Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çapulculuk, Vandallık Üzerine

10 Haziran 2013 Pazartesi

Aradan neredeyse iki hafta geçmesine karşın Başbakan “Gezi direnişçilerinin” ne ve kim olduğuna ilişkin kesin bir karar verememiş; “çapulculuk” ile “vandallık” arasında gidip geliyor. Örneğin, Kuzey Afrika gezisi dönüşünde, havalimanı çıkışında yaptığı otobüs konuşmasında, “Bizim kavgayla, vurup kırmayla, vandallıkla işimiz olmaz” demişken dün Adana Havalimanı çıkışında direnişçilerden söz ederken “Bunlar yakarlar, yıkarlar; çapulculuğun tanımı budur zaten” diyor.
Başbakan bu olaylara doğru bir tanı koymalıdır, çünkü tanının doğruluğu/gerçekliğiyle alınması gereken önlemler arasında doğrudan bağlar vardır. Yanlış tanı devleti de devlet güçlerini de yanlış yönlendirir.
Haydarpaşa Lisesi’ndeki tarih hocamız
Ramses, bize Avrupa’daki Kavimler Göçü’nü anlatırken, Ostragotlar ve Vizigotlar üzerinde olduğu kadar Vandallar üzerinde de durmuş, bize onların göç yolları üzerinde bulunan antik Yunan ve Roma uygarlıklarından kalan mimari ve sanat yapıtlarını yakıp yıkan barbarlar olduğunu öğretmişti.

\n

***

\n

Başbakan, son iki haftada gelişen olaylarda yukarıda tanımlanan durum benzeri bir durumun olup olmadığını iyice araştırmalıdır. Başbakan doğru bir tanıya, olaylarda karşılığını bulan doğru bir saptamaya varamazsa önereceği yöntemler de, bu çerçevede izleyeceği siyaset de yanlış olacaktır.
Eğer Başbakan bundan, polisle çatışan/çatışmak zorunda kalan direnişçilerin çok küçük bir kesiminin polise attığı taşları, ateşe verdiği çöp bidonlarını, kırılan banka camlarını, mağaza vitrinlerini anlıyorsa, bunun adı
“vandallık” değil, “aşırılık”tır. Devlet, sosyal katmanlar arasında derin farklılıkların bulunduğu, kentleşme sürecinin sağlıksız yaşandığı Türkiye gibi bir ülkede bu konunun ileride daha büyük sorunlara yol açmadan bir toplumsal gerçek olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu gerçek ise siyasetin değil, eğitim, pedagoji, psikiyatri, adli tıp gibi disiplinlerin uzmanlık alanına giren bir konudur. Başbakan’ın, toplumumuzun geleceğini de ilgilendiren bu önemli konuda uzman görüşlerini alıp değerlendireceği yerde geniş direnişçi kitleler içinde çok küçük bir grup olan “aşırıları” genelleştirerek Türkiye’de sayıları milyonları bulan göstericileri güvenlik güçlerine ve “evlerinde sessizce bekleyen yüzde 50”ye hedef göstermesi çok yanlıştır.
Ayrıca gösterilerin ilk günlerinde göze çarpan aşırılıklar büyük çoğunluğu oluşturan direnişçilerin çabalarıyla denetim altına alınmış, Başbakan’ın suçlamalarına zemin oluşturan bu tür olaylara rastlanmaz olmuştur.
Farsça kökenli
“çapul” sözcüğünün karşılığı ise talan ve yağmadır. Gezi direnişçileri nerede, ne zaman talan ve yağma girişiminde bulunmuşlardır?

\n

***

\n

Yerel seçimlere sekiz ay kalmıştır. Dün, Mersin’de yapılacak Akdeniz Olimpiyatları tesislerinin açılışında yaptığı konuşmada da Başbakan’ın suçlayıcı, dışlayıcı, çatışmacı dilini bırakmadığı görülmüştür.
Hayatta karşılığı olmayan kavram yakıştırmalarının kimseye bir yarar sağlamayacağını görmelidir.
Bu dille yürünecek seçim yolunun hiç istenmeyen olaylara gebe olduğunu söylemek için
“müneccim” olmaya gerek yoktur.
Başbakan bir an önce dilini düzeltmeli, çatışmacı tutumunu terk etmeli, yerel seçimlere giden süreçte ülkede bir huzur ortamının sağlanması için gayret göstermelidir.
Geç olmadan!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları