Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu Ne İştir?

10 Temmuz 2011 Pazar
\n

\n

Futbol dünyamızdaki şike olaylarına ilişkin polis tarafından sürdürülen operasyon şimdilik sona erdi. Olay artık yargı aşamasındadır. Bu kapsamda 25 kişi tutuklandı, hakkında tutuklama kararı istenen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ise rahatsızlığı nedeniyle hastanede bakım altında tutuluyor.

\n

İki yöneticisi tutuklanan, başkanı hakkında tutuklama kararı istenen Fenerbahçe Kulübünün yandaşları büyük üzüntü içindedirler. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Kulüp yandaşlığı ideolojilerin, inançların, siyasal duruşların, etnik bağlılıkların üzerinde bir aidiyet duygusudur. İnsanın yıllardır gönlünde besleyip büyüttüğü bu aidiyet duygusunun kaynağı olan kulüp, hele küme düşme gibi bir tehditle/tehlikeyle karşı karşıya ise bu olasılığa karşı tepki göstermesi de çok doğaldır.

\n

***

\n

Göründüğü kadarıyla başarılı bir operasyon gerçekleştirmiş olan polis süreç içinde önemli yanlışlar da yapmıştır. Toplanan deliller, kanıtlar medya organlarına sızdırılmış, açıklamalar yapılmış, zanlılar peşinen suçlu ilan edilmiştir.

\n

Polisin görevi şüphelileri izlemek, yakalamak, onları toplanan delillerle birlikte savcılığa teslim etmektir. Savcılık kendisine teslim edilen şüphelinin suç işlediği kanısına varırsa onu tutuklama istemiyle mahkemeye gönderir; bu aşamadan sonra karar mahkemenindir. Sanık ya tutuklanır ya da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır.

\n

Tutuklu ya da tutuksuz her sanık için evrensel bir hukuk ilkesi olan masumluk karinesi bir güvencedir. Prof.Dr. Faruk Erem Masumiyet Karinesi’ni şöyle açıklamaktadır. Masumluk karinesi; kamu davasının gayesi sanığın suçlu olduğunu ispat etmektir, onun aynı zamanda masum olduğunu ispat gayesi yoktur. Fakat bunun tabii neticesi şudur: Bir kimsenin beraat edebilmesi için masum olduğunun anlaşılması şart değildir, suçlu olduğunun anlaşılmamış olması kâfidir. Bu suretle ihtimali düşüncelerin vatandaş aleyhine netice vermesi önlenmiştir. Bu, usul hukukunun ferde tanıdığı bir teminattır ve bu teminatı en iyi ifade eden masumluk karinesi fikridir. İşte bu sebeptendir ki bazı memleketler anayasalarında (...) masumluk karinesi açıkça bildirilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 6/2e göre bir suçla itham edilen herkes yasalara göre suçluluğu ispat edilene dek masum kabul edilir. AİHM içtihatlarına göre masumluk karinesi ...görevlerini yerine getirirken bir mahkemenin mensupları diğer ilkelerin yanı sıra, sanığın itham edilen suçu işlediği varsayımı ile işe başlamamalıdır; ispat yükü savcılığa aittir ve tüm şüpheler sanığın lehine kullanılmalıdır.

\n

***

\n

Günlerdir izliyorum, Cengiz Çandardan Hasan Cemale kendilerinin liberal olduğunu savlayan, böyle anılmaya özen gösteren kalemler şike operasyonundaki ilk tutuklamalarla birlikte masumiyet karinesini dilden düşürmüyorlar. Operasyona ilişkin medyaya haber sızdıran, zanlıların peşinen suçlu ilan edilmesine ortam hazırlayan ya da bizzat suçlu ilan eden polisi eleştiriyorlar.

\n

Bu, doğal ki onaylanacak bir tutumdur. Hukukun üstünlüğünü, evrensel hukuk ilkelerini savunmak nasıl olur da onaylanmaz?

\n

Fakat bu liberal kalemlerin davranışlarında yine de gözü tırmalayan, insanı huzursuz eden bir tuhaflık var!

\n

Tuhaflık diyorum, çünkü bu liberallerin (!) Ergenekon, Balyoz, KCK operasyonları çerçevesinde yüzlerce insan tutuklanırken, yıllardır demir parmaklıklar arkasında çürütülürken, insanlar Kuddusi Okur gibi kendilerine yüklenen suçun ne olduğunu bile bilemeden cezaevinde can verirken, masumiyet karinesini akıllarına getirdiklerini, evrensel hukuku savunduklarını anımsamıyorum.

\n

Sizler anımsıyor musunuz değerli okurlarım?

\n

O zaman bunlara, Bu ne iştir, nasıl bir özgürlükçülüktür? diye sormak gerekmiyor mu?

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları