Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
CHP Ne Yapmalı?
Yerel seçimler sonrası Cumhuriyet Halk Partisi’nde tartışmalar bitmiyor, daha uzun bir süre biteceğe de benzemiyor. Dileriz bu tartışmalar verimli önerilerle sonuçlanır, parti örgütünde yeni bir heyecana yol açar.
CHP, kuruluşundan bu yana kısa dönem vekâleten görev yapan Kamil Kırıkoğlu, Mustafa Üstündağ, Cevdet Selvi dışında 6 Genel Başkan tarafından yönetilmiştir: Mustafa Kemal Atatürk (11 Eylül 1923 – 10 Kasım 1938), İsmet İnönü (26 Aralık 1938 – 8 Mayıs 1972), Bülent Ecevit (14 Mayıs 1972 – 30 Ekim 1980), Deniz Baykal (9 Eylül 1992 – 18 Şubat 1995), Hikmet Çetin (18 Şubat 1995 – 11 Eylül 1995), Deniz Baykal (11 Eylül 1995 – 22 Nisan 1999) , Altan Öymen (23 Mayıs 1999 – 30 Eylül 2000), Deniz Baykal (30 Eylül 2000 – 10 Mayıs 2010), Kemal Kılıçdaroğlu (22 Mayıs 2010 - ).
CHP, Kurtuluş Savaşı sonrası başlayan kuruluş döneminde “devlet partisi” olarak yapılanmış, kısa ömürlü Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım 1924 – 3 Haziran 1925) ve Serbest Cumhuriyet Fırkası (12 Ağustos 1930 – 17 Kasım 1930) denemeleri dışında tek parti niteliğini 1946 yılına kadar korumuştur.
***
Tarihteki tüm örneklerinde görüldüğü gibi “tek partiler” lider partileridir. CHP, çok partili rejime geçildikten sonra da lider partisi niteliğini günümüze kadar sürdürmüştür. Günümüzdeki CHP’nin en büyük zaaflarından biri lider partisi olarak kalmaktaki ısrarıdır. Nitekim bu ısrar son yerel seçimlerde kimi il ve ilçelerde belediyelerin başka partilerin eline geçmesine neden olmuştur.
CHP, en kısa zamanda kendisini bir “program partisi”ne dönüştürmelidir. Program partilerinde basit üyeden genel başkana kadar tüm değerlendirmelerde temel ölçüt parti programına bağlılıktır. Örgüt içinde yükselme, üyelerin parti programını hangi düzeyde içselleştirdiğine, programdan kaynaklanan önerilerinin uygulanabilme derecelerine bağlı olmalıdır. Bu, hem yerel hem de genel seçimlere ilişkin aday belirlemelerde de geçerlidir.
***
Her ağzını açanın aklına geleni söylemesi sosyal demokrat parti anlayışıyla bağdaşır bir durum değildir. Her kademeden parti üyesinin söylemleri parti programından kaynaklanmalıdır. Parti üyelerinin dil bütünlüğü ancak bu şekilde sağlanabilir.
Sosyal demokrat partilerde kanatlar da yine parti programının uygulanmasına ilişkin olarak önerilen yöntem farklılıklarından ortaya çıkar. Çünkü bu noktada da belirleyici olan filancanın adı/ kişiliği değil, programdır.
Ya da CHP de 1959 yılında Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin yaptığı gibi ideolojiyi bir yana bırakarak salt seçim kazanmaya yönelik olarak bir “bütün halkın partisi” olduğunu ilan etmelidir. Bunun da partiyi getireceği yer, günümüz Almanya’sında görüldüğü gibi, bir zaman sonra iktidarda sağ bir partinin payandalığına razı olmaktır.
***
Son günlerde CHP’ye yakın dostlar gönüllerindeki cumhurbaşkanı adaylarını açıklıyorlar. Eğer parti dışından olacaksa benim gönlümdeki aday Yargıtay eski başkanlarından Sami Selçuk, eğer partili bir aday düşünülecek olursa Güldal Mumcu, Osman Korutürk, Rıza Türmen’den biri.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- Biberonla tiner içirilen bebek öldü