Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ergenekon Dengelemeleri

07 Ağustos 2013 Çarşamba

Gün Ergenekon günü ya herkes konuşuyor, muhafazakâr-liberal ulemadan bir müderris-muharrir de teraziliğe soyunmuş, yazıyor: “Yargılamaya ilişkin söylenebilecek elbet pek çok haksızlık olabilir. Haksız mağduriyetler de olabilir, cezalar çok da ağır bulunabilir. Ancak bugünün penceresinden değil tarih penceresinden bakarsak, sonuçta Türkiye’de çok yaşanmış askeri darbelerin önünü kesmeye yönelik çok önemli, kilit bir dava olduğunu söyleyebiliriz. Yanlışları, aksaklıkları sonraki süreçlerde düzeltilebilir. Yargımızın geçmişten sabıkalı olduğunu, çoğunluk oyu ile gelmiş iktidarın yargı kararı ile hukuksuz ilan edilmeye kalkışıldığını da anımsamalıyız...”

\n

Müderris efendi özetle, “Unutmayın, dün bizeydi, bugün size” demeye getiriyor. Bu, iki günden beri medyada izlediğimiz dengelemeci gayretlere bir örnektir! Bir tür “kısasa kısas” hezeyanıdır!
Bu yazılarda, konuşmalarda -âdet olduğu üzere- ilkin
“haksız mağduriyet olasılıklarından”, “cezaların çok ağır bulunabileceğinden” söz edildikten sonra, “yanlışların, aksaklıkların sonraki süreçlerde düzeltilebileceği” tümcesi ihmal edilmemektedir. Fakat önünde sonunda temel söylem, sevgili arkadaşımız Şükran Soner’in deyişiyle, “Kana kan, intikam!” vurgusuyla noktalanmaktadır.
Liberallerin tutucuları da, olmayanları da özel yetkili mahkemeler söz konusu olduğunda
“bağımsız yargının” da, “hukukun üstünlüğünün” de içi boş kavramlar olduğunu biliyorlar. Bu nedenle konuyu “hukuka” getirmemek için lafı dolandırıyorlar.
Bu dava marangoz hatası sonucu ortaya çıkmış, hiçbir yanı bir diğer yanıyla uyumlu olmayan eklektik bir yapıdan başka bir şey değildir. Aslında bir fiskeyle çökecek kadar çürük olduğu bilindiğinden görülmesi, bu türden marangoz hatalarında ustalaşmış özel bir ÖYM’ye bırakılmıştır.
Suç ve sanık tablosuna bakmak bile bu davanın nitelik ve amacını anlamak için tek başına yeterlidir.
Bilindiği gibi bu dava
Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlanan iddianamenin kabulüyle 25 Temmuz 2008’de açılmış, ilk duruşması 20 Ekim 2008 günü Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda yapılmıştır.
27 Nisan 2012’de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yürüttüğü birinci ve ikinci Ergenekon davalarını birleştirmiştir. Bu iki ana davanın birleşmesiyle toplam 16 iddianame tek dosyada toplanmış oldu. Ergenekon ana davasında yargılanan 274 sanık arasında Danıştay cinayeti ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması olayına karışmış teröristler de, yaşamları boyunca terörün T’sinden bile nefret etmiş yazarlar, gazeteciler, bilim adamları olduğu gibi ömrünün uzun yıllarını teröre karşı savaşım vermekle geçirmiş eski bir Genelkurmay başkanı da vardır. Bu sanıkların çok önemli bölümü birbirlerini tanımamaktadır, tanıyanların da büyük çoğunluğu sokakta karşılaştıklarında selamlaşmayacak ölçüde karşıt düşüncelere sahiptir.
Bu heterojen sanık profilinden bir terör örgütü çıkarmak gerçekten bir ustalık işidir.
Sayısız hukuk ihlali eşliğinde beş yıldır süren bu dava, evrensel ölçütlere göre bir hukuk ayıbıdır. İler tutar hiçbir yanı yoktur; bir kısasa kısas projesinin hayata geçirilmesidir.
Yargıtay gerçekten bağımsız bir hukuk kuruluysa bu ayıba bir son verecektir. Gerçek suçlular -ki vardır- ceza görecekler, masumlar serbest bırakılacaktır. Beklenen budur! Fakat olan yine de yıllarını yok yere demir parmaklıklar ardında geçirenlere olacaktır.
İnsan başka ne diyeceğini bilemiyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları