Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu mudur? Eğer Buysa...

26 Haziran 2011 Pazar
\n

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, faşist 12 Eylül askeri cuntası ve onun sivil payandalarının bu ülkenin yurttaşlarını zapturapt altına almak amacıyla hazırladıkları, süngü zoruyla topluma onaylattırdıkları bir metindir, bir deli gömleğidir. Kabul edildiği 1982 yılından bu yana başa gelen iktidarlar devlet adına yurttaşlara karşı şiddeti meşrulaştıran bu anayasanın özüne dokunmamışlar, yalnızca birtakım zoraki rötuşlarla yetinmişlerdir.

\n

Başta Türk Ceza Yasası olmak üzere yürürlükteki yasalar bu deli gömleğine uyum sağlayacak biçimde değiştirilmiş, sonuçta ortaya ülke hukukçularını birbirine düşüren, birinin ak dediğine öbürünün kara dediği bugünkü ucube yasalar sistemi çıkmıştır.

\n

***

\n

İktidar partisi, hukukçu milletvekillerinin bolluğu açısından şanslı bir konumdadır. Ne var ki bu milletvekilleri hukuk bilgilerini ülke ve toplum yararına kullanmaktan geri durmaktadırlar. Bunun en açık örneği 12 Eylül Anayasa Referandumudur. Anayasa ve yasalardaki keşmekeş ortada dururken bu milletvekilleri bu keşmekeşi ortadan kaldıracakları yerde yüksek yargıyı iktidar denetimi altına alacak değişikliklere odaklanmışlardır.

\n

Sonuçta, iktidar sözcülerinin dillerden düşürmedikleri ordu vesayetine yargı kararlarıyla onlarca general ve amiral demir parmaklıklar ardına gönderilerek son verilmiş, yerine hukukun üstünlüğüadına yargı vesayetigeçirilmiştir.

\n

Bugün bir savcı artı iki yargıç genel seçimlerde kullanılan milyonlarca oyu, bir başka deyişle milli iradeyihiçe sayabilmektedir. Yargıçlardan oluşan Yüksek Seçim Kurulu seçilmiş milletvekillerinin milletvekilliklerini düşürebilmekte, muhalif bağımsız milletvekillerine verilmiş oyları iktidar partisine yamayarak, TBMMye seçilmemiş kişileri milletvekili olarak atayabilmektedir.

\n

***

\n

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin İzmir milletvekili Mustafa Balbay ve Zonguldak milletvekili Mehmet Haberal hakkında tahliyelerinin reddine ilişkin verdiği karar kargaları bile kahkahaya boğacak niteliktedir. Gerekçesi, delillerin toplanamamış olması ve tüm sanıkların dinlenememişolmasıdır. Mustafa Balbay tam 842 gündür içeridedir. Deliller bunca zaman toplanamamışsa bundan sonra toplanacağına dair en ufak bir ümit beslemek bile hayalcilik değil midir?

\n

Balbay ve Haberalın dahil edildikleri II. Ergenekon Davasında sanık sayısı 118’dir. İlk gözaltılar 1 Temmuz 2008 günü gerçekleşmiş, o günden bugüne sanıklardan ancak 34ü dinlenebilmiştir. Mahkemenin ileri sürdüğü gerekçenin ciddiye alınması durumunda Balbay ve 13 Nisan 2009 günü tutuklanan Mehmet Haberalın daha yıllarca içeride kalacaklarını düşünmek akla aykırı da gelse gerçek dışı değildir.

\n

Bu tutuklu milletvekilleri kendilerine isnat edilen suçların niteliğinden bağımsız olarak cezaya çarptırılmadıkları sürece masumdurlar. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı kamuoyunu inandırmaktan uzak gerekçelere dayanmaktadır. Bırakalım kamuoyunu, kararda imzaları bulunan iki yargıç, Mahkeme Başkanı Köksal Şengünü dahi bu gerekçelere inandıramamışlardır.

\n

Milletvekillerinin yasama görevlerini yerine getirip getiremeyecekleri iki yargıcın dudakları arasındadır. Benzer bir durum İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu olarak yargılanan İstanbul Milletvekili Engin Alan için de geçerlidir.

\n

İnsan bu çarpıklıklara tanık oldukça yargıç vesayeti bu olsa gerek diye düşünmektedir.

\n

***

\n

Bu yazı kaleme alındığı sırada KCK tutuklusu beş milletvekilinin durumları henüz açıklığa kavuşmamıştı. Büyük olasılıkla Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız, Kemal Aktaş, Gülser Yıldırım ve İbrahim Ayhanı da aynı hukuk darbesi bekliyor.

\n

Başbakan seçimlerden önce Biz üstünlerin hukukundan değil, hukukun üstünlüğünden yanayızsözünü dilinden düşürmüyordu. Sözünü ettiği hukukun üstünlüğü bu mudur? Eğer buysa vay bu memleketin haline!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları