Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Daha Fazla Alay Konusu Olmadan

25 Aralık 2013 Çarşamba

Sanmam ki dünyada bir başka lider on iktidar yılında gerek Batı’da gerekse Doğu’da kazandığı saygınlığını bir yıl içinde bizimki gibi yitirmeyi becerebilsin.
Dört gündür Atina’dayım. Yunan yazılı ve görsel medyası gibi kamuoyu da Türkiye’de bir haftadır olup bitenleri dikkatle izliyor. Aynı ilgi öbür Avrupa ülkelerinde de görülüyor. Tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir lider, bu kadar yanlışı bu kadar kısa zamanda nasıl yapar, akıl sır erdirilecek gibi değil.
Yunan dostlarımla konuşuyorum. Hemen hepsi iyi eğitimli, iş güç sahibi insanlar. Bizimkine benzer rüşvet, yolsuzluk gibi yasadışı olaylara onlar da zamanında tanık olmuşlar. Fakat iktidarda hangi hükümet, hangi başbakan varsa olayları “dış odaklar”, “faiz lobisi”, “yargıdaki, polisteki çeteler” gibi inandırıcılıktan uzak güçlere bağlamamış; yabancı ülkelerin büyükelçileri arasında suçlu arama yoluna gitmemiş. Eğer senin yurttaşında suç işleme eğilimi yoksa bütün dünya bir araya gelse o insanı yasadışı davranışlara yönlendiremez.

***

Sokaktaki Yunan, rüşvetin de yolsuzluğun da bir “iç sorun” olduğunun bilincinde. Öyle ki “edosafekalaki.org” adlı bir rüşvethaber sitesi bile faaliyete geçmiş; rüşvet verenler, yolsuzluklara tanık olanlar kendi adlarını belirtmeden işlenen suçları bu sitede duyuruyorlar. Kısa bir süre önce kurulmasına karşın sitede yaklaşık 500 duyuru yer almış, rüşvet toplamı ise iki milyon Avro’yu bulmuş.
Herhalde rüşvet ve yolsuzluk izini süren, ortaya çıkaran yüzlerce üst görevlerdeki polisin yerlerinin değiştirilmesi, apar topar çıkarılan yönetmeliklerle savcıların önlerinin kesilmesi, yalnızca Türkiye’ye özgü bir durum. Yabancıların bu tür uygulamaları anlamaları olası değil. Onlar Başbakan’ın ülkede yaşanan her eylemi, her olumsuzluğu, işlenen her suçu kendisine ve iktidarına karşı bir kalkışma olarak algılamasını da anlayamıyorlar.
Bırakalım yabancıları, bizler de anlamakta güçlük çekiyoruz. Nasıl oluyor da Ergenekon, Balyoz, OdaTV, gençlik direnişleri soruşturmalarında “efsaneleşen kahraman Türk polisi”, “üstün bir hukuk savaşımı veren yüce Türk savcı ve yargıçları” bir gece içinde “Emniyet ve yargıda yuvalanmış çetelere” dönüşüyor? Dış dünya bunları duydukça alay konusu oluyoruz.

***

Başbakan’da kriz yönetme becerisi hiç gelişmemiş; olayları kişiselleştirme gibi bir takıntısı var. Anlaşılan bir yol göstereni de yok; olur gibi olanları da azarlayarak susturuyor. Sonuçta bir avuç ciddiye alınmaz yalakasıyla yalnız kalıyor. Yalnızlık onu yeni yanlışlara sürüklüyor. Kürt sorunundan Suriye’ye, Gezi’den Mısır’a, Uludere’den Reyhanlı’ya, rüşvet ve yolsuzluk savlarından polis atamalarına her şey apaçık ortada değil mi?

***

Biraz geriye, Davos’a dönüp bakalım: Onun o “van minüt” babalanmasını, Mavi Marmara ile Gazze’ye çıkış girişimini sokaklarda şölenlerle kutlayan Araplara ne oldu? Bugün birkaç zibidi kraldan, emirden, diktatörden başka hangi Arap Başbakan’a “dost gözüyle” bakıyor?
Yarın bir gün Avrupa’da insanlar sokağa dökülüp “Erdoğan Şanghay’a!” diye haykırdıklarında hiç şaşırmayalım. Hiçbir Avrupa ülkesi ve halkı bu kadar çok hukuk ve demokrasi yanlışına sessiz kalamaz, içine sindiremez.
Sonuçta olacak olan bizedir, ülkemizedir.
Yol yakınken, dünyaya daha fazla alay konusu olmadan bir an önce bu iktidardan kurtulmamız gerekiyor. Doğal ki eski yanlışlarımızı yineleyip birbirimize düşmeden…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları