Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çocuklarımız
Haftalardır televizyon ekranlarında ölüm görüntüleriyle karşılaşıyoruz. Cenaze törenleri, şehit yakınlarının insanın içini yakan, kavuran haykırışları, dinmek bilmeyen gözyaşları, acılar... Birbirine benzer görüntüler her gün yeniden karşımıza çıkıyor, aralarındaki tek fark tabuttakilerin ve yakınlarının her seferinde bir başkası, başkaları olması.
İçimiz yanarak, kavrularak izlediğimiz bu görüntüleri küçük çocuklarımız da izliyor. Aralarında gördükleri karşısında gözyaşlarını tutamayan, ağlayanlar var.
Acaba onlar ne düşünüyorlar?
Psikologlar, “ölüm”ü çocukların yetişkinlerden daha farklı algıladıklarını söylüyorlar. Çocuklar, 1112 yaşına kadar soyut düşünemiyorlar, onlar için “ideoloji”, “inanç”, “kahramanlık”, “şehadet” gibi kavramları anlamlandırmaları olası değildir. Yetişkinler, bu kavramlarla ölümleri gerekçelendirerek üstesinden gelebiliyorlar. Çocuklar için ise “ölüm” somut olarak “yok oluş”tur, “artık olmayış”tır.
***
Ölüm karşısında çocuklarda görülen belirtiler yaş ve gelişim dönemlerine göre farklılıklar gösterir. 56 yaşına kadar çocuk için her şey canlıdır. Bu nedenledir ki çocuğumuz yemek masasında, tabağındakini bitirmeden kalkmaya davrandığında, “Yemeğini bitir, yoksa arkandan ağlar!” deriz. Bu yaş çocukları ölümü, geri dönüşü olan, geçici ve kişiye özgü olarak yorumlarlar.
611 yaş döneminde çocuk geçmiş, şimdi ve gelecekle ilgili olarak zaman kavramını öğrenmiş ve kendi yaşamıyla ilişkilendirmeye başlar. Zaman kavramını öğrenmesi çocuğun ölüm kavramını da anlamasını kolaylaştırır.
910 yaşlarından ergenliğe uzanan dönemde hayali düşünceler devam eder. Zaman içinde çocuk ölümün geri dönülmezliğini, evrenselliğini ve bir neden sonucu ortaya çıktığını algılamaya başlar.
***
Bir yanda terör, öbür yanda göçmen ölümleri çocuklarımızın ruhlarında derin yaralar açıyor. Televizyondan bir annenin Cizre’de vurulan 10 yaşındaki çocuğunu kokmasın, çürümesin diye evindeki buzdolabında sakladığını duyan bir çocuğa bu durumu nasıl anlatabilir, nasıl açıklayabiliriz? Bir cami avlusundan cenazesi kaldırılan bir polisin veya bir askerin öldüğünü, öldürüldüğünü 810 yaşlarında bir çocuğa nasıl anlatırsak anlatalım bir “gerçeği” kavratabilir miyiz?
Ya bedeni Bodrum kıyılarına vuran üç yaşındaki Aylan bebeğin ölümünü?
Çocuk yaşlarında belleklerine kazınan zamansız ölümleri yetişkinler çoğu kez ileri yaşlarına taşırlar.
***
Belki çoğumuz farkına varmıyoruz ama televizyon ekranlarından her gün yeniden yeniden yansıtılan ölümlere tanık olan çocuklarımızın günlük davranışlarında belli değişimler ortaya çıkıyor. Korkulu rüyalar görmek, altını ıslatmak, anneye babaya ölüme ilişkin sorular sormak gibi...
Bu ayın 28’inde okullar açılıyor. Çocuklar hiç kuşkusuz aralarında bu ölümleri de konuşacak, yorumlar yapacaklar.
Burada ilköğretim okullarındaki öğretmenlere önemli görevler düşüyor. Tarafsız bir dil kullanarak çocuklarımızın yaralanmış ruhlarının onarılması için çaba göstermeliler.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Ölüm nedeni belli oldu
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- 'İsrail'e petrol sevkıyatı' gerilimi!