Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İnsan, Memleketini Durduk Yerde Terk Eder mi?

19 Mayıs 2013 Pazar

Elbeğendi köyündeyim. Bir zamanlar adı sıkça duyulan Bagok Dağları’nın eteklerinde yer alan ve Mardin’in Midyat ilçesine 30 dakika uzaklıkta olan köyün Süryanice adı Kafro. Burada çok eski zamanlardan beri bölgenin en kadim halklarından biri olan Süryaniler yaşamışlar. Cıvıl cıvıl bir köymüş. Mişli geçmiş kullanıyorum, çünkü 1994 yılında köy devlet tarafından boşaltılmış. Köylüler genç yaşlı, çoluk çocuk yeniden hayata tutunabilmek için dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kalmışlar. Ta ki Bülent Ecevit başbakanlığı döneminde Süryanilere “Geri dönün!” çağrısı yapana kadar.
On dört hanelik nüfus bu çağrıya uyup köye geri dönmüş.
Köyün ortasındaki bahçe-kafeteryadaki masalardan birinde geri dönenlerden biriyle konuşuyorum. Konuştuğum Süryani dostum 70’ini geride bırakmış bir
“akil” kişi; “Terör belasından çok çektik” diyor. “Gece kapılarımız vuruluyor, eli silahlı PKK’liler. Yiyecek istiyorlar, veriyoruz, vermeyip de ne yapacağız? Gidiyorlar. Çok geçmeden kapılarımız bir daha vuruluyor. Bu kez gelenler askerler. Bizden, teröristlere niçin ekmek verdiğimizin hesabını soruyorlar. Sormakla kalınsa iyi, sorularını dayak, kötek, hakaret izliyor.”
Köy, 1980’lerin ikinci yarısından itibaren boşalmaya başlıyor.
Bu arada kendime sormadan edemiyorum. Askerler nereden haber almış olabilirler birkaç saat önce köyün PKK tarafından basıldığını? Madem haber alıyorlar, o zaman niçin müdahale etmiyorlar? Yaşlı Süryani dostumu bu sorularla tedirgin etmek istemiyorum. Sorular kafamda yanıtsız kalıyor.
Köylülerini koruyamayan devlet,
“nihai” çözümü nüfusu giderek azalan köyün tümden boşaltılmasında buluyor.
Dostum, eşi ve 10 yaşındaki oğulları Almanya’nın güneyinde bir sanayi bölgesine göçmüşler. Ona,
“Sizi Almanya’da rahatsız eden hiçbir şey olmadı mı” diye soruyorum. “Olmaz olur mu” diyor. En çok da Almanların, “Niçin memleketini bırakıp buraya geldin” sorusundan rahatsız olmuş. “İnsan memleketini durduk yerde terk eder mi” diyor. Nedenlerini elin insanlarına anlatmak istememiş. Türkiye’ye bir gün mutlaka geri dönme arzusunu bu tür sorular yoğunlaştırmış.
Süryaniler yurtlarına, doğup büyüdükleri topraklarına bağlı insanlar; Almanya’ya, İsviçre’ye, İsveç’e, Belçika’ya göçmüş Kofra köylüleri, Bülent Ecevit’in çağrısı üzerine aralarında haberleşmişler, toplantılar yapıp geri dönmeye karar vermişler. Fakat aradan geçen zaman içinde boşalan köy yağmalanmış, evleri, kiliseleri yıkılmış; taş üstünde taş kalmamış, köy taşlı bir tarlaya dönüşmüş. Yılmamışlar. Bu amaçla daha fazla çalışarak yurtdışındaki birikimlerini Türkiye’ye getirip köylerini yeniden kurmaya başlamışlar. Tümüyle yöreye özgü
“Mardin taşı” kullanarak yıkılan evlerinin yerine iki katlı, üç katlı villalar, bir kilise, bir de toplantı evi inşa etmişler. Mardin Valiliği de köye altyapı desteği vermiş.
Köyde bugün 18 hane var, nüfus yavaş da olsa artıyor. Okul olmadığından çocuklar çevre köylere veya Midyat’a gidiyorlar.
Avrupa ülkelerinde çok daha konforlu hayatlar sürmüş Kofralılar, köylerinde bir bakkal bile bulunmamasından, çocuklarının okul yolunda saatler geçirmesinden, ikide bir kesilen elektrikten ve daha birçok yoksunluktan yakınmıyorlar.
Memleket özlemi, yurt sevgisi, toprak aşkı işte böyle bir şey!
Parçalanmış, dağıtılmış, taşları dört bir yana saçılmış çok renkli kültür mozaiğimiz böyle böyle yeniden bir araya gelip bütünleşiyor.
“Ne mozaiği lan?” diyenlere inat!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları