Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyeti Anlatamamak
Aşağıdaki paragrafları, dünkü “Halkın Cumhuriyet Bayramı’nı Yasaklamak” başlıklı yazıma ilişkin olarak bana gönderilen bir eleştiriden aldım. Dikkatle okumamızda “Nerede yanlış yaptık” sorumuza açıklık getirmesi açısından yarar var diye düşünüyorum.
\n“O tarihlerde M. Kemal ‘Güçler ayrımını istemek irticadır’ diyordu. 29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal, Cumhuriyetle birlikte kendisini hem cumhurbaşkanı, hem Meclis başkanı hem de parti başkanı seçtirmişti.”
\n“Baştan beri cumhuriyet tek devlet, tek millet, tek parti gibi ilkeler eşliğinde diktatör ve ırkçı kavramlarla örülmüştür. Yapılan katliamları sıralamaya gerek yok. Laiklik vehmine gelince, bırakın Allah aşkına ne zaman laikti bu ülke!”
\n“Cumhuriyetin ilan edildiği günkü oturumda yoktular. Meclis’te sadece 148 milletvekili vardı. M. Kemal’in acelesi, kendine sınırsız yetkiler sağlayan yasaları geçirmek istemesindendi. Meclis’in önde gelen vekillerinin olmadığı günü seçip alelacele yasaları geçirtti. M. Kemal tek başına cumhuriyeti ilan etmiş falan değil. Tek derdi kendisine sınırsız yetkiler tanınmasıydı. Bunu da 29 Ekim 1923’te başardı. Cumhuriyete karşı olan vekil yoktu. Hele hele şeriat isteriz, saltanat isteriz diyen kimse de yoktu. Anlaşamadığımız ikinci nokta ise ‘Kurtuluş Savaşı’ ve devrimler efsanesidir. Yedi düvele karşı, iç ve dış düşmanlara karşı verilmiş bir mücadele lafzı sonradan uydurulmuş resmi tarih tezidir. Bu balon İnkılap Tarihi adı altında hâlâ şişiriliyor.”
\nBu satırların yazarı Ankara Üniversitesi’nde felsefe okumuş, Hacettepe Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış, 44 yaşında bir kişi. Şiir, inceleme ve öykü kitapları var; çeşitli sanat/edebiyat dergilerinde yazıları yayımlanıyor. Kısacası sokaktaki “herhangi bir insan” değil.
\nKurtuluş Savaşı’nı, Cumhuriyeti ve Cumhuriyet devrimlerini, Mustafa Kemal Atatürk’ü yukarıdaki anlatımlarına yansıdığı biçimde algılamış/anlamış. Yargıları bir tartışmaya kapı açmayacak ölçüde kesin! Sevr ve Lozan antlaşmalarında belgelenen Kurtuluş Savaşı’nı bile bir “efsane” olarak görüyor.
\nO, bu ülkede sayıları hiç de azımsanmayacak ölçüde var olan ve sayısı giderek artan “inkârcı” aydınlarımızdan biri. Ortaokula 1980 darbesinin faşist ortamında başlamış; üniversiteye Özal döneminin ilk yılında adım atmış. Yükseköğrenimini 12 Eylül’ün bilim dünyamıza “armağanı” olan YÖK’lü yıllarda tamamlamış.
\n42 yıllık hayatında tanık oldukları, yaşadıkları onu geçmişe eleştirel bakmanın ötesinde, geçmişin gerçeklerini inkâra götürmüş. Ona kızamıyorum, fakat bizden önceki ve bizim kuşaklar adına kendimi sorguluyorum. Mutlaka bir yerde yanlış yapmış olmalıyız, diyorum. Cumhuriyeti anlatamamanın bir suçlusu varsa bu bizden başka kim olabilir ki? Evet, nerede yanlış yaptık ve yapıyoruz?
\nÜzerinde kafa yormaya değer diye düşünüyorum.
\nSizce?
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- Biberonla tiner içirilen bebek öldü
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi