irak ve Suriye’de, biri Lübnan ve İsrail’de, biri Lübnan’da faaliyet gösteriyor.

***

Tüm bu örgütlerin ortak amacı bir şeriat devleti kurmak! Hiçbirinin demokratik, laik bir düzen özlemi yok; bu da doğal çünkü birer dogmalar bütünü olan tüm kitaplı dinler gibi İslam da günümüzdeki anlamıyla demokrasiye cevaz vermiyor. Öbür dinler farklı evrelerle belli reformist süreçler yaşamışken, İslam tam tersine yüzyıllar içinde daha da katılaşmış. Bu katılaşma bugün “resmi” dini İslam olan ülkelerden hiçbirinin demokrasi ile yönetilmediği gerçeğinde kendini gösteriyor.
Oysa İslam 11. yüzyıla kadar kurduğu uygarlıkla Avrupa ortaçağının karanlığına ışık tutmuş bir din.
Bu uygarlığı insanlığa kazandıran İslam bilginleri ile bugün “yeni İslam medeniyeti” kurma düşleri gören siyasal İslamcıların da, Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan türü akademik karikatürlerin de hiçbir ortak yanları bulunmuyor.
Yazımı noktalarken, iyi ki bir Mustafa Kemal geçmiş bu topraklardan demekten kendimi alamıyorum.