Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dersim: Kim, Kimden, Ne İçin Özür Dilemelidir? (2)

28 Kasım 2011 Pazartesi
\n

Cumhuriyetin kuruluşundan 1937 Dersim isyanına kadar Doğu ve Güneydoğuda irili ufaklı 23 isyan ve ayaklanma gerçekleşmiş, tüm bu kalkışmalar Silahlı Kuvvetler tarafından bastırılmıştır.

\n

Anımsayalım: Nasturi isyanı (1924-Hakkâri), Jilyan isyanı (1926-Siirt), Şeyh Sait isyanı (1925-Bingöl-Muş-Diyarbakır), Seit Taha ve Seit Abdullah isyanı (1925-Şemdinli), Reşkotan ve Reman isyanı (1925-Diyarbakır), Eruhlu Yakup Ağa ve oğulları isyanı (1926-Pervani), Güyan isyanı (1926-Siirt), Haco isyanı (1926-Nusaybin), I. Ağrı isyanı (1926), Koçuşağı isyanı (1926-Silvan), Hakkâri-Beytüşşebab isyanı (1926), Mutki isyanı (1927-Bitlis), II. Ağrı isyanı/harekâtı (1927), Biçar harekâtı (1927-Silvan), Zilanlı Resul Ağa isyanı (1929-Eruh), Zeylan isyanı (1930-Van), Tutaklı Ali Can isyanı (1930-Tutak-Bulanık-Hınıs), Oramar isyanı (1930-Van), III. Ağrı harekâtı (1930), Buban aşireti isyanı (1934-Bitlis), Abdurrahman isyanı (1935-Siirt), Abdulkuddüs isyanı (1935-Siirt) ve Sason isyanı (1935-Siirt).

\n

Bu isyan ve ayaklanmalar özleri itibarıyla Cumhuriyetle başlayan çağdaş devletleşmeyle birlikte çıkarlarının tehlikeye girdiğini gören feodal güçlerin (aşiret reislerinin) din olgusunu da araçlaştırarak başını çektikleri karşıdevrimci kalkışmalardır. Hiçbirinde toprağa bağlı, yarı köle köylü kitlelerinin özgürleşmelerine ilişkin bir talep yoktur. Bu kalkışmaların ortak amacı, çağdışı feodal/derebeylik/ağalık düzenini korumaktır.

\n

Bu saptamalar Dersim isyanı için de geçerlidir. Dersimde de aşiret reislerine bağımlı yarı köle köylülük için özgürleşme talebi olmadığı gibi, Kürt etnisitesi ve mezhep aidiyeti bağlamında eşit yurttaşlık talepleri de yoktur.

\n

***

\n

nkü yazımızda belirtildiği gibi, bölgede Seyit Rızanın önderlik ettiği bir isyan başlatılmış ve isyan Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından bastırılmış, sorumlular idam edilmişlerdir.

\n

Hiçbir devlet kendisine karşı girişilen bir isyan hareketine karşı sessiz/hareketsiz kalmaz, kalamaz. Bu tür kalkışmalara karşı devletin kendini koruyacak önlemleri alması, ayaklanmayı bastırması, sorumlularını cezalandırması meşrudur.

\n

Öyleyse sorun nerededir? Dersim harekâtında devlet orantısız güç kullanmış, binlerce sivil öldürülmüş, binlercesi de sürgüne gönderilerek yurtsuzlaştırılmış, mağdur edilmiştir.

\n

Hiçbir devlet, Ne yapalım? Kurunun yanında yaş da yanmış!” mantığına sığınamaz. Devletin buna hakkı yoktur!

\n

Bu gibi durumlarda ciddi ve uygar devletler mağdurlardan ve yakınlarından özür diler. Fakat devlet özür dileyecekse bunu Başbakanın yaptığı gibi kendi partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında yalapşap yapmaz. Devlet özrü ciddi bir iştir, bu, mağdurların ve yakınlarının davet edilecekleri, medyanın geniş katılımının sağlanacağı, sahaf belgeleriyle değil, devlet belgeleriyle gerekçelendirileceği özel bir toplantıda yapılır.

\n

Böyle bir toplantıda ağza gelen söylenmez; oy kaygısıyla, binlerce insanın yaşamına mal olan bir isyan hareketinin önderi mazluma dönüştürülemez.

\n

***

\n

Bu konuda Başbakanın da, CHP Genel Başkanının da davranışlarını anlamak mümkün değildir. CHP o yıllarda tek parti olarak devlet partisidir. Çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra kurulan Demokrat Parti, Millet Partisi, Milli Kalkınma Partisi, Hürriyet Partisi, Adalet Partisi, Türkiye İşçi Partisi gibi partilerin tümünün yönetici kadroları içinde CHP kökenli insanlar bulunmaktadır. Başbakanın, AKPnin geçmişinde böyle kıyımlar yoktur, ama CHPnin geçmişinde vardır sözleri ne kadar anlamsızsa CHP Genel Başkanının bu sözleri ciddiye alıp savunmaya geçmesi de o kadar anlamsızdır. Sözgelimi, II. Dersim Harekâtının kararını veren, daha sonra Demokrat Partinin bir numaraları kurucusu olacak, dönemin Başbakanı Celal Bayardır.

\n

Özetle: Devlet, Dersim mağdurları ve artık hayatta olmayanların yakınlarından özür dilemelidir. Bu özür tazminatla da desteklenmelidir. Fakat bunu Şark kurnazlığıyla oya çevirme gayretleri yakışıksızdır, ayıptır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları