Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP kurultayına doğru notlar (1)

13 Ocak 2016 Çarşamba

CHP 35. Olağan Kurultayı 16-17 Ocak tarihlerinde toplanacak. Kurultay hararetli tartışmalarla geçeceğe benzer. En önemli tartışma konularından biri de AKP’nin oylarını yüzde 8.6 artırdığı, MHP’nin yüzde 4.4, HDP’nin de yüzde 2.3 oranında oy kaybettiği 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP’nin 7 Haziran seçimlerine göre oyunu ancak yüzde 0.3 oranında artırarak yüzde 25 bandında çakılıp kalması olacak.
Partili partisiz herkes bu sonucu Kemal Kılıçdaroğlu’nun “başarısızlığına” bağlıyor. Bence bu doğru bir saptama değil. Türkiye İslamın güçlü etkisi altında olan muhafazakâr bir ülke; günümüz koşullarında sosyal demokratlık iddiasında olan bir partinin yüzde 30’luk bir oranı yakalaması bile uzak bir olasılıktır. Bu durum Türkiye’ye özel bir durum da değildir.
Örneğin, 2013 Almanya federal seçimlerinde Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) oy oranı yalnızca yüzde 25.7’dir. Oy dağılımları eyaletler bağlamında ele alındığında Katolik çoğunluğun yaşadığı, kırsal nüfusu fazla eyaletlerde Hıristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) ve Hıristiyan Sosyal Birliğin (CSU) ezici bir başarı kazandığı görülüyor. Örneğin, Baden Württemberg - CDU yüzde 45.7, SPD yüzde 20.6; Bavyera-CSU yüzde 49.3, SPD 20.0. Bu örnekler çoğaltılabilir, başka ülkelerden de örnekler verilebilir.

***

Özünde kapitalizme karşı bir itiraz olan sosyal demokrasi seküler/laik, eşitlikçi, demokrat, çoğulcu, emekten yana, özgürlükçü, dönüşümcü ve kentsel bir dünya görüşüdür.
Türkiye’de yarı-feodalizmden kapitalizme geçiş süreci görece hızlı bir seyir izlemiştir. Olağan koşullarda kapitalist üretim biçimi kendi üstyapı kurumlarını yaratır. Fakat gerek kapitalizmin gelişme hızı gerekse İslamdan beslenen gelenekçilik ve muhafazakârlık bu yaratımı olumsuz etkilemiştir/ etkilemektedir. Feodal ve yarı-feodal üstyapı kurumları kapitalist üretim ilişkilerinin üzerine bir tencere kapağı gibi oturmuştur.
Siyasal İslamın 14 yıldır iktidar olduğu günümüz koşullarında bu kapağı yerinden oynatmak oldukça zordur. Bugün, muhafazakârlığın kendini yeniden-yeniden ürettiği bir süreci yaşıyoruz. Dolayısıyla sosyal demokrasinin ve genel anlamda solun işi kolay değildir. Sorun, lider sorunu olmayıp bu olumsuz süreci/kısırdöngüyü kıracak stratejiler geliştirememek sorunudur.

***

Salt kentleşme ve sanayileşme sosyal demokrasiye kendiliğinden alan açmaz. Bunun en açık örneği Kayseri’dir. 1 Kasım seçimlerinde bu kentte seçmenlerin yüzde 65.3’ü AKP’ye, yüzde 18.1’i MHP’ye, yüzde 12.4’ü de CHP’ye oy vermiştir. Orta Anadolu gibi Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da CHP birkaç kent dışında etkisizdir.
İstanbul’a baktığımızda AKP’nin oylarının yüzde 49.8, CHP’nin oylarının da yüzde 30.1 olduğunu görüyoruz. CHP’nin kentlileşmenin ve eğitimin yüksek düzeyde olduğu Adalar, Ataşehir, Maltepe, Beşiktaş, Şişli, Kadıköy, Avcılar gibi ilçelerde birinci parti olması rastlantı değildir.
İstanbul aşırı göç alan bir kenttir. Göçerler büyük çoğunlukla kent çeperlerine, varoşlara yerleşmektedir. Bir kentte yaşıyor olmak kentlileşmek anlamına gelmez. Kentlileşme uzun bir süreçtir. Ne var ki göçerler yerleştikleri, bir anlamda kapalı devre yaşanan varoşlarda kırsal yörelerden getirdikleri gelenekleri yeniden üretmektedirler. Bu süreç siyasal İslamcı, muhafazakâr bir parti olan AKP’yi beslemektedir.
Konuyu gelecek yazımızda noktalayacağız. (Not: Sosyal demokrasiye ilgi duyan okurlarıma Cumhuriyet Yayınları’ndan çıkan Sosyal Demokraside Temel Eğilimler adlı kitabımı öneririm.)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları